EMANETİ KİRLETMEDEN TAŞIMAK
Bu ülkede en çok kirlenen şey para değildir.
En çok yıpranan şey makam değildir.
En ağır kayıp iktidar da değildir.
Bu ülkede asıl kirlenen şey,
emanet bilincidir.
Oysa emanet;
sahip olunan değil,
taşınan bir şeydir.
Emanet;
kazanılmış bir hak değil,
hesabı sorulacak bir yüktür.
Yetki de emanettir.
Söz de.
Bilgi de.
Sessizlik bile…
Ve her emanet,
taşıyanı yükseltmez;
taşıyamayanı ele verir.
Bugün çok insan karar alıyor,
ama az insan emanet taşıyor.
Çok insan imza atıyor,
ama az insan hesabı düşünüyor.
Emanet, güçlü omuz istemez;
sağlam vicdan ister.
Çünkü vicdanı olmayanın elinde,
en kutsal görev bile
kullanıma dönüşür.
Yetki adalet üretmiyorsa,
emanet kirlenmiştir.
Bilgi hakikate hizmet etmiyorsa,
emanet ziyan edilmiştir.
Söz, sorumluluk doğurmuyorsa,
emanet istismar edilmiştir.
Bu yüzden asıl mesele
emanetin büyüklüğü değil,
taşıyanın ağırlığıdır.
Herkesin yükü farklıdır,
ama herkesin hesabı
aynıdır.
Emanet;
yüksek sesle değil,
titreyen kalple taşınır.
Göz önünde değil,
hesap önünde korunur.
Bu topraklar,
emaneti taşıyabilenleri büyüttü.
Emaneti kullananları ise
zamanın dışına itti.
Bugün ihtiyaç olan şey;
daha fazla güç değil,
daha fazla iddia değil,
daha fazla söz hiç değil.
İhtiyaç olan şey şudur:
Emaneti,
kirletmeden taşıyabilecek
insan ağırlığı.
Çünkü emanet yere düşerse,
sadece taşıyan değil;
toplum yaralanır.