KONYA HABER
Konya
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9900 %0,51
47,7022 %0,57
4.403,22 % -0,09
Ara

Cumhuriyetin Sesinde Bir İz: Ahmet Adnan Saygun

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Türk müzik tarihine iz bırakmakla kalmayıp ona yön veren bir isim: Ahmet Adnan Saygun. Yaptığı çalışmalarla birçok ilke imza atan ve başarılarıyla adını “Türk Beşleri” arasına yazdıran, ünlü Türk müzisyenlerindendir. 
Saygun, 1907’de İzmir’de dünyaya gelmiş; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan büyük bir dönüşümün de tanığı olmuştur. Erken yaşta müziğe yönelen Saygun, Fransa’da aldığı eğitimle Batı müziğinin akademik temellerini öğrenmiş ve bu temelleri Anadolu'nun sesleriyle buluşturmayı amaçlamıştır. Paris’teki Schola Cantorum’da geçirdiği yıllar, onun müzikal vizyonunun şekillenmesinde belirleyici olmuştur.
O, yalnızca iyi bir besteci değil; Cumhuriyet’in ses mimarlarından biri olmuştur. Çünkü fikirlerini ve aldığı eğitimi eserlerine başarıyla yansıtan bir müzisyendi. Modern bir dille kendi kültürünü tanıtmayı hedeflemişti. Bugün dinlediğimiz birçok senfoni, opera ya da oratoryo, bir dönüşümün ve bir milletin modernleşme mücadelesinin notalara yansımış halidir.
1934’te Atatürk’ün isteğiyle Türkiye'nin ilk operası olan Özsoy, Saygun tarafından bestelenmiştir. Ancak kendini yalnızca bestecilikle sınırlamayan Saygun, Macar besteci Bela Bartok ile birlikte Anadolu’yu karış karış gezerek türküler toplamış, yerel müzik kültürünün akademik şekilde belgelenmesine öncülük etmiştir.
Folklorun yalnızca nostaljik bir değer olarak kalmasını istemeyen Saygun, Doğu ve Batı müziğini sentezleyerek yeni bir sanat anlayışı oluşturmayı amaçlamıştır. Hiç şüphesiz, onun en görkemli yapıtı, 1942’de tamamladığı Yunus Emre Oratoryosudur. Bu eser hem klasik müzik dinleyicilerine hem de bu toprakların ruhunu derinlemesine kavramak isteyen herkese seslenen evrensel bir dille bestelenmiştir. Yunus’un derinliğini Batı’nın oratoryo formuyla buluşturma fikri, Doğu ve Batı müziğini ustalıkla sentezleyen Saygun’un elinde anlamlı ve yerinde bir esere dönüşmüştür.
Uluslararası başarılara imza atmış, konserler vermiş ve ödüller almıştır. Bunların her biri Saygun’un kişisel kariyerinde önemli bir yer tutsa da esas başarısı, Cumhuriyet’in kültür inşasında üstlendiği öncü roldür. 1971’de Türkiye'nin ilk “Devlet Sanatçısı” unvanını alması, onun bu yolculuktaki yerinin en somut göstergesidir.

Saygun, 1991’de aramızdan ayrılmıştır. Bugün hala gelenekselliğe bağlı bazı çevreler tarafından bu sanat anlayışı tartışılıyor olsa da onun eserleri konservatuvarlarda okutulmakta, sahnelerde yankılanmaktadır. Çünkü onun notaları hem milletinin değerlerini taşıyan hem de herkese hitap eden bir sanat anlayışını yansıtmaktadır.
Ahmet Adnan Saygun, bir dönemin, bir ideolojinin, bir kültür devriminin müzikteki karşılığıdır. Ve onu her dinlediğinizde, Cumhuriyet ruhunu hissedebilirsiniz.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *