Yücel KEMANDİ

Yücel KEMANDİ

Şam'da Emevi Camii'nde namaz kılacağız

Şam'da Emevi Camii'nde namaz kılacağız

Televizyon ekranlarında Suriye ile ilgili her an birbirini yalanlayarak değişen haberler.

Bu programlarda saatlerce konuşanlar.

Ancak "Suriye'de neler oluyor" sorusuna kesin doğru bir cevap maalesef yok.

Bu konuşmalarda gündeme hiç taşınmayan bir başka konu,

"Türkiye'de Kürt sorunu var mı?”

Varsa, Kürt sorununu neden çözemiyoruz?

Bu da benim merakım.

Suriye’den gelen ilk haber "HTŞ Halep'i geri aldı" Şam'da "darbe girişimi" Suriye rejimi, birçok alanı PYD-YPG'ye bırakarak çekiliyor.

Türkiye’de İktidar, kendi teşhislerinden yola çıkarak kendi kazanacaklarıyla arzuladığı sonuçlar peşinde. Muhalefet iktidarı sıkıştırma peşinde.

Bunun dışında komşumuzdaki her gelişme Ankara'yı huzursuzluğu itmektedir buda gerçek gündem.

Ekranlarındaki çelişkili konuşmalar sonrası ben de hiç olmazsa ipuçlarını bulabilmek için konu hakkında araştırmaya başladım.

"PYD-YPG" ile ilgili yıllar önce siyasi iktidarın açıklamalarını okudum.

Okuduklarımın bir bölümünü burada paylaşmak istiyorum.

"Suriye'de, 2011 yılı sonrasında yaşanan siyasi gelişmeler ve iç savaş koşullarıyla oluşan otorite boşluğu PKK/KCK terör örgütüne geniş bir hareket alanı sağlamış ve PYD terör örgütünün silahlı kanadı olan YPG (Halk Savunma Birlikleri) kurulmuştur.

DEAŞ terör örgütünün Suriye'de etkinliğini artırmasıyla PKK/KCK'nın Suriye yapılanması olan PYD/YPG terör örgütü, 'DEAŞ ile mücadele' iddiası üzerinden kontrol ettiği alanlarda özerk yapı oluşturma faaliyetlerine girişmiş ve bölgesel istikrarsızlıktan faydalanarak Suriye'nin kuzeyindeki toprakların bir kısmına el koymuştur."

O günkü içişleri bakanlığının açıklamalarında Türkiye, İran, Irak, Suriye'ye dağılmış olan Kürt halkı ve sorunları hakkında "neden ve niçin" sorularına hiç cevap bulamadım.

Bunun üzerine internete "Kürt Sorunu" yazdım.

İnternette ilk dikkatimi çeken "Türkiye'de Kürtlere yönelik insan hakları ihlalleri" başlıklı bir yazı çıktı.

Bu yazıda Kürt Sorununun Osmanlı'dan miras kaldığı ve Cumhuriyet döneminde ilk rahatsızlığın 1920'de Ağrı Ayaklanmasıyla başladığı yazıyordu.

1920'den 2024'e... Kısaca Kürt sorun varsa yüz yıldır bu sorunu çözemeyen bir Türkiye var.

Sonra da 1937-38 yıllarında yapılan "Katliam".

Atatürk’ün sağlığında İsmet İnönü’nün etkin yıllarında hükümet ile yedi aşiret karşı karşıya geldi ve önemli kayıplar veren yedi aşiret mağlup oldu.

Ölü sayısı sadece Dersim’de 11 bin. Dersim'deki olaylarda sert önlemlere başvurulması yaşananlara katliam denilmesine sebep oldu.

O yıldan sonra Kürt dili, kıyafetleri, folkloru ve Kürtçe isimlerin kullanımı yasaklandı ve Kürt yerleşim bölgeleri 1946'ya kadar sıkıyönetim altında kaldı.

Bir yasak da 1980 askeri darbesinin ardından geldi, Kürtçe resmi ve özel hayatta resmen yasaklandı.

1991'deki siyasi iktidarın yasağın kaldırılmasından bu yana Türkiye'deki Kürtler, Kürtçenin devlet okullarında bir ders olmanın yanı sıra eğitim dili olarak da ele alınmasını uzun süredir istemeye başladı.

Her an birbirini yalanlayarak değişen haberler arasında kesin cevabını bulamadığım

"Suriye'de neler oluyor" sorusunun yerine, "Türkiye, Kürt sorununu neden çözemiyor?" diye merak etmek bana daha anlamlı geldi.

Yaptığım bu kısa araştırmada ülkemizde derin bir "insan hakları" sorunu olduğunu söyleyenler yazanlar çizenler oldukça fazla.

İnsanın aklına gelen bir soru "Demokrasi ve hukuku" inkâr ederek ülkeler sorunlarını çözebilir mi?

100 yıldır Kürt Sorunu da demokrasi bağlamında çözülmeyince konu uluslararası hale geldi mi getirildi mi?

Şimdi Kürtler, Suriye'deki gelişmelerin önemli bir parçası.

İçerde çözülmeyen bir sorunu artık Suriye sınırlarında konuşmaktayız.

Suriye’de bugün demokratik hukuk devletini yok saymanın çok ağırlaştırdığı sorunları, gene evrensel hukuku yok sayarak çözmeye çabalayan bir zihniyet vardı...

Ama düz ve doğru yoldan gitmek istemeyince yol, böyle içinden çıkılamayan sokaklara sapıyor işte.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 05 Eylül 2012 yılında yaptığı bir konuşmada söylediği sözü yazarak yazımı tamamlamak istiyorum.

"Şam'da Emevi Camii’nde namaz kılacağız."

Ne dersiniz? Olmayan Kürt sorununu çözmeden, Şam'da Emevi Camii’nde namaz kılabilir miyiz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Yücel KEMANDİ Arşivi