Behemehâl suretle, benimsemiş olduğu fikriyat ve fiiliyatıyla âleme nizamı, kanayan yaraya merhem olmayı, mazluma hamilik yapmayı, bu kutlu davaya nefer olmayı gaye edinmiş cümle insanlara kebir ve ahir mücadeleye intikal ettiğimizi bildirmeyi arzu etmekteyim.

Bulunduğumuz bu yalancı yüzyılda, gaflet perdesinin setrettiği hakikatin artık zuhur edeceğini insanlık yakinen müşahede etmektedir. Dört bir tarafımızı istila eden şerle karabeti bilinen ve bilinmeyen, idrake maruz kalan ve gayba karışan bu cümle kuvvetlerin yeni dünya düzeni hasebiyle insanlığa kan kusturduğu, kaosla beslenerek “eneiyetçi” dünya sistemini muktedir kılmaya çalıştığı bariz bir şekilde ortadadır.

Bu konjonktürde, özgür dünya kisvesi altında “insan insanın kurdudur” politikasını benimseyenlere karşı, mazlumlara hakkını geri tahsis etmek gayesiyle şiarı “adil dünya nizamı” olan Türkiye Devleti kadim mücadeleye bayraktarlık etmektedir. Bugünlere kolay gelmediğimizi tüm mensuplarımızın bilmesi ehemmiyete haiz bir meseledir. Nitekim cihan devleti olan Osmanlı, bu şeytani aklın desiseleriyle mücadele ederken, bir inkılaba mecbur kalmış, varisi yeniden cihana nizam vermek için hadsiz mücadelelere girişmiştir.

Dünya harbini müteakiben, yeni felsefi sistemlerin maddevi inkılaplarıyla dünya zalime mesken, mazluma cehennem olmuştur. Bu sistemi tarumar etmek için fevkalbeşer konumda gayret sarf eden ülkemize harici ve dâhili nice harekâtlar yapılmıştır. Bunlar cumhuriyettin ilk yıllarından bugüne kadar süregelmiştir. İstikbal ve istiklal mücadelesi veren devletlilerin zehirlenmek, asılmak, darbeyle hizmetinden alıkonulmak suretiyle ülkenin iktidarına ket vuran bu şeytani oluşumlar, millet uyanmasın diye günümüze kadar araya nifak tohumları serpmiştir. Lakin “İhtilafa düşenin iktidardan düştüğünü” idrak eden feraset sahibi necip milletimiz artık bu son merhalede birlik ve beraberliğine halel getirmeyerek, alicengizin oyunlarına itibar etmeyerek vazifesini ifa edeceği ezelden aşikârdır.

Maruz kaldığımız bu zor günlerin aslında kutlu doğuma muştu olan bir sancı olduğunu; tarihin yeniden yazıldığı bu dönemeçte, tarihe yeniden yön verecek olduğumuzu bilmek mecburiyetindeyiz. Vaktiyle bizden gasp edilen emanetleri yaptığımız misak ile yeniden layığıyla elde edeceğimizi ve bu süreç zarfında tıpkı destansı Çanakkale müdafaasında, istiklal harbinde ve hak ehlinin muktedir olduğu 15 Temmuz’un sıcak gecesinde verilen aziz mücadeleden aşağı kalmayan bir mücadele ile muzaffer olacağımızı bildirmek en asli vazifemdir. Bu uğurda cümle Gül Medeniyetinin mensupları, fiili ve manevi her türlü desteğiyle ile bir elin yumruğu gibidir.

Gazamızın mübarek olmasını Cenabı Hak'tan niyaz etmekteyim, Allah yar ve yardımcımız olsun! Âmin!

Unutmamalıyız ki; gayemiz İlahın rızası, davamız peygamberler davası, temennimiz ümmetin hayır duasıdır!