KONYA HABER
Konya
Açık
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3276 %0,23
48,9071 %0,43
4.872,86 % 0,33
Ara

ANADOLU MU, KEMALİSTAN MI?

YAYINLAMA:

Gençliğinden bugüne her 29 Ekim ya da diğer milli bayram törenleri ve özellikle 10 Kasım anmaları vesilesiyle ‘Kemalizm’ terimi hep tartışılır.

Adları ve soyadları Kemalizm olanlar sanki Dinler'i ellerinden alınmış "dinsiz" yapılmış gibi yaygara yaparlar.

Onlara buradan bir soru

- Kemalizm nedir ne zaman ortaya çıktı.

Alacağım cevap bellidir.

Bazıları bunun Mustafa Kemal’in sağlığında, hatta bizzat kendisi tarafından yazıldığını söyler,

Bazıları ise, bunun 1938 sonrasında, hatta yakın tarihlerde sonradan yazıldığını ileri sürer.

Birinci tezi savunanlar; Kemalizm’in ne kadar ‘gerçek, doğru, bir ideoloji olduğunu gösterdiklerini düşünürler.

İkinci tezi savunanlar ise, Tek Parti Dönemi’nin çeşitli hatalarının ‘Kemalizm’ adı altında Mustafa Kemal’e mâl edilmesinin ağırlığından kurtulmaya çalışırlar.

Milliyet’in kurucusu Ali Naci (Karacan) 2 Aralık 1930 tarihli İnkılâp gazetesinde,

Rusya’da nasıl komünizm, İtalya’da nasıl faşizm varsa bizde de Kemalizm olmalı” demiş ve bunu da savunmuş. Ali Naci'ye göre Kemalizm, Komünizm ya da Faşizm gibi bir şeydir.

1936’da Edirne Milletvekili Şeref Aykut’un yayınladığı ‘Kamalizm’ kitabının önsözünde, “Kamalizm yalnız yaşamak dinini aşılayan ve bütün prensiplerini ekonomik temeller üzerine kuran bir dindir” ifadesi yer alıyordu.

Özellikle bu açıklamadan ne anlamalıyız diye sorarsanız, Halifeliğin kaldırılışından sonra boşluğa düşen insanlara açılan bir kapı olarak da düşünebiliriz derim.

Takvim gazetesi yazarı tarihçi yazar biraz da sosyal demokrat Ayşe Hür’ün yazdıklarına göre gerçek daha da farklıdır.

Ona göre; Kemalizmin tabirini ilk kullananlar Türkiye’deki yeni rejimi tanımlamaya çalışan yabancı siyaset adamları ve gazetecilerdir.

Peki bunu neden kullandılar? Cevabı net. Türkiye’yi bu tür uygulamalarla bölmek parçalamak kolay lokma haline getirmek için. Bana göre siyonizmin bir oyunu.

1919’da Lord Curzon yeğeni Yarbay Rawlinson’a yazdığı mektupta “Kemalistlerin nasıl barış şartları elde etmeyi umduklarını” araştırmasını istiyor, Kasım 1920’de Sir Horace Rumbold “Kemalistler Ermenistan’ı işgal ettiler” diye yazıyor, 1921 yılında The Times gazetesinde Anadolu’nun işgal altında olmayan kesiminden ‘KEMALİSTAN’ (Yunan işgalindeki bölgeden ‘IONİA’) diye söz ediyordu.

Bunlar da bize gösteriyor ki, bir ideoloji olarak Kemalizm terimini ilk kullananlar yabancılardır.

Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Kemalizm tartışmaları ise 1930 yılında başladı.

Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt) ilk kez Kasım 1932’de İzmir’de yayımlanan Anadolu gazetesinde ‘Kemalizm’ terimini kullandı.

Falih Rıfkı da (Atay) yazdığı birkaç yazıda Kemalizm terimini kullandı. Diğer yazarlar daha çok ‘Türk İnkılâbı’ demeyi tercih ettiler.

Kemalizmi ülkemize dayatmaya çalışanlar, Atatürk'ün söylediği ve yapmak istediği, belli olmasına rağmen bunlar görülmedi ya da görmek istenmedi.

Türk toplumunda tartışılamaz, milli kimliği uyandıran ideoloji… Kemalizm terimiyle bir tabu yapıldı, tarih boyunca koruyucu bir zırh gibi kullanıldı. Bazen siyasetin ve siyasetçilerin tekrar tekrar sarıldığı bir ideoloji oldu. Zaman zaman da bir baskı aracı, bir otorite olarak sunuldu; karşı siyasetleri siyasetten tecrit etmek için bir silah gibi kullanıldı.

Ne yazık ki, bu gün Kemalizm'e dünyadaki ve bölgedeki değişimleri okuyamayan, ülkedeki sosyolojik değişimleri göremeyen, çözüm üretemeyen bir görüntü verildi. Sanki bir ölçüde fikren tutsak edildi!

Bunun nedeni Kemalizm mi, Kemalistler mi, Kemalizm'den beslenenler mi ya da Kemalizm karşıtları mı? Bunu biliyoruz ama bilemiyoruz...

Ancak Kemalizmin giderek halk desteğinin kaybeden bir ideolojiye dönüştüğünü rahatlıkla görebiliyoruz.

8 Kasım 1937’de Başbakan olarak, TBMM kürsüsünde bir konuşma yapan Celal Bayar, defalarca ‘Kemalizm’ ve ‘Kemalist rejim’ ifadelerini kullanarak, bunu Atatürk'e kabul ettirmeye çalışmıştı.

Atatürk’ün böyle bir ideolojik ifadeyi kesinlikle istememesine rağmen basının ve de özellikle siyasetin bu ideolojiye ihtiyaç duymasını zaman içinde kabullenmiş bir çizgiye gelmiştir.

10 Kasım1938’de Atatürk’ün vefatından sonra “Kemalizm prensipleri” varlığını korumuş gibi görünürse de, bu tarihten sonra bir istisna dışında, siyasi liderlerin veya önemli aydınların ağzından bir daha Kemalizm lafı duyulmamıştır. Hatta Haziran 1943’teki CHP Altıncı Büyük Kurultayı’nda partililer “Kemalizm prensipleri” ifadesini gereksiz buldular ve programdan çıkarırlar.

27 Mayıs 1960 darbecileri Kemalizm'e “Atatürk Devrimleri” diyerek terime yeni bir şekil verirler.

Recep Peker’in “Her partinin bir ideolojisi var, bizimki Kemalizm olsun” dediğini Atatürk’ün de Peker’in tüzük taslağındaki faşizm terimini kastederek “Sen bana hakaret mi ediyorsun” diye azarladığını biliyoruz.

Atatürk’ün bir din olarak sunulan Kemalizme de, Faşizme de hiç sıcak bakmadığının kanıtı olarak bu konuşmayı gösterebiliriz.

Şimdi tekrar soruyorum?

- Kemalizm nedir? Ne zaman ortaya çıkmıştır?

- Kemalizm eşittir Faşizm' midir?

Yoksa Komünizm mi?

Unutmadan yazayım, Kemalizm Şeref Aykut'ın yazdığı gibi apayrı bir din midir?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *