KONYA HABER
Konya
Açık
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3419 %0,23
48,8992 %0,43
4.866,76 % 0,20
Ara

Engelleri aşmada daha yolun başındayız

YAYINLAMA:

Bundan 80 yıl önce dünya tarihinin en acı olaylarından biri yaşandı. Adolf Hitler’e göre savaş zamanı "iyileşme olasılığı olmayan hastaların ortadan kaldırılması için en iyi zamandı". Almanların çoğu kendilerinin "üstün ırk" kavramı için yeterli niteliklere sahip olmayan bireylerin hatırlatılmasını istemiyordu. Fiziksel ya da zihinsel olarak engelli olanlar, toplum için "yararsız" , genetik ari saflığına yönelik bir tehdit, sonuç olarak da yaşamaya layık olmayanlar olarak görülüyordu.

II. Dünya Savaşı’nın başında zihinsel ve fiziksel engelli kişiler ile akıl hastaları, Nazilerin "T-4" ya da "ötenazi" olarak adlandırdıkları program kapsamında öldürülmek üzere hedef olarak belirlendi. Bu T-4 projesi kapsamında 200 binden fazla engellinin, muhtelif şekillerde öldürüldüğü tahmin ediliyor.

Aynı yıllarda ABD’de ise engelli çocuğa sahip aileler çocuklarının eğitimi için organize olmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda, sivil toplum örgütlerinin etkisiyle engellilerin haklarına ilişkin mevzuatın oluşturulmasına, devlet okullarının çocukları ile ilgili verdiği kararlara katılma, engellilere yönelik tutumların değiştirilmesi gibi engelli çocuk ve ailelerinin eğitim haklarının tesisi sağlanmıştır.

Detaylara çok girmeyeceğim ama Osmanlı kültüründen gelen engellilere verilen muhteşem hak ve önemden geriye adı geçen yıllarda ülkemizde ne yazık ki çok da bir şey kalmamış. Belki savaş yorgunluğu belki başka sebepler ya da savaş yıllarında engelli sayısının artmasıyla engellilik kavramının günlük yaşamın bir parçası olmasından mütevellit. Sonrasında da çok da değişen bir şey olmamış. Diğer ülkeler bayrağı bir adım ileriye götürürken biz nedense aşağıya çekmişiz. En azından kendi eğitim ve çalışma hayatımı kapsayan dönem için, bizzat yaşadığım dönemde hiç de güzel anılar biriktirmiş değilim. Bizdeki durumu bizzat yaşadığım dönemi, çok kapsamlı örneklerle kitap haline getirebilirim, ancak konuyu iki kısa örnekle özetleyebiliriz; 1970’li yıllarda (dikkat edin 1940’lar değil) Türkiye'nin o dönem tek ortopedik engelliler okuluna kabul edilerek öğrenime başladığım için, kendimi çok şanslı olarak görüyordum. Meğerse, o okulda görev alan öğretmenler, bu işin eğitimini almış olan özel eğitim öğretmenleri değil, sürgüne gönderilen öğretmenlermiş. İlkokul sürecinde bu öğretmenlerle geçen eğitim sürecini, yaşadıklarımı, şahit olduklarımı hayal gücünüze bırakıyorum. İş hayatıma başladığımda, çalıştığım binaya engelli tuvaletinin bir zaruret olduğunu amirlerime anlatmam 10 yılımı aldı.

Nihayetinde engellilerin yaşamları, her dönemde zorluklarla dolu. Ancak, tarihi incelediğinizde zorluk ya da zulümlerin engellerin kendilerinden çok, çevrelerinden kaynakladığını görüyoruz. Maalesef ülkemizde de engelliler, sıkıntıları anlaşılamadığı ve bu konuda özellikle eğitim sisteminde, büyük eksikler olduğu için zordalar. Engellilerin 21’nci yüzyılda, orta çağlardaki kadar olmasa da, birçok bakımdan sıkıntı çektiği ortadadır. Her ne kadar, son 10 yılda ülkemizde bu konuda ciddi adımlar atılmış olsa da daha yolun çok başındayız.

Kalın sağlıcakla.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *