Serap Etkisi
Değerli Okurlar, kompleks öylesine işlemiş ki toplumun ruhuna, her seferinde ‘serap etkisi’ ile karşı karşıya kalıyoruz. Ya da illüzyon görüntüleri bizde halüsinasyon etkisi meydana getiriyor. Trump’ın birkaç güzellemesi alıyor götürüyor bizi bizden… Ya da gözümüzü boyamak için gönderdiği elçisi ‘Sykes-Picot’dan bahsetti diye akşamdan sabahlara kadar gündemi bu oluyor ülkenin…
Önce muhatabı tanımak gerek… Muhatap ‘dünyayı avucu içerisinde’ görmek istiyor. Her nerede ne oluyorsa kendisi ile ilişkilendiriyor. ‘Her gürültüyü kendi aleyhlerine zannederler; onlar gerçek düşmandır; onlardan sakın. ALLAH onları kahretsin!...’ Hani temsilcisi FETÖ vardı ya; ‘her ne varsa kendisinin olsun’ diye yapmadığı ayak oyunu kalmayan… Doksan dokuzu kendisinde olsa, bir tanesinin sizde olmasına tahammül gösteremeyen… Bu büyük şeytan da işte o bildiğinizin globali…
Sıradan Amerikalının ruhu bile duymaz olan biteni… Bu arada sıradan Amerikalı da bu ülkede yaşayanların yüzde 90 küsurudur. Kapitalizm gibidir yani devlet de… Malum kapitalizmde bir sermaye sahipleri vardır bir de işçiler… İşçi işi olduğu sürece olan bitenle ilgilenmez. Bilmez de zaten… Çünkü sermayedarlar ona bilmesi gerektiği kadarını servis etmiştir. Bunların da zaten yüzde 90 bilmem kaçı palavradır. Çok tanıdık geldi değil mi… Çünkü yüz yılın ilk çeyreğinde bu ülkedeki irade de aynı kaynaktan beslenmiştir. ‘Bu iradeyi Sahra çölüne yönetici yapsanız bir süre sonra kum sıkıntısı başlar’ (alıntı). Ne var ki hesap zamanı geldi. Çırpındıkça da batıyorlar. Hırçınlıkları bu yüzden… Hani şu ‘büyük turp’ var ya; ondan bahsediyorum. Ama şimdiki konumuz Türkiye değil Amerika…
Komplo, adı üzerinde ‘teori’dir. Teori ise güçlü kanıtlara dayanan, ama bir gün aksinin ispatlanması mümkün olan şeydir. Komplo teorisi üretmek paranoyaklık değildir bir başka deyişle... Sadece yanılma ihtimaliniz vardır. Değişkenlere ne kadar hâkimseniz isabet oranınız da bir o kadar yüksektir. Hani vardır ya bir hikâye; bilim adamı ile çoban arasında geçen… Çoban bir türlü anlayamaz bilim adamına olan hürmeti… Kendisi taşı sıksa suyunu çıkaracaktır ama hürmet o pir-i faniye dönüktür. Merakını yenemez ve sorar sebebini… Bilim adamı ‘akşam gel söyleyeyim’ der. Akşam gökyüzündeki aya bakarlar birlikte… Doğal olarak her ikisi de görmüştür gökyüzündeki ayı ama hikâye burada bitmiyor tabii… Bu sefer her ikisi de gözünü yumarak bakar gökyüzüne… Bilim adamı’nın ‘şimdi ne görüyorsun’ sorusuna çobanın vereceği bir cevap yoktur yine doğal olarak... Bilim adamı ‘işte fark burada; çünkü ben ayı şimdi eskisinden de iyi görüyorum’ der. Hikâyenin konu bağlamında çıktısını da siz yorumlayın artık…
‘Soros’ ismini duymayanınız yoktur herhalde… Kendileri derin Amerika’nın bedende tecessüm etmiş halidir. Şimdiye kadar elini atmış olup da huzur bulmuş bir örnek de yoktur. Yukarıda bahsettiğimiz serap etkisi sihirbazın illüzyon gösterisi ile halüsinasyon etkisi oluşturdu bizim cenahta... Amerika’da yeni seçilen ‘başkan’dan bahsediyorum. Müslüman ya!... Soros'un desteğini almış bir Müslüman!... CIA tarafından desteklenen FETÖ gibi bir durum var ortada… Küreselcilerin en becerdiği şey zaten algı... Yani içerisine düşülmüş bal küpü… Ayrıca adam LGBT destekçisi... ‘Bizim’ cenah da onun…
Hatırlarsanız; içerisi simsiyah ama adı ‘Beyaz’ olan saray gibi gerçekte tamamen ‘kapalı’ olan ‘Açık’ Toplum Vakfı, Türkiye’de ‘Gezi’ olaylarını organize etmişti. İç savaş provası yapmıştı bir başka deyişle... Kimin organizesi olsa gerek bu kalkışma… Şimdilerde Türkiye temsilcisi olan, Soros’un ‘Kızıl’ olan versiyonu bu yüzden bütün küresel aktörlerce pazarlık konusu olarak masaya konulmaktadır her seferinde…
Her şeyi gizli olan ama her taşın altından çıkan bir yapı bir istisna mı yaptı sizce New York’ta… Ayrıca bu hızlı yükseliş ipucu vermeli değil mi bize... Adam 2018'de vatandaş olmuş ve Amerika’nın kalbinin attığı şehre başkan seçilmiş... Hayatın olağan akışı bakımından sorun yok mu burada… Belki olumlu yorumlanabilecek tek şey; Filistin yanlısı söyleminin de ‘sıradan’ Amerikalıda karşılık bulmuş olmasıdır.
Amerika derleme-toparlama bir ülke… Bakmayın siz Amerikan rüyası palavralarına, özgürlükler ülkesi yalanlarına… ‘Refah’taki bir miktar azalma durumunda bile zengin eyaletler ‘ayrılık’ seslerini yükseltiyor derhal... Batı insanının hassasiyetleri bizdekinden çok farklı… Bir araştırmaya göre Amerikalıların % 85'i eğer ekonomik durumlarını iyileştirebilecekse faşist bir hükümeti seçebileceklerini söylüyor.
Amerika’yı ayakta tutan dünyanın orasında burasındaki eli… Bu yüzden dünyanın bir tarafındaki ‘çatlak ses’ onu ilgilendiriyor. Çıkarının olduğu yerde hiç bir 'evrensel' ilke karşılık bulmuyor. İki tane Amerika var çünkü… Amerika'da olan ve dünyada olan… Gandi der ki dönemin baş emperyalisti ile ilgili olarak; ‘ülkemde fevkalade barbar olan İngilizlerin kendi ülkelerinde ve kendi toplumuna karşı ne kadar da medeni olduğunu görünce tanıdım Batıyı...’ Dünyada olandan sıradan Amerikalının, Amerika'da olandan da ‘bizim cenahın’ haberi yok.
Bazen devletler de dolduruşa gelebiliyor. Hatırlarsanız Irak neredeyse Türkiye üzerinden işgal edilecekti 2003’te… Neyse ki ‘meclis dışı’ sağduyu baskın çıktı da; son yirmi küsur yaşadığımız dönüşüm başlamadan bitmemiş oldu. Rumlar Kıbrıs referandumunda ikinci kez aldı ipten... Üçüncüsü denenmez inşallah…
Ben fevkalade şüpheciyim bu konularda... Yüzüncü yalan için söylenen 99 doğrunun bir önemi olmamalı… Radarları açık tutmazsak (bu biraz da komplo teorisidir), aklımız her şey olup bittikten sonra gelir başımıza... Vizyon, basiret, feraset, altıncı his, büyük fotoğraf, Amerika'nın derin yapısı şüpheciliği haklı çıkaran fotoğrafı tamamlıyor. İlla da feraset… Vesselam.