Milli Eğitimde büyük reforma ihtiyaç var-1
Bu yazı, bir öğretmenin, Milli Eğitim’de gördüğü milli olmayan yanlışları, 40 yıllık tecrübe ve tüm milli düşünenlerin fikirleriyle birleştirerek yazılmıştır.
Bu yazıyı yazma kararını, son 18 yıldaki aynı iktidar partisi Milli Eğitim bakanlarının sürekli sistemden şikâyetleri ve Cumhurbaşkanının geçen haftaki “müfredat değişikliği yeterli değildir, Milli Eğitimde büyük reforma ihtiyaç vardır” açıklamasından sonra Milli eğitiminin son halinden bahsedip belki bizimde bir katkımız olur diyerek milli ve bizden olan önerilerimizi yazmak istedim.
Bugünkü iktidarın ilk Milli Eğitim bakan Erkan Mumcu “Sistemi sil baştan değiştiriyoruz” İkinci Milli Eğitim bakanı Hüseyin Çelik “Öncelikle sistem problemli tamamen değiştiriyoruz” Üçüncü Milli Eğitim bakanı Nimet Çubukçu “Sistem eski değiştiriyoruz.” Dördüncü Milli Eğitim bakanı Ömer Dinçer, “Bu sistemle olmaz sistemi değiştiriyoruz. Beşinci Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı, “Sistem çok sıkıntılı değiştiriyoruz”. Altıncı Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Böyle sistem mi olur? Sistemi değiştiriyoruz.” Yedinci Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Eğitim sistemini sil baştan değiştiriyoruz.” Son olarak da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklaması, “müfredat değişikliği yeterli değildir, Milli Eğitim’de büyük reforma ihtiyaç vardır.”
Peki, sonuç; Şimdiye kadar denilenlerin hiç biri olmadı, İnşallah bundan sonra olur.
Daha iki asır evveline kadar Avrupa ve Amerika üniversitesinde kürsüye çıkan profesörler bizim âlimlerimizin ilim kıyafetini giymeyi bir iftihar vesilesi sayıyorlardı.
Peki, bugün ne durumdayız?
Bugün eğitim sistemimizin hâli nedir?
Bugün bir bakıma, kendi milli eğitim sistemi kendisi için insan yetiştirmeyen tek millet hâline geldik.
Öğretim müfredatlarına yıllarca kendi tarihimizi kötülemek, yok farz etmek, küçük göstermek için her şeyi koyduk. Batı’nın yetersiz dünya görüşüne özenen şahsiyetsiz, cüce, suni hedefler önümüze kondu. Kültür ve değer işgalcilerinin ev sahibi olduğu, hakiki ev sahibinin ise kendi değerlerine yabancılaştığı bir hava doğdu.
Evlatlarımız, 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde millî şuur ve şahsiyetten uzak kaldı..
Milli Eğitim sistemimizin amacı büyük ve şanlı tarihimizle iftihar eden, geçmişine bağlı, örflerini ve adetlerini muhafaza eden, her türlü taklitçilikten uzak, yeni nesilleri yetiştirmek olmalıdır… Böylece, bugünkü maddeci eğitim yerine gerçek millî eğitim kurulmuş olur.
Okullarda çocuklarımızın kalplerini ahlak ve maneviyatla, millî ve manevî değerlerle doldurmazsak birtakım kanun tedbirleriyle kalpleri boş çocukları bu yanlış yollardan çevirmek mümkün olmaz.
Onun için müfredatımızı boş bilgilerden kurtarmalıyız.
Çocuklarımız 16 sene okudukları hâlde edep, iffet, hayâ kelimelerini duymuyorlar. Helal nedir, haram nedir bilmiyorlar. Bilenlerde bildikleriyle kalıyor hayatlarına geçiremiyorlar.
Evlatlarımızı vatana, millete yararlı çocuklar yapmak istiyorsak gelin şu virüs sonrası eğitim sistemini baştan sona yeniden kuralım.
Ülkemizi birtakım taşkınlık hareketlerinden korumak için de okullarımızda evlatlarımız önce Allah diyerek derslerine başlatalım.
Aksi takdirde helal, haram, ahiret, hesap günü nedir evlatlarınıza öğretmezsek istenmeyen sonuçları engelleyemeyiz.
Eğitimde şuur olursa ailede huzur olur. Ailede huzur olursa devletimizde huzur olur.
Devlet yöneticilerimize buradan sesleniyorum;
Bu güzel vatanda yaşayan tüm vatandaşlarımız ve tüm insanlık için huzurun ve mutluluğun gelmesi için hepimize önce nefsimiz nedir, onu tanıtacak. Hepimize nefsimize hâkim olmayı öğretecek. Bütün memleketinin her kuruluşunu bir okul sayarak "beşikten mezara kadar öğrenme’ anlayışıyla bir eğitim seferberliğine başlatacağımız gün bu gündür.
Bu yolda temel yaklaşımlarımız "erkeğe, kadına, herkese ilim" ile "ya öğren ya öğret’ temel hedeflerimizden birisi olmalıdır.
Her bölgeye bir teknik üniversite, bir genel ilimler üniversitesi bir de manevî ilimler üniversitesi açmaktır.
Ayrıca din eğitimine büyük ehemmiyet vermeliyiz. Din eğitimine önem vermek sadece İmam Hatip okullarının sayısını artırmakla olmaz bununda bilincinde olunmalıdır.
Bunun için İlahiyat Fakülteleri geliştirmeli, din görevlileri imamlarımızı toplumla barışık üstün seviyeli duruma getirmeliyiz
HAFTAYA DEVAM EDECEK.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.