Yücel KEMANDİ

Yücel KEMANDİ

Yabancıya Toprak Satmak

Yabancıya Toprak Satmak

Bugün birçok okurumu rahatsız edecek bir yazı yazmak istedim. Peki bile bile bu yazıyı neden yazdım. Bu yazının sonunda bunun cevabını mutlaka bulacaksınız.

Malum zihniyetin ve başta Amerika’nın üslendiği, Türkiye gibi tarihi özelliği olan köklü ülkelerinin kendilerine rakip olmasını önlemek için kullandığı özel silahlar vardır.

Bunlardan biri de, o ülkeye, daha doğrusu o ülkedeki işbirlikçileri vasıtasıyla toprak sattırmaktır.

Osmanlı Devleti’nin başına gelen Batı kaynaklı felaketlerden ders alanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nde yabancıya toprak satışını son derecede zorlaştırırlar. Tarihten ders almayanlar ülkeyi karış karış parası olana satabilirler..

Ne var ki ülkemizde toprak satışları bütün diğer belalar gibi son döneminde yeniden başladı ve çok vahim sorunları peşi sıra sürükleyerek kısa sürede büyük bir ivme kazandı.

Bu yazımızda amacımız okurlarıma karınca kararınca bu konuda bilgi vermek, bu duruma göz yumanları da uyarmaktır.

Siyasi iktidarın birçok konudaki başarısı bu konuda maalesef olmadı. Son yıllarda  en değerli topraklarımız hızla yabancıların, İngiliz’in, Alman’ın, Fransız’ın, Rusların, Yunan’ın,…tapulu malı haline geliyor.  Son yıllarda Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar bu ülkelerle boy ölçüşür hale geldi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 80 yılında satılan toprağın dört katı sadece son 5 yıl içinde yabancıların oldu. (18 milyon 464 bin metrekare toprak) Geçenlerde okuduğum bir makaledeki rakamlar beni çok korkuttu. Onun içinde bu makaledeki rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu makalede şimdiye kadar “90 bin 419 yabancı gerçek kişiye, toplam 36 milyon metre kare taşınmaz satıldı” yazıyordu.

Bu satışlardan 18 milyar dolar gelir elde edilmiş. Ancak bu para faiz olarak yine aynı yabancılara geri dönmüş

Ekonomik açıdan bakınca, toprak bir üretim faktörü değil midir?,

Evet. Aynı zamanda, o millî servetin temel bir unsuru değil midir? Evet.

Peki biz yabancıya toprak satınca, ülkenin üretim faktörünü, millî servetini satmış olmuyor muyuz? O halde yabancıya toprak satışı bir millî servet kaybıdır. Dersem ne dersiniz?

Şöyle ki nasıl yabancıya satılan işletmelerimiz başka ülkelerin millî servetine ekleniyorsa, toprak satışı yoluyla da bir üretim faktörü olan topraklarımız da yabancı devletlerin millî servetine eklenmiş olmuyor mu?

Durum böyle olunca da Türk devleti üretim faktörü açısından, millî servet açısından aynı derecede fakirleşmiş olmuyor mu?

Benim mantığıma göre toprak bizim olmaktan, Türk milletinin olmaktan çıkıyor;

Tapusu bizim kasamızdan çıkıp yabancıların kasasına girmiş oluyor, tabii satılan topraklar üzerindeki her türlü tasarruf hakkı da.  Böyle bir uygulamanın uzun vadede anlamı, milletçe yoksullaşma ve ülkenin tapusunun, en değerli topraklarımızın giderek yabancı ülkelerin eline geçmesi demektir. 

İstersek geri alabiliriz mi diyorsunuz? Hayır, bu hemen hemen imkânsızdır,

Toprak satışıyla ilgili Anayasa Mahkememiz ne karar vermiştir şimdide ona bakalım.. Yabancının (Türkiye’de) arazi ve emlak edinmesi salt bir mülkiyet sorunu gibi değerlendirilemez. Toprak devletin vazgeçilmesi imkânsız temel unsuru, egemenlik ve bağımsızlık simgesidir.

Anayasa Mahkemesi bu hükmüyle, Toprak, bir millet için devlet olmanın temel şartıdır. Toprağı satmak devleti satmaktır. Toprağından vazgeçmek, devletinden, egemenlik ve bağımsızlığından vazgeçmektir diye anlamak mümkün değil midir?

Maalesef bugün de aynı durun tüm hızıyla devam etmektedir. Sizler bu satırları okurken bile, binlerce metre karelik en verimli topraklarımız el değiştirmekte, İngiliz’in, Alman’ın, Fransız’ın, Rus un, Yunan’ın, İsrailli’nin … tapulu malı haline gelmektedir.  

İş bu mülkiyet devriyle bitmeyecek, adı geçen etnik yığınlar zamanla Türkiye’de yeni azınlık nüfuslar oluşturacak. Sonra da, Wilson İlkelerindeki bizimle ilgili madde yürürlüğe girecektir “Azınlıklar bulundukları yerde çoğunlukta iseler kendi devletlerini kurabileceklerdir”.  

İsterseniz bir de yabancıya toprak satışını Batı’nın tek dünya devleti, onun temellerinden BOP projesi ışığında da değerlendirelim.

Bu satışların önümüzdeki 25 yıl, 50 yıl boyunca da devam edeceğini düşünün. Ne olacak Türkiye’nin hali, çevre ülkelerin hali, dünyanın hali

Bu yazdıklarıma bakarak, beni yabancı düşmanlığı ile ya da ırkçı bir görüşle kimse suçlamasın, benim Türkiye’nin kendi içine kapanmasını istediğimi hiç sanmasın.  

Ben “yabancı düşmanı” değilim, Irkçı hiç değilim. Türkiye’nin kendine dönük bir ekonomiye dönüşmesini de istemem.

Benim istediğim yabancının özellikle dört emperyalist ülke vatandaşlarının ve kullanılmaya müsait diğerlerinin Türkiye’de toprak sahibi olmalarından duyduğum rahatsızlıktır.

Eğer bunun mutlaka olmasını gerektiren zorunluluklar varsa, uygulamanın esaslı ölçüde sınırlandırılmalı. Yıllar önce Atatürk’ün koyduğu kayıtlar esas alınmalıdır. “Yabancılar Türkiye’de sadece kiracı ya da turist olarak bulunabilmelidir”. Toprağın tapusu son derecede istisnai hallerde yabancıya devredilmelidir.

İnanın bu konuda daha çok uzun yazmak isterim, ancak yazdıkça sinir katsayım yükseliyor, sizleri de sinirlendirmemek için yazıma burada son vermek istiyorum.

Allah’a emanet olun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
20 Yorum
Yücel KEMANDİ Arşivi