KONYA HABER
Konya
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,4402 %-0.01
49,5826 %0.01
9.391,18 % 0,06
Ara

EĞİTİM ŞART

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ankara’daki bir Anadolu lisesinde öğrencilerin öğretmenleriyle alay ettiği görüntüleri görünce yine bir eğitim yazısı yazmak şart oldu. Videoda öğrencilerin dersi sabote edip öğretmenlerine saygısızca tavırlar sergiledikleri, öğretmenlerinin ise öğrencileri sakinleştirmeye çalıştığı anlar yer alıyor.

Hepimiz her gün nice olayla karşılaşıp sonunda “eğitim şart” diyoruz. Ama yazboz tahtasına dönen eğitim sistemi şart değil.

Çocukları sokağa salmayalım” dedik, okullar kural tanımayan sokak çocukları ile doldu. Öğretmen desen İsviçre çakısı oldu. Eğitim dışı her işe kullan.

Herkes okusun isteniyor. Hem de 12 yıl boyunca. Ama neyi nasıl okumalı? Yunus Emre “İlim kendini bilmektir” diyor. Çocuklara dinini, milletini, atalarını, değerlerini, kimliğini, benliğini öğretemiyor bu sistem. Öğretmeni çok amaçlı bakıcı rolüne sokup, öğretmen ve idarenin elinden yetkileri alıp sonra da tüm sorunların kaynağında öğretmeni görerek düzeltemeyiz toplumdaki yanlışları. İlerleyemeyiz, yarışamayız gelişmiş ülkelerle. Çıkamayız muasır medeniyet seviyesinin üstüne.

İlmin, okumanın, öğrenmenin her geçen gün değersizleştiğini görmek acı vermiyor mu size de?

Okullarda disiplin ve huzur olursa, toplumda düzen ve huzur olur. Öğretmen değersizleştirilirse değer tanımayan bir nesil yetişir. İlme ve alime, öğrenmeye ve öğretmene değer vermeyen toplum çöker. Bu sistemde ahlaklı, görgülü, başarılı çocuklarımız bu değerlerden nasibi olmayan çocuklar tarafından zarar görüyor. Her gün nice pırıl pırıl evladımızın zorbalık yüzünden elimizden kayıp gittiğine şahit oluyoruz. Masum ve değerli evlatlarını değersiz zorbalardan, fedakâr öğretmenlerini anlayışsız velilerden koruyamayan sistem topluma faydalı ne sunabilir?

Herkes okumalı mı? Evet okumalı. Ama böyle bir sistemde değil.

Sahi bu sistemde eğitim var mı? Eğitim, Millî Eğitim’in neresinde? Yoksa sadece öğretim mi okulların görevi? Öğretmenler öğretmencilik mi oynamak zorunda kalıyor acaba? Ya da sürekli proje adı altında istenen işleri ve evraklarını yetiştirmekle mi meşguller? Sahi ne zaman bitecek bu proje muhabbeti?

Öğrenemeyen öğrenci yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır” diyerek tüm yükü öğretmene yükleyen, adına da “öğrenci merkezli” denen bu sistemde başarının tek göstergesi not ve üst kurumlara yerleşme oranı. Öğrenci yerdeki çöpü almaktan ve elindekini çöp kutusuna atmaktan aciz de olsa geçer not almışsa başarılıdır. Ama sınavdan düşük almışsa ya da üst kurumlara yerleşememişse sorumlu öğretmendir ve hesap vermelidir. Başını ağrıtmak istemeyen öğretmenin öğrencilerine bol not vermek zorunda kaldığı bu sistemde dünyayla yarışacak, geleceğe yön verecek, kaliteli nesiller nasıl yetişebilir?

Şeytan taşlamaktan tavaf etmeye vakit bulamayan hacılara döndü öğretmenler. Evrak işlerine boğulan, projelerden eğitim ve öğretime vakit bulamayan, kaderleri birilerinin (öğrenci, veli, idareci ve amirlerin) iki dudağı arasına sıkışmış, her şeyden sorumlu ama hiçbir şeyde yetkisi olmayan, omuzları zayıf, yükü ağır, itibarı düşük olan öğretmenlerden geleceğe yöne veren faydalı nesiller yetiştirmelerini istemek herhalde abesle iştigal olsa gerek.

Neredeyse her ilçeye açılan eğitim fakültelerinin çokluğu, eğitim fakültelerinde verilen eğitimin niteliği sorgulanmıyor. Buralardaki eğitim beğenilmediği için öğretmen olmak isteyenler bir de akademi eğitimine tabi tutuluyor. Dört sene eğitim fakültelerin öğretemediğini bir yılda akademide öğrenecekler. Üstelik eğitimi yine eğitim fakültelerindeki hocalar verecek... Ne zaman evlenip en az 3 çocuk sahibi olacak ki bu öğretmen adayları? Kırkından sonra mı? Öğretmenler kendi çocuklarına öğretmen olmalarını tavsiye ediyor mudur acaba?..

LGS, OKS, SBS, TEOG, sınavsız sistem, tekrar LGS, yeni nesil sorular derken kısa sürede çok şey değişti ama en çok da evlatlarımız değişti. Her defasında bu sistem daha iyi dendi ama her seferinde bir öncekini arar hale geldik.

Tüm liseler Anadolu lisesine dönünce kalite artacak sanıldı ama aksine eskinin kaliteli Anadolu liseleri bile artık temel becerilerden bile yoksun öğrencilerle doldu.

Bunu da müfredata ekleyelim, şunu da öğretelim” derken öğretmen ve öğrencinin sırtına gereksiz yükler bindi. Şimdi de bu yükler hafifletmeye çalışılıyor ama nedense bir türlü orta yol tutturulamıyor.

Akıllı tahta, tablet ve modern sınıflarla eğitimde kaliteyi yakalarız sandık ama otuz yıl önceki yetkinlikleri şimdinin çocuklarında bulamıyoruz. Yapılandırmacı yaklaşım, öğrenci merkezli sistem diyerek kökü bize ait olmayan programları uygulamaya çalıştık. Bizim topraklarımızda yetişmiş ilim ve fikir adamlarını değil de batılı eğitimcileri dikkate alıyoruz, onların kuramlarını uygulamaya çalışıyoruz hâlâ…

Ne hikmetse ezberci sisteme karşı oluverdik bir anda. Şimdi çocuklarımız anne-babalarının telefon numaralarını bile ezberleyemez oldu.

Neyse...

Eğitim şart. Ama “Edeb Ya Hû” diyeninden...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *