KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9157 %0,77
47,9224 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

29 Ekim 1926; Erbakan'ı Anlamak

YAYINLAMA:

Bugünlerde Erbakan'ın siyasi özelliği sık sık ehil olan, ya da olmayan bilen ya da sonradan aklı başına gelen insanlar tarafından yazılıyor çiziliyor.

1973 yılından beri tanıdığım, takip ettiğim, çok büyük vefa borcum olan Erbakan Hoca’nın, Doğum gününde (29 Ekim 1926) gençlerimize bir ışık tutması için, Erbakan’ı anlamak konusunu kendi sözlerinden yola çıkarak yazmak istedim.

Erbakan'ı Anlamak için "Şerden kaçının, öyle ise hayra yapışın, bütün insanlığın huzuru ve kurtuluşu için çalışın... Hak İslam'dır. Bunun dışındakiler hüsrandır" sözünü,

"Batıl Siyonizm güdümündeki ırkçı emperyalizm olmaktadır. Batıl yürüyemez, zulüm devam edemez ve Batı çöküyor. Dünya hızla değişiyor" görüşlerini,

İyi anlamak ve uygulamak lazım diye düşünüyorum.

Erbakan Hoca’ya göre zulme karşı koymak ve adaleti kurmak "güç" gerektiriyor. Gücün ise iki temeli ve göstergesi bulunuyor.

1. Hak yolunda inançlı, azimli ve inatçı, sadık ve sabırlı, organizeli bir teşkilata, aziz ve asil bir halka dayanmak.

2. Zalim güçlerin silah ve saldırılarını boşa çıkaracak teknolojik yenilik ve üstünlüğe sahip bulunmak.

Erbakan'ı anlamak için bunları bilmek bu özelliklere sahip olmak, bu uğurda çalışmak lazım. Ve bunu benimsemiş insanlarla beraber olmak onları desteklemek gerekir.

Necmettin Erbakan, 2010’lu yılların tahlilini  2000’li yılların başında yaptığı zaman herkes ciddiye almamış gülmüş geçmiş sonrada unutmuştu, bu insanlar o tahlilleri 20 yıl sonra ancak görebildi ve anladı. Hâlâ anlamayanların niyetlerinin bozukluğundan hiç şüphemiz kalmadı.

Erbakan hoca ta o yıllarda bakın neler demişti.

"Çok çetin bir ekonomik kriz yaklaşıyor."

Ekonomik kriz geldi Hocam.

"ABD ve İsrail, henüz terörü azdırmadılar, terörü iyice yaygınlaştırmaya hazırlanıyorlar."

Terörü yaygınlaştırdılar Hocam terör birdi dörde çıkardılar.

"IMF sadece ümüğümüzü sıkmıyor, iliğimizi de kemiriyor."

İMF gitti dediler başka İMF’ler ümüğümüze çöktü Hocam.

"Avrupa Uyum Komisyonu ülkemizi ve devletimizi parçalamaya çalışıyor."

Komşularımızla bizi düşman ettiler toplumu da gerdiler Hocam.

"İşsizlik korkunç boyutlara ve patlama noktasına tırmanıyor."

İşsizlik tırmandı şu an zirve yaptı Hocam.

"Açlık ve sefalet, dayanılmaz biçimde ağırlaşıyor." 

Açız diye insanlarımız çoğaldı Hocam.

"Ahlaki ve ailevi yozlaşma hızlanıyor ve ürkütüyor." 

Alkol, uyuşturucu ve fuhuş zirve yaptı, Konya'da boşanmalar % 40 geçti Hocam.

Sadece bunlar değil tüm dediklerin teker teker gerçekleşti Hocam.

Erbakan bunları söylerken nerelere bakıyordu derseniz? Tabii ki Yahudilere, Amerika ve Avrupa'ya:

Kendileri, ayrı semtlerdeki özel okullarında, henüz dört-beş yaşındaki çocuklarına dini eğitim veriyorlar.

Peki bizde?

Kız ve erkekleri farklı sınıflarda tutuyorlar.

Ya bizde?

İlk, orta ve lisede sürekli dini eğitimle diğer dersleri birlikte okutuyorlar.

Bizde “dini eğitim mi, din kültürü mü veriliyor?” hâlâ anlayamadık.

Liseden sonra iki yıl, çok ciddi ve disiplinli bir dini eğitim almadan, gençlerini üniversiteye göndermiyorlar.

Biz iki yıl üniversiteye girmek için dershane kapılarında ve kafelerde çocuklarımızı bekletiyoruz?

En az beş, çocuk yapmayı teşvik edip destekliyorlar.

Biz hâlâ 3 diyeni bile garipsiyoruz, meydanı Suriyeli ve Afganlılara bıraktık.

Yiyecek ve içeceklerine ve bunları üretenlere dikkat ediyorlar ve inançlarına uygunluğunu sürekli denetliyorlar.

Ne yediğimizi bilen beri gelsin.

Özel, ailevi ve içtimai hayatlarını dini kuralarla göre düzenliyorlar. Biz kokuşmuş Avrupa’nın kurallarını alıyoruz.

Bu eksikliklilerimiz yetmiyor gibi

Sağcı veya solcu geçinen işbirlikçi iktidarları, Masonik odakları ve sivil toplum kuruluşları eliyle özelliklede Müslümanları laiklik ve çağdaşlık bahanesiyle bu temel haklarından ve milli ahlaklarından koparmak için, zorbalık dahil, her yolu deniyorlar.

Allah bizlere: "inandık, çalıştık ve başardık" demeyi nasip buyuracağı kutlu ve mutlu günleri nasip etsin. O günlerde yaklaşıyor...

Yazımızın son sözü; “Kanunlar ve nizamlar ne kadar mükemmel olursa olsun, onu tatbik edecek insanın içerisine hak ve adalet sevgisi girmemişse, netice tersine tecelli edecek, adalet yerine adaletsizlik, sosyal adalet yerine sosyal istismar hâkim olacaktır.” Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN


 

  

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *