AHLAK FAY HATTI KIRILMIŞ
Felakette, suçlu kim?
Ben, Sen, O…
Son depremde karanlıkta, soğukta insanlarımızın birtakım göçüğü âdeta tırnaklarıyla kazdığını ve insanları yeniden hayatla buluşturduklarını gördük ve yaşadık.
Devletiyle, milletiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla herkesin olağanüstü biçimde 7/24 çalıştığına şahit olduk.
Beş yüz metre sıralanan insanlarla elden ele tırların doldurulduğunu ve dağıtıldığını gördük.
Bu ilgi ve dinamizm ancak bizim gibi toplumlarda olur, bu durumdan da iftihar ettik.
Sadece kırılan bu iki fay hattı üstünde ve çevresinde 10 ilin yüzölçümü 99.429 kilometre kare. Nüfusu ise 14 milyonu geçmişti.
Bu nüfusun bir bölümünün Türkiye sanayisinde çok önemli bir yeri var.
Diğer bölümünde sulu ziraatın gelişmesinin yarattığı bir kalabalık nüfus.
Acı olan, dünyanın önde gelen deprem bölgelerinden biri olan bu yerlerde meskenlerdeki çarpık yapılaşma kalitesiz inşaatların yapılması.
Bu durum sadece bölgenin değil, Türkiye’nin derdi.
Bugünlerde sık sık dinlendirilen bir konuda imar affı.
İmar affı nedir diye baktığımızda imarsız kaçak yapılmış eski binaların resmiyete kavuşturulması.
Yani, imar affı çıkmasa da bu binalar vardı ve yıkılan yıkılacaktı.
Fazla kat çıkıp da imar affından yararlanan binde bir bile değilmiş.
Kısacası, televizyon ekranlarındaki yaygaracıların dediği gibi suçlu imar affı değil, toplumun duyarsızlığı yöneticilerin yapılara göz yummasıdır.
Yani, insanımızın Ahlak Fay hattımızın kırılmasıdır.
İmar affı bir sonuçtur.
İmar affına takılmak durumu çarpıtmaktır.
Bina yapan müteahhitlerin vasfı ve sayısı belirsiz. İsterseniz bir ev arayın istediğiniz tüm evraklar önünüze konulacaktır. Yapılan iş, utanmazlık ve vicdansızlıkla karışık bir yolsuzluktur.
Bu durum sadece rüşvet de değil; rüşvet bizim gibi birçok ülkede inşaatların tasdiki için alınıyor veriliyor. Bizde yapı denetimi ve kullanım safhasında söz konusu. Bunu gözden kaçırmamak lazım.
Görüştüğüm yetkililerden ilginç bir tespit “Belediyeler ve merkezi hükümet imar nizamını birlikte yürütemiyor” dediler. Bu doğruysa çözüm üretmek gerekir.
Televizyonlarda ahkam kesenler, neden yeni gelişen alanlarda insanların en çok muhtaç oldukları yeşil alan ve dinlenmek toplanma için ortak kullanım bölgelerini, umursamazlar, bunların bir şekilde plandan çıkaranları görmezler.
Kahramanmaraş'ı ve bölgeyi isterseniz bir araştırın buralar geleneksel, hiç de fakir olmayan şehirler.
Eski yıllarda bu şehirlerin çarşı düzenine ve evlerine hayran olurdunuz.
Son zamanlarda bu güzelim şehirlerde gökdelen tipi binaların yükselmeye başladığını görürsünüz.
Bölge halkı vatansever ve çalışkandır, bölge zengindir, bölge sanayileşiyordu.
Bu güzel gelişmelerin arkasında birileri haydi Maraş'ım, haydi Antep, haydi Hatay ve diğer iller “Daha modern, ısınması ve serinletmesi daha kolay, temizliği ev halkını yormadan yapılacak apartman daireleri senin hakkın” dedi.
Sonra da pek de dürüst olmayan Ahlak Fay hattı kırılmış kişiler kontrolü ele geçirdiler.
Ahbap çavuşlar, partidaşlar, akrabalık, sınıf arkadaşlığı gibi bağlarla bir araya gelenler işi götürdü.
İşini ciddi yapanlar sektörden çekilmek zorunda kaldılar.
Şimdi ne yapmak gerekir? Yapılacaklar beş aşağı beş yukarı belli.
Şehir planları içinde bilhassa dar gelirlilerin yaşadığı bölgelerde herkese açık alanların genişletilmesi, gerekir. Vatandaşlarımızı bu konuda uyaracak profesyonel kuruluşların faaliyete geçmesi gerekir.
Toplumu, Ahlak Fay Hattı kırılmış açıkgöz ve ahlaksız insanların istismarından kurtaracak tedbirlerin alınması gerekiyor…
Halkımızın örgütlenmesi mükemmel. Çok şaşkın ve aciz durumda olan bir toplum değiliz,
Türkiye’deki en zengin ilk 500 firmanın içinde inşaat şirketlerinin çokluğu dikkatimi çekti, bu inşaat şirketleri bu yıl kar etmeyiverseler kıyamet kopmaz.
Türkiye tekstil ülkesi. Tekstil şirketleri nerede?
Bunlar olduktan sonrada lütfen şu televizyonlardan ahkam kesen ağır ceza hukukçularını, siyaset didişmesi yapan siyasetçileri ve her şeyden anladığını söyleyen gazetecileri uzaklaştırın.
Çünkü bunlar ülkemize depremden daha çok zarar veriyor.
Toplumda yalan haber üretenler toplumda felaket üretirler.
Şimdi tekrar soruyorum, felakette suçlu kim?
Bu yazdıklarımdan sonra, İnsanların Ahlak Fay hattının kırılması dersem, siz ne dersiniz?
10 puanlık bir soru; Depremzede kimlere denir?
-Deprem bölgesinde evi yıkılmamış evinin kapısını kilitleyip otellere ya da değişik illerde vatandaşın verdiği evlere yerleşenler mi?
Yoksa;
- Deprem bölgesinde evi yıkılmış ailesi eksilmiş enkaz çevresinde kıvranan çaresiz insanlarımıza mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.