Hayvan ve çevre sevgisi!
Hayvan ve doğa sevgisi insanı insan yapan en önemli değerlerdendir. Hayvan sevgisi birçoğumuzda çocukluktan itibaren gelişen bir duygudur. Özellikle bahçeli evlerde herkesin bahçesinde bir köpek, evindeki farelerden kurtulmak için de bir kedisi mutlaka vardır. Bunlara kuş ve akvaryumda balık ilave edilebilir.
Bilinç sahibi olmak, kendi varlığının farkında olmak bizi biz yapan insanın en önemli özelliğidir. İnsan bilinç sahibi olduğu için hayvanı korur, çevreyi-doğayı koruyup güzelleştirmeye çalışır.
Hayvan ve çevre sevgisi insanı insana, insanı Allah'a daha fazla yakınlaştırır.
Ancak; günümüzde bu durum biraz farklıdır. Çünkü hayvan ve çevre sevgisi pazardan alınıp satılan bir meta haline getirilmiştir.
Bizi bu duruma getiren de Neoliberalizmdir (Neoliberalizm, ekonomi temelli olarak gelişen siyasal bir ideoloji) Neoliberalizm aynı zamanda insanlık düşmanı bir ideolojidir insanın geçmişinin de geleceğinin de düşmandır.
Tarih boyunca bizi yok etmek için kaba şiddet (silahlı şiddet) yeterli olmayınca insanın geçmişini ve geleceğini yok etmek için farklı uygulamalara ihtiyaç duydular (örtülü şiddet) ve onu da bugün uyguluyorlar.
Mesela, emperyalizm bizi bu topraklardan söküp atmak için önce kaba şiddete başvurdu.
Oldu mu?
Tabii ki olmadı.
Açıktan kaba şiddetle bunu beceremeyince örtülü uygulamalara başladı.
Türkiye’nin eğitim sistemini darmadağın etti.
Fabrikalarını kuruttu üretimi bitirdi.
Vergilerle halkın sırtına bindi.
Manevi değerlerine bağlı Türk gençliğini milli kimliğinden koparma mücadelesine başladı.
Eşcinsellik meşrulaştı,
Milli kültürü reddetmek çağdaşlılık olarak görüldü.
Aile-toplum ilişkilerindeki yozlaşma normalleştirildi.
Ve en önemlisi;
Hayvan sevgisi adı altında "hayvanlara tapan", çevre sevgisi adı altında "çevreye tapan" yabancılaşma rüzgârının bir ürünü olarak toplumumuza girdi.
İnsanlığın en büyük düşmanı olan Neoliberalizm, milli devletlere karşı uyguladığı “böl-parçala-yut” taktiğini insana karşı da uygulamaya başladı.
Arkadaşlar olanları görmüyor muyuz?
Kadın hakkı diye diye aileyi parçaladılar, arkadaşlığı parçaladılar, akrabalık ve komşuluk ilişkilerini parçaladılar, bir arada yaşama iradesini parçaladılar.
İnsanı önce köşesine itip yalnızlaştırıp sonrada yutmaya çalışıyorlar.
Çünkü yalnızlaşan insan artık insan değildir. İnsan görünümlü ne yaptığını bilmeyen bir varlıktır.
Yalnız gözümüzden kaçan bir konu daha var,
Neoliberalizm yalnızlaştırdığı insanı boş bir alana hapsetmiyor.
Uyuşturucu bağımlısı yapıyor, bilgisayar oyunu ve TV bağımlısı yapıyor, alkol-kumar bağımlısı yapıyor. Vaktini bunlarla dolduruyor.
Bunları da sadece gençler üzerinde uygulamıyor.
Özellikle uyuşturucu ve alkol Türkiye’nin geleceği olan eğitimli orta yaş insanlar arasında daha fazla yapıyor. Alkolik öğretmen, doktor, mühendis sanayici, milletvekili sayılarını hızla artırıyorlar.
Sonra da insandan kopan insanın duygusal açlığını, bir hayvana ve bir eşyaya aşırı bağlanmayla dolduruyor.
Yalnızlaşan insanı onların istediği aşırı hayvan sevgisiyle o fanusun içinde tutuyor.
Onlar da, hayvanla yatar hayvanla kalkar onunla konuşur onunla dertleşir hale geliyor.
Bu hayvan seviciliğinin gerçek hayvan sevgisiyle uzaktan yakından alakası yoktur.
Etrafımızda bebek elbisesi giydirilmiş hayvanlar görüyoruz. Kuaföre götürülen hayvanlar görüyoruz.
Bu bir hayvan sevgisi midir? Yoksa sevginin metalaştırılması mıdır?
Bu gerçekten de bir hayvana yardım edilmesi midir? Yoksa insanın kendi duygusal açlığını tatmin etmek için hayvan sevgisini meta olarak kullanması mıdır?
Bu sevgi sunidir, yapmacıktır ve bir endüstrinin ürünüdür. Pazarda üretilir ve hayvanın üzerine giydirilir.
Bu da insanın varlığını sürdürmesini tehdit etmektedir.
Hayvanları ve çevreyi insanlar kurtaracaktır.
İnsanın yok edilmeye çalışılması, insana yabancılaşmanın sürekli desteklenmesi, hayvanın ve doğanın da yok edilmesinin önünün açılmasıdır.
Bunu bilen gören var mı?
Maalesef.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.