YAPMAYIN ARTIK!
Başımızın belası Siyonizm, Cumhuriyet tarihinde uzun bir süre Kemalistleri kullanarak bizi uyuttu,
Şimdi de muhafazakârım diyen iktidarı kullanarak bizi yine uyutuyor.
Kemalistler kendilerine göre bir “resmî tarih” uydurdular bunca yıl bizlere birçok saçmalıkları ezberlettiler.
Aksini söyleyen bu vatanın gerçek evlatlarına dünyayı zindan ettiler.
Bu “resmî tarihe” karşı çıkanlarda ne yapacaklarını bilemedikleri için kendilerine bunu yapanlara hakareti marifet saydılar,
Sonuç; ülke kutuplaştı kardeş kardeşe düşman oldu.
Önceki dönemin ezilenleri gerçekleri olduğu gibi söylemek yerine kendi kafalarına göre bir tarih uydurdular.
Yani, önceki yıllarda yapılanların benzerini günümüzün iktidarı da yaptı.
Birileri uzun yıllar bir “diktatörlük” olarak adlandırılan Atatürk dönemini aklamaya uğraşırken, diğer grupta “halife” olan Osmanlı padişahlarını günahsız göstererek Osmanlının devlet yönetimi olan saltanat sistemini İslami devlet yönetimi yapıverdiler.
Yani Kemalistler bir şeyi yapmak isterken Mustafa Kemal'e zarar verdi.
Bugünkü iktidarın yaptığı da İslam’a ve Müslümanlara fatura edildi.
Yıllarca önceki iktidarların tarih ders kitaplarında yaptığını şimdi de başkaları yapmaya başladı.
Tarihin birçok yerine uyduruk bilgiler oluşturarak Kemalistlerin bunlara inanmasını istiyorlar. Belki de dayatıyorlar.
Evet Osmanlı siyah beyaz gibi berrak bir tarih değildir, Osmanlı tarihini anlatanlarda anlatım bozukluğunun olması ve o günün olaylarını günümüzün mantığı ile yorumlamamız, daha büyük saçmalıkları ortaya çıkarmaktadır.
Mesela birileri Fatih Sultan Mehmet'i evliya yaparken, bir başkası da Bizanslı hanımları haremine dolduran her gece biriyle beraber olan beline düşkün, veziri Çandarlı’yı gözü önünde boğduracak kadar cani olduğunu yazdılar.
Birileri yalan yanlış olayları abartırken, birileri bunu hiç araştırmadı.
Fatih Sultan Mehmet'in oğlu II. Bayazid, padişahlığı şerefine Edirne’de kurduğu içki meclisinde Gedik Ahmet Paşa’yı boğduruyor.
Bu olayı biri sarhoş hükümdarın marifetleri diye anlatırken, birileri de bu olayı hiç sorgulamadan padişahın sadece sofu padişah olarak anılmasını isteyebiliyor.
Yavuz Selim, sekiz yıllık saltanatında üç vezir-i âzam öldürtüyor.
Yunus Paşa’yı ise Mısır seferinden dönerken at üstünde güzel güzel sohbet ettikleri sırada bir lafına kızınca ani bir emirle oracıkta keyfi mi öldürttü, yoksa başka bir hainlik mi var bunları hiç ama hiç ayırt edemiyoruz.
Bunları o günün olaylarını, günümüzün mantığı ile yorumlamamızın meydana getirdiği saçmalık olarak değerlendirebiliriz…
Osmanlıda bitmez tükenmez iktidar kavgaları...
Hem de kanlı, karanlık ve kaypak kavgalar vardır, ancak İslam’ın emrini her şeyin üstünde tutan büyük bir mücadelede vardır.
Ben burada siyasilerin ve tarihçilerin dürüst olmasını istiyorum, olaylarda çelişki istemiyorum.
Siyasetçiler tarihi çarpıtmamalı, çarpıttıkları tarihi “tek gerçekmiş” gibi zorla halka kabul ettirmemeli diye düşünüyorum.
Yalanları gerçekmiş gibi bize zorla kim kabul ettirmeye, onu bunu yasaklamaya, çalışırsa bu ülke çok zarar görecektir diyorum.
Yıllarca okul ders kitaplarında yalanlarla dolu bir tarih dinledik,
Allah aşkına yeni “resmî” yalanlarla ne olur bizi aldatmayın.
Gerçeği sadece gerçeği yazın, gerçekleri yazanları destekleyin yeter.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.