İYİ İNSAN OLMAK İÇİN: EĞİTİM Mİ? CEZA MI?
İnanan insanların yüce rehberi Kuran-ı Kerimin ilk ayetinin “OKU” emri olduğu, Hz Peygamberin (s.a.v) ilim öğrenmek konusundaki pek çok hadisi dikkate alındığında, okumak ve öğrenmek her yaşta ve her konumdaki insanımızın en önemli ödevidir.
Eğitim kelime anlamı olarak; “Yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme” Öğretim ise “öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, araç gereçleri sağlama ve öğrenmede yol gösterme işi/ belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim” anlamına gelmektedir.
Ceza ise “Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım/ Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım” olarak tanımlanmaktadır.
Eğitim-Öğretimde amaç kişiyi hayata hazırlamak, gelecekte meslek edinmesine, iyi insan olmasına katkı sağlamak ve yol göstermektir. Cezada amaç ise suç işlemeyi önlemek, kötü davranışların önüne geçmek ve caydırıcılık sağlamaktır.
Aslında eğitimde de cezada da amaç insanın insan olmasının yolunu açmaktır. Her ikisi de insanın hayattaki konumunu belirlemede, yolunu çizmede karar vermede en önemli etkendir.
İyi İnsan olmak, ne din işidir, ne eğitim, ne ceza, ne para ne de başka bir şey. İnsan olmak; sadece Vicdan işidir. Vicdan, ”Kişinin ahlak değerleri arasında kendiliğinden yargılama ve davranışsal hareketlerin arasında bir ölçüt olarak geçmektedir. TDK açısından ise davranışsal kişinin sergilemiş olduğu olaylara karşı davranış ve hareket yöntemidir.”
Vicdanlı kişiler toplumsal yaklaşım içinde olumlu tanımlanmaktadır. Dikkat buyurun; eğitimli kişiler değil, vicdanlı kişiler hayatta olumlu tanımlanmaktadır. O halde eğitim-öğretimin birinci görevi vicdanlı kişiler olmayı sağlamak değil midir? Ceza’nın da amacı vicdansız kişileri düşünmeye yönlendirmek ve vicdanını etkilemek değil midir?
Vicdanlı kişinin yüreğinde Allah korkusu vardır. Vicdanlı kişinin yüreğinde sevgi vardır, merhamet vardır, adalet duygusu vardır. Kul hakkı yememek için çaba göstermek vardır. Attığı her adımda duygudaşlık (empati) duygusu vardır. Vicdanlı kişide edep ve utanma duygusu vardır. Hâsılı günümüzde en çok ihtiyacımız olan vicdanlı insanların sayısının artmasıdır.
Hepimizin orta geleceği olan çevrenin korunması, geliştirilmesi ve her türlü çevre kirliliğinin azaltılması hem devletin hem de vatandaşların yasal görevidir. Vatandaşların bu görevi yerine getirilmesinde en etkin olan yöntem: Eğitim mi? Ceza mı? Yoksa vicdan duygusu mu?
Çevre koruma konusunda kamuoyunda yeterli duyarlılığın olmaması, işin ciddiyetinin anlaşılamamasının nedenini hiç düşündünüz mü?
Çevre kirliliğine neden olan muhataplarının yüksek cezalarla karşılaşmasına rağmen havamız kirletiliyor, doğal kaynaklarımız birer birer tükeniyor, sulak alanlarımız kuruyor, verimli tarım toprakları yok ediliyor bu sayede tarım ve hayvancılık azalıyor, iklim değişiyor çevresel felaketlerin sayısı ve şiddeti artıyor. Tüm bu olumsuzlukların kaynağı olan insan değil mi?
Teknolojideki baş döndürücü gelişmeler, akılı uygulamalar, bilgiye erişimde çağ atlamalar gibi eğitim-öğretime destek olan unsurlar ne kadar artarsa artsın çevresel olumsuzluklar durdurulamıyor.
Çevremize baktığımızda, yasak olan şeyleri ihlal edilmesinde en önde gelen kişilerin kim olduğunun önemi var mı? Bunların eğitimsiz cahil insanlar olduğu mu? Yoksa eğitimli kişiler mi olduğu gözünüze çarpıyor?
Sadece bir örnek vermek istiyorum: En büyük çevre kirliği israftır. En çok israfı parası olan eğitimliler yapmıyor mu? Tüketim alışkanlıklarını israf çılgınlığına çeviren, işe yaramaz diye her şeyi çöpe atan, para hırsı uğruna doğaya zarar veren faaliyetlere imza atan kimler acaba?
Netice itibarıyla çevremizde yaşanan olumsuzlukların nedeni eğitimsizlik mi? Cezasızlık mı? Yoksa vicdansızlık mı? Bize göre eğitimde, cezada doğru zamanda ve uygulanabilir ölçüde olduğu sürece gereklidir. Ancak sorunun çözümünde bizim başka bir şeye daha ihtiyacımız vardır;
Bize rehberlik edecek yeni bir ahlâk pusulasına ihtiyacımız var. İnsani ihtiyaçları, sürdürülebilir biçimde karşılama prensiplerine dayanan bir pusulaya. Bu tür bir sürdürülebilirlik anlayışı gelecek nesillere duyulan saygıya dayanacaktır. Bunu ancak vicdanlı insanlar başarabilir.
Bu konuda tarih, din, örf ve adetlerimizin ışığında yeni bir çevre ahlakı ve çevre kültürünü oluşturmamız gerekir. Bu iş öğretmenlerin işidir, lütfen bu konuyu da unutmasınlar. Yeni okul döneminde öğrenci ve öğretmenlerimize başarılar diliyorum. Allah yar ve yardımcıları olsun. Kalın sağlıcakla.