KONYA HABER
Konya
Açık
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,2600 %0,23
49,0639 %0,43
9.238,48 % -0,11
Ara
KDV İadesi: İhraç Kayıtlı Teslimlerde Sessiz Bekleyiş

KDV İadesi: İhraç Kayıtlı Teslimlerde Sessiz Bekleyiş

YAYINLAMA:

İhracat, bir ülkenin yalnızca ekonomik büyümesinin motoru değil; aynı zamanda küresel rekabet gücünün de en somut göstergesi. Türkiye’de bu motoru çalışır tutmak için yıllardır çeşitli destek mekanizmaları uygulanıyor. Ancak bu mekanizmaların bazıları, sahada hiç de tasarlandığı gibi işlemiyor. Bunların başında da teknik adıyla “ihraç kayıtlı teslimlerde KDV iadesi” geliyor.

Kâğıt üzerinde son derece rasyonel görünen bu uygulama, pratikte hem üreticiyi hem ihracatçıyı zorlayan uzun ve yıpratıcı bir bekleyişe dönüşmüş durumda.

TEŞVİK Mİ, TIKANIKLIK MI?

Süreç basit: Üretici, malını KDV’siz olarak ihracatçıya satıyor. Yasa gereği bu malın üç ay içinde yurt dışına çıkması gerekiyor. Mal ihraç edildiğinde ise üretici, üretim sürecinde ödediği KDV’yi devletten iade olarak talep ediyor. Teoride bu, ihracatçıyı ve üreticiyi destekleyen bir mekanizma.

Fakat gerçekte durum bambaşka.

Üretici, girdilerini KDV ödeyerek alıyor ama satışını KDV’siz yapıyor. Yani yüklenmiş olduğu KDV’yi devletin iade etmesini beklerken ciddi bir nakit akışı baskısıyla karşı karşıya kalıyor. Özellikle KOBİ’ler için bu yük, zaman zaman üretimin önüne geçen bir finansman sorununa dönüşüyor.

Dahası, kimi firmaların iade dosyaları “vergi incelemesine” takılıyor ve aylarca bekletiliyor. Oysa mevzuat hızlı inceleme, teminat karşılığı ödeme veya YMM raporuyla iade gibi yollar sunuyor. Ancak bunların her biri sahada ek maliyet, ek zaman ve ek prosedür olarak karşımıza çıkıyor. Bazen bir KDV iadesi almak için harcanan çaba, ihracatın kendisinden daha yorucu hâle geliyor.

SİSTEM NİÇİN TIKANIYOR?

Son yıllarda Gelir İdaresi’nin dijitalleşme adımları ve risk odaklı denetim uygulamaları elbette önemli. Ancak uygulamadaki farklılıklar, manuel işlemlerin hâlen yoğun olması ve vergi daireleri arasındaki yorum farklılıkları iade sürecini uzatmaya devam ediyor.

Aynı işlemin bir ilde bir haftada sonuçlanıp başka bir ilde aylarca bekletilmesi, sistemi güven vermekten uzaklaştırıyor.

Peki Çözüm?

Türkiye bugün 300 milyar doların üzerinde ihracat hedefinden söz ediyorsa, KDV iadesi artık sadece teknik bir mali işlem değil; stratejik bir altyapı unsurudur.

Bu nedenle yapılması gerekenler ortada:

İade süreleri, ihracatın gerçekleştiği tarihten itibaren net ve bağlayıcı şekilde belirlenmeli.

Dijital denetim altyapısı güçlendirilerek manuel işlem yükü azaltılmalı.

Vergi daireleri arasında uygulama birliği sağlanmalı; aynı işlem farklı illerde farklı sonuç vermemeli.

Risk analizi olumlu mükelleflerde otomatik veya hızlandırılmış iade sistemi yaygınlaştırılmalı.

Son Söz

Ülkeye döviz kazandıran, istihdam oluşturan, üretimi ayakta tutan firmaların “KDV’yi ne zaman geri alacağım?” kaygısıyla üretim yapması hiçbirimizin lehine değil. İhraç kayıtlı satışlar, üretici için avantajdan çok sorumluluk hâline geliyorsa burada ciddi bir sistem sorunu vardır.

Bu sorunun çözülmesi, yalnız ihracatçının değil, Türkiye ekonomisinin geleceği için zorunluluktur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *