KONYA HABER
Konya
Açık
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3624 %0,44
48,5512 %0,70
4.845,64 % 0,36
Ara

Denge bozulunca terazinin ayarı da bozuluyor

YAYINLAMA:

Ülkece çok yoğun ve yorucu günler geçiriyoruz. Özellikle yıl sonu ve yıl başı periyodunda ülkeyi yönetenlerden, en ücra noktadaki çalışana kadar, işçisiyle memuruyla, emeklisiyle, öğrencisiyle herkes “ekonomi” gündemine kilitlenmişti. Hepimizin önceliği maaşlarımızdaydı. Neden olmasın ki hayat pahalılığı almış başını gitmiş. Zam yağmuru altında yüksek enflasyonu iliklerimize kadar hissetmekteyiz. Bu yüzdendir ki hepimiz yaşam kalitelerimizin yükselmesi açısından maaşların belli olmasına odaklanmıştık. Çok şükür özel sektördeki çok az bir kesim dışında maaşlar da belli oldu.

Hükümet “seçim yılı”nın hatırına bol kesimden dağıttı desek yalan olmaz. Önce asgari ücret 5 bin 500 TL’den 8 bin 500 TL’ye çıktı. Çok güzel bir gelişme gibi gözükse de işte bütün dengenin bozulduğu nokta da burası oldu. Asgari ücrette son bir yılda yaşanan yüzde 100’lük artış tüm dengeleri yerinden oynattı. Asgari ücret artınca doğal olarak tüm çalışanlar maaşlarının aynı oranda artırılmasını ümit etti. Bu yüzdendir ki memurlar yüzde 30’luk zammı yetersiz buluyor. Asgari ücret yüzde 55 artarken diğer maaşların bu kadar artmamasını anlatmak da kolay olmuyor. Yanlış anlaşılmasın kimse asgari ücretliyi ya da onun emeğini küçük görmüyor. Burada toplumsal bir beklenti “adalet”li bir artış yönündeydi. Zira çevremdeki tüm memur ve özel sektördeki deneyimli ya da statülü çalışanların hepsi bu yönde bir beklenti içerisine girmişti.

Yine aynı şekilde en düşük emekli maaşı 3 bin 500 TL’den 5 bin 500 TL’ye çıkarken 4 bin TL ve hemen üstünde emekli maaşı alanlar da aynı statüye giriverdi.

Yani tabandaki maaş iyileştirmeleri üste de aynı ölçüde yansıtılmadığı için “denge” kaçıyor, terazinin ayarı bozuluyor. Bir büyüğüm yıllarca esnaflık yaptı Bağ-Kur ödedi. Hem de yüksek meblağlar karşılığında. Aldığı emekli maaşı yaklaşık 6 bin TL. Şimdi en düşük emekli maaşı ile arasında bir fark kalmayınca ister istemez soruyor, “Bizim bunca yıl ödediğimiz primler ne oldu şimdi?” Haklı mı haklı… Esnaf Bağ-Kur’u ile çiftçi Bağ-Kur’u primleri aynı mı? Ya da emeklilikte maaşım daha yüksek olsun diye çalışırken daha yüksek prim ödeyenlerin hakkına ne oldu?

Maaşlarda belli bir seviye arttıkça ekonominin dengesinin bozulduğunu zam yağmuruna yeni bir gerekçe eklendiğini hepimiz biliyoruz. Bu şekilde dengesiz bir maaş artışıyla birlikte emekliler hızla “en düşük maaş” çalışanlar da “asgari ücret” potasına giriyor. Çember her geçen gün daralıyor. Sistem bu şekilde giderse yakın bir gelecekte “tek ücret” politikası hayatımıza giriverecek. Terazinin ayarlarının daha fazla bozulmaması için “denge” iyi gözetilmeli. Herkese iyi haftalar diliyorum…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *