KONYA HABER
Konya
Parçalı bulutlu
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3220 %0,23
48,5699 %0,43
4.830,31 % -0,55
Ara

Bir filozofun iç sesi

YAYINLAMA:

Sokrates, gün batımının kızıl renklerinin Atina'nın taş sokaklarına vurduğu bir akşamüstü, zeytin ağaçlarının gölgesinde oturmuş düşünüyordu. Gün boyu süren felsefi tartışmaların ardından zihni hâlâ canlıydı, fakat bedeni yorgundu. Biraz dinlenmek için gözlerini kapattığında, kendini rüyaların büyülü dünyasında buldu. Rüyasında, antik bir tapınağın önünde duruyordu. Tapınağın sütunları gökyüzüne uzanıyor ve üzerlerinde çeşitli mitolojik figürlerin tasvirleri yer alıyordu. Sokrates, ağır mermer kapıları iterek içeri girdiğinde, tapınağın içindeki ihtişam karşısında nefesi kesildi. Altın varaklarla süslenmiş duvarlarda, tanrıların ve kahramanların hikayeleri canlanıyordu. Tapınağın ortasında, büyük bir taş masanın üzerinde parıldayan bir nesne gördü. Yaklaştıkça, bunun antik bir parşömen olduğunu fark etti. Parşömeni eline alıp açtığında, üzerindeki yazılar parıldayarak okunabilir hale geldi. Bu yazılar, evrenin sırlarını ve insanlığın kaderini anlatan bilgelik dolu sözler içeriyordu.

Sokrates, parşömeni okudukça, dünyadaki tüm bilgilere sahip olmanın getirdiği huzur ve ağırlık arasında gidip geliyordu. Parşömenin son satırlarında, "Gerçek bilgelik, her şeyi bilmek değil, bildiklerini doğru kullanabilmektir" yazıyordu. Bu sözler, Sokrates'in kalbinde derin bir yankı buldu. Birden, tapınağın kapıları tekrar açıldı ve içeriye parlak bir ışık hüzmesi doldu. Işığın içinden, tanrıça Athena belirdi. Athena, bilgelik tanrıçası olarak Sokrates 'e yaklaşarak, "Sokrates, öğrendiklerini insanlıkla paylaşmak ve onları aydınlatmak senin görevin. Bilgiyi sadece kendin için değil, herkes için kullanmalısın" dedi.

Sokrates, Athena'nın sözleriyle sarsıldı. Rüya birden sona erdi ve Sokrates gözlerini açtı. Zeytin ağaçlarının altında, sabahın ilk ışıklarıyla yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Rüyasından aldığı ilhamla, hayatını insanlığa bilgi ve bilgelik sunmaya adadı. Sokrates, rüyasında gördüğü tapınağın ve parşömenin etkisiyle hayatında yeni bir döneme girmişti. Sabahın ilk ışıklarıyla uyandığında, zeytin ağaçlarının altında rüyasının anlamını düşünerek uzun süre oturdu. Athena'nın sözleri zihninde yankılanıyordu: "Bilgiyi sadece kendin için değil, herkes için kullanmalısın."

Bu düşünceyle, Sokrates Atina'nın sokaklarında yürümeye başladı. Akropolis'in görkemli yapıları arasında dolaşırken, düşünceleri ona rehberlik ediyordu. Athena'nın ona verdiği mesajı hayata geçirmek için ne yapması gerektiğini düşünüyordu.

Bir gün, öğrencisi Platon ile karşılaştı. Genç öğrencisi, hocasının yüzündeki kararlılığı fark etti ve sordu: "Hocam, bugünlerde sizi farklı görüyorum. Akıl süzgecinizden ne geçiyor?"

Sokrates, Platon'a rüyasını anlattı ve Athena'nın mesajını paylaştı. Platon, hocasının vizyonundan etkilenmişti ve onun bu bilgelik yolculuğuna destek olmaya karar verdi. "Hocam," dedi, "Siz bilginizle bize yol gösteriyorsunuz. Sizin öğretilerinizi tüm dünyaya yaymalıyız."

Böylece Sokrates, Platon'un desteğiyle yeni bir akademi kurmaya karar verdi. Bu akademi, sadece bilginin değil, bilginin doğru kullanımının öğretildiği bir yer olacaktı. Sokrates, öğrencilerine doğanın sırlarını, etik ve siyaseti öğretirken, her dersinde Athena'nın mesajını hatırlatıyordu.

Akademi, kısa sürede Atina'nın ve çevre bölgelerin en önemli eğitim merkezlerinden biri haline geldi. İnsanlar, Sokrates'in bilgelik dolu derslerini dinlemek için uzak diyarlardan gelmeye başladı. Sokrates, derslerinde sadece bilgi vermekle kalmıyor, aynı zamanda öğrencilerinin kendi düşüncelerini geliştirmeleri ve bilgiyi kendi yaşamlarında nasıl kullanacaklarını anlamaları için onları teşvik ediyordu. Bir gün, akademinin bahçesinde yürürken, bir grup öğrencisinin ateşli bir şekilde tartıştığını gördü. Onları izlerken, rüyasında gördüğü tapınağın ve parşömenin anlamının gerçek hayatta nasıl tezahür ettiğini fark etti. Öğrencileri, bilgiyi sadece öğrenmekle kalmıyor, aynı zamanda tartışarak, sorgulayarak ve paylaşarak bilgelik yolculuklarına devam ediyorlardı. Sokrates, bu anın farkındalığıyla derin bir nefes aldı. Athena'nın mesajını yerine getirmiş olmanın huzuruyla doluydu. Bilginin gerçek gücü, paylaşımda ve doğru kullanımdaydı. Bu anlayışla, Aristo'nun hayatı ve öğretisi, sadece Atina'da değil, tüm dünyada yankı buldu.

Akademinin bahçesinde, öğrencilerinin arasında yürürken, Sokrates bir kez daha rüyasını hatırladı. Athena'nın ona verdiği görevi yerine getirmiş olmanın huzuruyla, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Bilgelik yolculuğu devam ediyordu ve Sokrates, bu yolculukta her zaman rehber olacaktı. Evet değerli dostlar sizlere güzel bir hafta diliyorum. Bilgelik öğrenmek, araştırma ve bu araştırmaları doğru şekilde aktarmaktır. Bir filozofun iç sesi ile sizlere daima doğru olandan ayrılmayın dileği ile güzel günlere diyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *