BİR ARABULUCU OLARAK İYİMSERLİK
İyimser olmak günümüz moda kavramları karşısında eriyen bir mum gibi. İyimserlik saflık olarak algılanıyor, saflık ise eziklik.
Ne için iyimser olacağız?
İyimserliğin netliği önemlidir öncelikle. İyimserliğin tanımını nasıl yapıyoruz.
Çok bildik bir hadisi mealen burada paylaşmak istiyoruz: “Kıyamet kopuyor olsa da elinizdeki ağacı dikin!”
Kıyamet en büyük felakettir. Anlatılar bize kıyametin bir son olduğunu ısrarla söyler.
Bütün öğretilerde kıyametten sonra bir çıkış kapısı daha yoktur. Ancak kıyametin niteliği ile ilgili bir bilgi yoktur elimizde. Kopmak fiili ile birçok şey anlatılır. Dağların yerinden kopacağı… Gökyüzünün savrulacağı… Yok oluştur kısaca kıyamet.
O halde neden elimizdeki o ağacı dikelim, mutlak bir yok oluşa gidiyorsak.
Bu bir iyimserlik arabuluculuğudur: Evrenle yeniden kurulan bağ. Yaşamla diyalogun yeniden başlatılması. İnsanlığa bir şey bırakmak, faydalı bir şey.
Şu ağaç demez peygamber, elindeki ağacı der. Elimizde ağaç mı vardır. Hayır, Bu da semboliktir.
Elini uzat, elini kıyamete uzat. Kıyamet aynı zamanda yeni bir varoluştur. İyimserlik de burada başlar çünkü o yok oluş ile var oluş arasındaki arabulucu rolünü üstlenir. Böylece başlangıç için atılacak içten bir adıma ilham verir.
İyimser olanın bugün geldiği nokta elbette içler acısı.
Ancak bugüne bakmamak gerekiyor. Dahası bugün kıyamet bile kopuyor olsa sen elini uzat, bir tutan olur.
En kötü anda yeni bir başlangıç yapabilme motivasyonuna sahip olmak değil mi arabulucu iyimserler. Benimle doğa, benimle tarih, benimle toplum arasında bir bağ oluşturuyor. Beni yeni bir şeye hazırlıyor.
Bu sadece hayata saf bir pozitif bakış açısı da değil. Dahası ben illa iyimser olacağım şeklinde insanın kendine bir dayatısı da değil. Bu oğlan. Hayatın içinde kendiliğinden var olan bir motivasyon. Elindeki ağacı dik! Sula, ona bak dahi demiyor. O ağacı dik! İyimserlik arabuluculuğu işte bu. Yeni bir bağ oluşturmak. Benimle öteki arasında yeni bir bağ, iyimserliğin dokusu üzerinden.
Yoksa günümüze bakarsak, kıyamet olması için illa dağların atılması, göklerin dürülmesi gerekmiyor. Bir kıyametle evet bugün de günün artlarında bir kıyamet. Bu da bize iyimserliğin arabuluculuğuna motive olmayı öğütlüyor. Ancak kör inanca iyimserlik konusunda da temkinli yaklaşmalıyız. Kör bir bakış açısıyla iyimserlik kıyametin ta kendisidir zaten.