Mısır’ın Cazibesi: Türk Tekstilcisini Sınır Ötesine Taşıyan Yeni Rüzgâr
Son yıllarda küresel rekabetin sertleşmesi, enerji ve işçilik başta olmak üzere üretim maliyetlerinin hızla yükselmesi, Türk tekstil sektörünü yeni arayışlara itiyor. Bu arayışın en güçlü adreslerinden biri ise hiç kuşkusuz Mısır. Coğrafi yakınlık, lojistik avantajlar ve tarihsel bağların yanında, Mısır hükümetinin Türk tekstilcilerine sunduğu kapsamlı teşvikler, sektörde gözle görülür bir “Mısır’a yöneliş” eğilimi doğurmuş durumda.
Mısır’ın uyguladığı vergi indirimleri, stratejik sektörlere sağlanan vergi muafiyetleri ve özellikle ihracata dönük üretimde gümrük ile KDV muafiyetleri, yatırımcının ilk anda fark ettiği ciddi bir maliyet avantajı yaratıyor. Serbest bölgelerde sağlanan bürokratik kolaylıklar ve hızlı süreç yönetimi ise Türkiye’de gün geçtikçe artan işlem yükünü düşünen firmalar için güçlü bir çekim noktası haline geliyor.
Fakat Mısır’ın sundukları bunlarla sınırlı değil. Yabancı yatırımcının elde ettiği kârı Türkiye’ye sorunsuz şekilde transfer edebilmesine yönelik açık ve korumacı mevzuat, devlet güvencesi mekanizmaları ve üretim bölgelerinde sağlanan altyapı destekleri; Türk tekstilcisinin uzun vadeli yatırım planlarını güçlendiren unsurlar olarak öne çıkıyor. Devlet teminatlı enerji erişimi, arsa tahsisi ve üretim tesislerinin ihtiyaç duyduğu lojistik altyapının hazırlanması gibi destekler, yatırım risklerini minimize eden kritik katkılar sunuyor.
Bu bütüncül teşvik paketi, yükselen maliyetlerle mücadele eden Türk tekstil sektörü için Mısır’ı yalnızca alternatif bir üretim noktası olmaktan çıkarıp stratejik bir üretim üssü haline getiriyor. Artan rekabet baskısı karşısında işletmelerin ayakta kalabilmesi için maliyetlerini optimize etmeleri artık bir tercih değil, bir zorunluluk. Mısır ise tam da bu zorunluluğu karşılayan, hesap kitapla uyumlu bir model sunuyor.
Bugün gelinen noktada, Türk tekstilcinin Mısır’a yönelmesini basit bir “yatırım tercihi” olarak görmek eksik kalır. Bu, aynı zamanda Türkiye’deki üretim koşullarının yeniden ele alınması gerektiğine dair güçlü bir işarettir. Sektörün rekabet gücünü koruyabilmesi için içerde de daha esnek, daha öngörülebilir ve üretimi teşvik eden politikalara ihtiyaç duyulduğu çok açıktır.
Özetle; Mısır’ın sunduğu avantajlar, Türk tekstilcisini cezbediyor olabilir—ancak bu yöneliş, yalnızca Mısır’ın sunduğu imkânların değil, aynı zamanda Türkiye’deki maliyet baskısının da doğal bir sonucudur. Bugün firmalar, ayakta kalmanın yollarını arıyor; Mısır ise bu arayışa stratejik ve ekonomik bir cevap veriyor.