Şeker Pancarı Tarlalarında Sessiz Zehir (3)
İç Anadolu’da sonbahar yaklaşırken pancar tarlalarından yükselen toprak kokusu, köylünün emeğinin en tanıdık simgesidir. Traktörlerin arasında rengârenk yığınlar halinde biriken şeker pancarları, yıllardır bu toprakların geçim kaynağı, alın terinin simgesidir. Fakat bugün pancarın tatlı yüzünün ardında acı bir gerçek gizli: pestisitler, yani tarım zehirleri.
Eskiden pancar tarlaları sadece su ve emek isterdi. Şimdi bir de kimyasal ister oldu. “Yabancı ot çok, böcek dayanıklı, ilaçsız olmuyor” diyerek tarlaya dökülen pestisitler, sadece zararlıları değil, toprağın canını da öldürüyor. Konya, Aksaray, Niğde hattında artık toprak eskisi gibi değil. Pancar yaprağının yeşili canlı görünse de, altında mikroorganizmalar sessizce tükeniyor. Su kaynakları pestisit kalıntılarıyla dolarken, o suyla beslenen her şey de payını alıyor.
Şeker pancarı üretiminde özellikle neonikotinoid türü ilaçlar ve fungusitler yoğun şekilde kullanılıyor. Bu maddeler böcekleri hedef alıyor gibi görünse de arıları, solucanları ve hatta toprağın doğal dengesini yok ediyor. Oysa o denge bozuldu mu, verim de kalmaz, bereket de. Bir yıl verimi artıran ilaç, ertesi yıl toprağı yorar, kökleri zayıflatır. Çiftçi daha çok ilaçla çözüm arar ama o çözüm her defasında biraz daha zehir olur.
Köylü anlatır: “Eskiden pancarı sökerken elim toprak gibi kokardı, şimdi ilacın keskin kokusu siniyor.” Bu cümle bile aslında tarımın geldiği noktayı özetliyor. Biz artık toprağın değil, kimyanın kokusunu alıyoruz. Şeker pancarı tarlası bir zamanlar bereketin simgesiydi, şimdi görünmez bir laboratuvar gibi. Her hasatta topraktan pancar değil, pestisit kalıntısı da çıkıyor.
Oysa Anadolu toprağı kendini onarmayı bilen bir toprak. İlaçsız, zehirsiz tarım yöntemleriyle pancar yetiştirilen deneme alanlarında, hem verimin hem de toprağın canlılığının arttığı görülüyor. Organik pancar üretimi sadece çevre için değil, ekonomik sürdürülebilirlik için de umut ışığı olabilir. Yerel yönetimlerin, kooperatiflerin ve fabrikaların bu konuda üreticiyi bilinçlendirmesi artık şart. Çünkü pancarın sadece şekeri tatlı olmalı, toprağı değil zehirli olmamalı.
İç Anadolu’nun tarlalarında yeşeren her pancar kökü, bu toprakların umududur. Ama o umudu pestisitlerle sulamaya devam edersek, yarının şekerinden çok, bugünün zehrini hasat ederiz. Unutmayalım, doğa en adil terazidir; ne verirsek onu geri alırız.