KONYA HABER
Konya
Parçalı bulutlu
18°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3304 %0,25
48,6170 %0,46
4.889,10 % 0,09
Ara

Bazı yangınlar çok fazla yürek yakar

YAYINLAMA:

Nerede olduğunun, nasıl olduğunun önemi olmadan can yakan her konuda bir olmak… Ağaçlar nefeslerimiz demek, onlarla birlikte yanan da biziz. Oluşan can kayıplarımız, sesi ve dili olmayan içten içe ağlayarak kaybettiğimiz hayvanlarımız, yanan evlerimiz, ahırlarda kurtarmaya yetişemediğimiz canlarımız… Elimizden geleni yapmaya çabalarken televizyon başında mutlu haber almayı bekliyoruz. Nerede olursak olalım canı yanan insanların yanı başında atıyor kalplerimiz. Sabahları mutlu uyanmayı bıraktık, nefes almayı da. İçimiz daralırken bir an önce bitmesini dilemekten başka bir şey yapamıyoruz.

Kalbi olan her insan bir cana zarar vermekten korkar. Kendini savunmaya gücü olmayan her canı kendimizden de öte savunmamız gerekirken özellikle o canlara zarar vermekten korkmalıdır. Yani bize öğretilen böyleydi. Ne olursa olsun bizden daha küçük, daha savunmasız canlıları korumamız gerektiği anlatılarak büyüdük. Yaralı gördüğümüz güvercinleri iyileştirdik, sokakta aç olan hayvanları doyurduk. Bunları yapmanın insan olmanın bir gereği olduğunu her zaman bildik. Hayvan sevgisinin insan kalbini en çok yumuşatan şey olduğunu öğrendik. Karşılıksız olarak sevgi göstermenin, fedakârlık yapmanın bizi mutlu ettiğini anladık. Peki aynı dünya ne zaman bu kadar acımasız oldu?

Komşu, komşunun külüne muhtaçtı. Evde limon kalmadıysa komşudan istenirdi. Durumu iyi olmayan komşuya tabak boş gitmez diyerek yemek verilirdi veya mahcup olmasın diye arada bir onlardan bir şey istenmeye gidilirdi. Annelerimiz derdi ki, o da bizden istemeye utanmasın. Şimdi komşularımızın evleri kül oldu. İçinde can veren, çaresizce yardım isteyen komşularımız var. Ülkece kalbimiz orada atarken bu yazıyı okuyan herkesten tek ricam var. Eğer elimizden gelen şey tek damla su göndermek olsa bile yapmaktan çekinmemeliyiz. Eğer bir olmanın ne demek olduğunu anlatacaksak yeni nesile, bugün örnek olarak anlatmalıyız. O evlerin içinde daha fazla can kaybedilmemeli, o ormanlar daha fazla canın son nefesi olmamalı.

Bu hafta mutlu bir son yazacak kadar iyi hissetmiyorum. Umarım haftaya tekrar yazmaya başladığımızda acılarımız da sönmüş olur…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *