KONYA HABER
Konya
Parçalı bulutlu
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3041 %0,26
48,5984 %0,46
4.864,07 % 0,38
Ara

Doğu Akdeniz’de Yeni Bir Strateji

YAYINLAMA:

Defalarca söyledik:

  • Doğu Akdeniz gaz ihracat denklemi market erişim kısıtları sebebiyle kilitlenmiş durumda!
  • İpler Türkiye’nin elinde ama çözümsüzlükler (özellikle Kıbrıs’taki) ve siyasi gerilimler jeo-ekonomik avantajın kullanılmasına imkân vermiyor.
  • İsrail bir entegrasyon istiyor fakat bu durumda Güney Kıbrıs ile MEB anlaşmasını fes etmek veya Rumları ikna etmek zorunda!
  • Rumlar ne yazık ki, hırsları ve duygusal yaklaşımları sebebiyle genel olarak makul düşünemiyorlar, bu sebeple ikna edilmeleri zor!
  • Öte yandan, (aslında iki taraf için de çok faydalı olsa da) Lübnan ile İsrail arasındaki MEB ihtilafı da pek çözülebilecek gibi değil!
  • Lübnan’da hâlâ (bölgesel dinamikleri değiştirebilecek) büyük keşif ihtimalleri var ama sondajın yapılabilirliği ve 2. ihale paketinin akıbeti şüpheli…
  • Pandemi süreci, MEB ihtilafları, ülke içi istikrarsızlık ve petrol fiyatları Lübnan’ın bir atılım yapabilmesini engelliyor.
  • Lübnan’ın arama ve olası üretim süreçleri için karşısındaki yegâne kaldıraç olarak karşımıza; Doğu Akdeniz dengelerindeki en kritik ülke olarak Türkiye çıkıyor!

Şimdi gelelim bu tablodan, (olasılıklar üzerine inşa edilmiş) farklı bir kurguya;

  • Türkiye sahip olduğu derin deniz hidrokarbon arama kabiliyetleri ve market altyapısının verdiği avantajlar ile Lübnan’da arama süreçlerine dâhil olsa (Tabii petrol fiyatları, jeofizik yorumlar ve ekonomiklik dâhilinde analizler yapılarak bu minvalde de makbul görüldükten sonra!),
  • Bu bağlamda birkaç sondaj yapıp, bir de büyük bir balık (doğalgaz keşfi) yakalasa,
  • Sonra, keşfi üretime alabilmek için, (kendisi için hayati öneme sahip olan) bu sürece (ekonomik kaygılarla) mecburen sıcak bakan Lübnan hükümeti ile KKTC arasında: MEB, gaz transit ve boru hattı anlaşmaları imzalatsa,
  • Lübnan’ın 1 numaralı arama bloğunun Kuzey Batı köşesinden direk KKTC MEB alanına dâhil olacak şekilde yaklaşık 200 km’lik bir boru hattı ile olası gaz Türkiye piyasalarına verilse,
  • Bu adımlar atılırken, Türkiye garantör bir ülke pozisyonunda, İsrail – Lübnan MEB ihtilafını da çözse ve bu çözüm akabinde, Leviathan faz 2 ve olası diğer ihraç potansiyeli de, İsrail – Lübnan arasında bir bağlantı hattı ile Lübnan – TR hattı kapasitesi de geliştirilerek, Türkiye pazarına bağlansa,
  • Bu gelişmeler üzerine, Güney Kıbrıs’a da iki devletli model ve (mevcut keşiflerin de üretime alınabildiği ve Güney Kıbrıs’ın ekonomik olarak güçlendirildiği) adil bir çözüm programı önerilse kabul ettirilse…

Hep “ise”ler üzerinden bir tablo oluşturduk…

Fakat böyle bir senaryo hayata geçse sizce nasıl olur?

Türkiye hem bir doğalgaz ticaret merkezi olma noktasında eko-stratejik olarak, hem de Doğu Akdeniz’deki MEB ihtilaflarının çözümü ve KKTC’nin tanınırlığı hususlarında önemli adımlar atmış olmaz mı?

Enerji köprüsü üzerinden kurulan ve bölgesel barışı tahsis eden bir model bu minvalde hayata geçirilemez mi?

Doğu Akdeniz’deki tıkanmış sistem ve sürekli bölgesel huzursuzluğa ve belirsizliğe yol açan mevcut durum dikkate alındığında, ihtimaller ışığında da olsa, sanki pratik, zor ama uygulanabilir bir strateji gibi durmuyor mu?

***

Daha önce olduğu gibi, yeni bir fikri toprağa attık…

Bakalım filizlenecek mi?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *