KONYA HABER
Konya
Açık
22°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3314 %0,37
49,0397 %0,61
4.896,60 % 0,08
Ara

Sen varsın!

YAYINLAMA:

Sıkı bir Abdürrahim Karakoç hayranı olarak sık sık şiirlerini okur, derin bir tefekküre dalarım. O kelimelere dans ettiren, cümlelere tiyatro izliyormuş ahengi katan, kurduğu dizelerle zihninizde tablo çizen büyük üstad için “Türküleşen Şair” derler. Türk şiirine kazandırdığı "Mihriban", "İsyanlı Sükut", "Hak Yol İslam Yazacağız", "Gel Gayrı", "Hasan'a Mektuplar", "Vur Emri" ve "Omuzumda Sevda Yükü" adlı eserleriyle tanınsa da 100’e yakın şiiri bestelenmiştir. Biz onun şiirlerini İbrahim Tatlıses, Şükriye Tutkun, Selda Bağcan, Musa Eroğlu, Esat Kabaklı, Cem Adrian, Mahsun Kırmızıgül, maNga, Gülay, Orhan Hakalmaz, Hasan Sağındık, Selçuk Küpçük, Gülşen Kutlu, Sevcan Orhan, Güler Duman, Gündoğar, Haluk Levent ve Azerin’den dinledik.

Kalemi ile yol yürüyen, saygı duyulması gereken şahsiyetlerden bir şahsiyettir Abdürrahim Karakoç.

Şiire, türküye gönül vermiş hemen herkesin üstadın “Mihriban” şiirine karşı bir hassasiyeti vardır ve ayrı bir köşeye koyar onu.

"Mihriban" eserini 1960'ta yazdığını söyleyen Karakoç, bir açıklamasında şunları anlatmıştı: "Bazıları 'Gerçek mi?' diyor. Gerçek, diyorum ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban. Masa başında yazılmış, hayal bir aşk, bu tadı ve lezzeti vermez. Yaşayacaksın ki yazacaksın. O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum. Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. 'Lambadaki alev üşüyor' çıktı... Bazen aklıma düşüyor. Ben unutursun diyorum ama, insan hiçbir zaman unutamıyor... O bir mektup üzerine yazılmıştır. Benim gönderdiğim bir mektuptan dolayı bir cevap aldım. 'Unutmak kolay mı?' mektubun başlığı..."

07 Haziran 2012'de Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde aramızdan ayrılmıştı üstad. Daha dün gibi hasta yatağında verdiği röportaj, ancak bir o kadar da çok uzun yıllar geçmişçesine özlem doluyuz üstada.

Malum olduğu üzere, ne üstadın anlattığı sevdalar kaldı günümüzde, ne de sevdayı dizelere aktarabilen, şiir lezzetini hafızalara sofra edebilen kuvvetli kalemler.

Üstadı, bu derece hayranlık uyandıran, belki de çoğumuzun, teoride hayat felsefesi olmasına rağmen, uygulamada yetersiz kaldığımız, belki bir kitap dolusu cümlelerle ifade edemeyeceğimiz, hayata bakışını anlatan bir şiiri ile yad edelim isterim.

SEN VARSIN

Gönül tezgahında şiir dokudum
İplik iplik nakışında sen varsın
Aşk yolunun kanununu okudum
Madde madde yokuşunda sen varsın

Fikir vadisinden bir ırmak geçer
Eğilir selviler suyundan içer
Bağrında ay doğar zambaklar açar
Sessiz sessiz akışında sen varsın

Öz suyusun hayat denen şişenin
Nedenisin keder ile neşenin
Sevda cephesinde şehit düşenin
Donuk donuk bakışında sen varsın

Hep senin renginde görünür bahar
Yaprakta yeşilin gülde kokun var
Yama yama kalbimdeki yaralar
Sıra sıra dikişinde sen varsın

Gidip de yorulma çok uzaklara
Sen; seni gel benim içimde ara...
Umut güneşimin mor bulutlara
Girip girip çıkışında sen varsın

Mekanı cennet olsun inşallah. Kalın sağlıcakla...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *