İktidar, Muhalefet ve İsraf
Türkiye’de Hayat pahalılığıyla ilgili sorunlar var.
Bu sorunu kim giderecek?
Tabi ki iktidar partisi giderecek.
Peki bu sorun giderek neden büyüyor çözülemiyor, dar gelirli neden bu kadar eziliyor?
Alacağım cevabı biliyorum; Pandemi etkisi.
Peki ben de buradan, bunun sebebi tembellik, çalışmadan kazanma isteği, gevşeklik, uyuşukluk, yanlış ekonomik politikalar ve İSRAF dersem ne dersiniz.
Arkadaşlar, iktidarın kadro sıkıntısı var,
Son yıllarda milletvekilleri, belediye başkanları halkımızla yeni bir iletişim dili kuramadı dersem, sıkıntı olur.
Bu dönemde; haklı, doğru, yapıcı eleştirenlerde hain olarak değerlendirilip söylenenlere hiç itibar edilmiyor.
Durum böyle olunca da, Cumhurbaşkanımızın çevresindeki mutlu azınlık her şeyi doğru, Türkiye'yi güllük gülistanlık gösteriyorlar.
Sonuçta hayat pahalılığında suçlu, ürünü pahalı satan marketler oluyor.
Akaryakıta, doğal gaza, elektriğe, suya, zam yapanlar sanki marketler gibi.
*****
Bu arada muhalefet ne iş yapar diye aklıma geldi.
Muhalefet bu sorunu çözmek için neden bir çalışma içerisinde değil?
Çünkü paramparça olmuş bir muhalefet.
Adaylarını bile belirlemekten aciz bir muhalefet.
Vatandaşa güven veremeyen bir muhalefet.
Günlük yaşayan, projeden yoksun bir cazibe merkezi haline gelememiş bir muhalefet var.
Bir tarihte 17/25 Aralık’ın milat olarak kabul edilmesine şiddetli itiraz etmiş bir muhalefet varken şimdi, son yayınladığı videoda mantık olarak benzeri bir tutum içerisinde olan bir muhalefet.
Türkiye geçim sıkıntısı çekerken devlet memurlarıyla uğraşan bir muhalefet.
"18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır.” diyen bir muhalefet.
Peki ya 18 Ekim Pazartesi’nden öncesi?
Öncesini affediyor.
Yani 18 Ekim’i milat ilan ediyor.
Devlet memurunun illegal işler yapması suç mu?
Tabii ki suç.
Ortada hüküm giymiş suçlu var da af mı ilan edildi?
Hayır, af falan ilan edilmedi.
O tarihte milat olgusuna karşı çıkan anamuhalefetin bürokratlar için milat ilan etmesi, çelişki değil mi?
Tabii ki büyük çelişki..
***
Biraz da her şeyi doğalmış gibi algıladığımız içimizdeki israftan bahsetmek istiyorum.
İki kişilik bir ailenin bir ayda 250 TL elektrik, 1000 TL doğal gaz, 100 TL su, 200 TL telefon, 200 TL televizyon, 500 TL benzin faturası ödemesi normal mi? İSRAF mı?
Evinden 20 km uzaktaki fabrikasına her gün dört kişi 4 arabayla gidiyorsa bu normal mi İSRAF mı?
Bu pahalılıkta normal diyenleri, adamın parası var servisle mi gitsin diyenleri duyar gibiyim.
Bunların hepsi vallahi de israf, billahi de israf. İsraf da dinimize göre HARAM, ama hepimiz bu israfın içindeyiz.
Belediyelerimizde bu kadar makam arabası.
Kışın arabanın içini ısıtmak için yazın soğutmak için çalışan arabalar da İSRAF.
Selçuklu döneminde yapılan 800 yıllık camiler han ve hamamlar. 136 yıldır hizmet veren valilik binası ayakta dimdik dururken,
2O yıllık kültür merkezi binası, ya da 35 yıllık belediye binası depreme dayanıksız diye yıkılması da İSRAF değil mi?
Bu binalar depreme dayanıksız derseniz daha 20 yıl önce yapılan Zafer Meydanı ve tek katlı Camlı Köşk binasıda mı depreme dayanıksız diye sormazlar mı?
Her yerde her zaman israfın içinde, normalmiş gibi yaşayan bizlerin, ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntıdan ve pandemiden şikayet etme hakkı var mı acaba?
Camiye karşı mısın diye linç edileceğimi bilmesem, bu kadar büyük, görkemli, içini yılda bir defa bile dolduramayacağımız camiler yapmak da İSRAF diyeceğim.
Ancak o kadar israf da bizde olsun diyenleri duyar gibiyim.
Bakın peygamberimiz ne demiş: yeryüzü bana mescit kılındı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.