Balıkçılar kerevit için “rastgele” dedi
Uzun yıllar önce Beyşehir Gölü çevresindeki yerleşim merkezlerinde yaşayanların en önemli geçim kaynağı olan kerevit üretimi, gölde başlayan mantar hastalığı nedeniyle tarihe karışmıştı. Beyşehirli avcılar, kerevit üretiminin durması sebebiyle yönünü tatlı su balığı avcılığına çevirmişti. Beyşehir Gölü’nde balıkçılar, temmuz ayının gelmesiyle birlikte kerevit avı için pinterlerini göl sularının derinliklerine bırakmaya başladı. Pinterlere dolan ve alım noktalarına gelen kerevitler ise avcılara gelecek açısından umut oldu. Beyşehirli balıkçı Abdullah Kurt, Beyşehir Gölü’nde uzun yıllar önce yapılan kerevit avcılığının yeniden eski günlerine dönmesi için çaba gösterdiklerini belirtti.
"Kerevit yurt dışına ihraç edilen bir tatlı su ürünü"
Gölde 30 yıl önce uzun yıllarca kerevit avcılığı olduğunu ve bölgede yaşayan avcıların bundan önemli ölçüde gelir elde ettiğini hatırlatan Kurt, “Çok da güzel olmuş, verimli ve ekonomik değeri çok yüksek bir şekilde olmuş. O dönemlerde mantar hastalığı gelmiş göle. Hastalık ortaya çıkınca kerevit avcılığı durmuş. Aradan geçen 30 yılın ardından kerevitte hastalık bitince avcılarımız için yeniden o günlere dönmenin özlemi başladı. Şu anda kerevit avcılığının yeniden başlaması için gölde deneme avı aşamasındayız. Eski yıllarda eski tecrübeli balıkçılarla, kerevit yakalayanlarla görüştüğümüzde bize dedikleri; o dönemde gölün çok temiz olduğu, hiç ot bulunmadığından bahsediyorlar. Ama şu anda gölümüz tamamen otla kaplı. Kerevitin avcılığı ise balık avcılığı gibi değil çok farklı. Kerevit, balık gibi yüzen bir canlı değil, gölün derinliklerinde, tabanında yerde geziyor. Biz de yakalayabilmek için sepet ve pinterler kullanıyoruz. Bunların ise tamamen yere değmesi gerekiyor ki avcılığını yapabilelim. Attığımız sepetler şu anda gölün üzerinde, otun üzerinde kalıyor. Otsuz bölgeler var, oralarda ise Beyşehir Su Ürünleri Kooperatifi kanalıyla denemeler yapılıyor. Kerevit yeniden gölde bizlere ve avcılara ekonomik katkı sağlamaya başlarsa bundan büyük mutluluk yaşarız. Ama şu anda net bir şey yok. Bir de aradan geçen uzun yıllar var ve avcılığın nasıl olduğunu da bilmiyoruz. Eski avcılarımız ise bu konuda ‘balık yumurtayı yeni bıraktı, kabuk değiştiriyor, bu dönemde kerevit yatır, iki ay sonra harekete geçer’ gibi de söylemlerde bulunuyor. O yüzden biraz daha bekleyip gerçek durumu zaman içerisinde net olarak görebileceğiz. Ama inşallah umutlu olmak istiyoruz. Çünkü bu kerevit yurt dışına ihraç edilen bir tatlı su ürünü. O yüzden güzel ekonomik getirisi var. Eski günlere dönebilirsek bu konuda bundan hem ilçemiz hem ülkemiz ekonomisi de fayda görür” dedi.
Halen Türkiye’nin kerevit üretiminin yüzde 80’ini Isparta’nın Eğirdir Gölü tek başına sağlıyor. Eğirdir, bu anlamda Türkiye birincisi konumunda ve Türkiye’deki 4 kerevit işleme tesisinin 3’ü de bu ilçede bulunuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.