KONYA HABER
Konya
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,4402 %-0.01
49,5826 %0.01
9.391,18 % 0,06
Ara

AÇIK SÖZLÜLÜK YA DA ACI SÖZLÜLÜK

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İnsan söylemediklerinin gölgesinde büyür.

Dilimiz penceredir ve ne söylersek öyle görünürüz.

Konuşmak ne sadece bir üslup meselesidir ne de sadece söylemekten ibarettir.

Ne söylediğimiz kadar nasıl söylediğimiz nasıl söylediğimiz kadar ne ve ne şekilde söylediğimiz son derece kritik bir eşiktir.

Bu bağlamda açık sözlülük ve acı sözlülük aynı şey değildir.

Birinde içtenlik, üslupta özen ve karşıdakini geliştirme niyeti, diğerinde sinsi bir acıtma, haset ve güç gösterisi kastı vardır. Ve üslup kimliktir. Niyet de, dönüp dolaşıp dilimize, ayağımıza dolanandır. Kelimelerin gücü ve büyüsü adına…

Üslup bir kimlik olduğu kadar söylemek de kendimizi ele verir.

İnsan söylediklerinin de gölgesinde yaşar.

Kelimelerin gücü vardır. O güç öylesine dirençlidir ve öylesine etkileyicidir ki ya zehirler ya çiçek açtırır.

Bile kadar susmak gerekiyor ama hiçbir zaman bilemeyiz dolayısıyla susmak gerekir.

Suskunluğumuz bir düşünme biçimidir. Susmak yavaşlamak hatta durmaktır.

Susmak kabullenmek değildir.

Susmak bir eyleme biçimidir ve herkesin susması birbirine benzemez.

İletişim iki kişiyle gerçekleşir ama bu iki kişi illa birinin olmasıyla değildir.

Önce kendimizle iletişime geçeriz. Kendimizle konuşma biçimimiz ötekiyle konuşma biçimimizi belirler.

Konuşurken yargı mı dağıtıyoruz?

Konuşurken eleştiriyor muşuz?

Konuşurken kendimizi veya bir başkasını ele mi veriyoruz?

Konuşurken gerçekten konuşuyor muyuz?

Kendi dilimize düşkünlük monologun ana bileşenidir. Monolog hiçbir zaman kendini açmaz ve kendine düşer. Monolog kibrin aynasıdır.

Konuşmak bir sorumluluk ister.

O’na konuşmak.

O’nunla konuşmak.

“Ne düşünüyorsun?”

Anlaşılmamış olmanın bir sorumluluğu yoktur ama anlaşılmanın sorumluluğunu almak gerekir.

Anlaşılmamak konuşan kişiyi bağlar.

Kelimelerini kaybeden insanları da kaybeder.

Dolayısıyla insan olarak söylediklerimizin gölgesinde büyürüz ve söylemediklerimiz bizi biz yapar.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *