KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,2975 %0,26
48,7847 %0,47
4.857,02 % -0,73
Ara

Bir Cihan Devleti: Devlet-i Aliyye-i Osmaniye – I

YAYINLAMA:

Osmanlı Devleti diğer Türk devletlerine göre hep tartışmalı bir konu haline gelmiştir. Ne yazık ki ülkemizdeki ideoloji ve siyasi tartışmalarının tam merkez noktasında bulunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana bu tartışmalar, kavgalar süre gelmiştir. Günümüzde ise bu durum tipik bir bağnaz çatışmaya dönüşmüştür. Millet olarak yaptığımız en büyük hatalardan biri, bir devleti yahut bir tarihi kişiliği ya çok yüksek bir noktaya çıkartıyoruz ya da diplere çekebiliyoruz. Bu durum, tüm Türk tarihi içerisinde günümüzde yaptığımız yanlış analizlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu tartışmaları o dönemin koşullarında değil de daha çok günümüzde adeta takım gibi tuttuğumuz siyasi parti düzleminde ele alıyoruz. Bu koşullar süre geldiği sürece ne yazık ki evrensel bir tarih anlayışımız yerini kırılgan ve ayrıştırıcı bir tarih anlayışına bırakıyor. Öncelikli olarak şunu kabul etmeliyiz, tarihe mal olmuş her bir kişinin yer yer hataları da yer yer önemli başarıları da olabilir. Önemli olan bütüncül bir anlayış ile günahlarıyla sevaplarıyla kabullenebilmekten geçer.

Osmanlı Devleti kendisinden önce gelen Türk Devletlerinden ilk etapta çokta farklı değildi. (İnanç noktasında Orta Asya’daki eski devlet yapılanmalarımız harici.) Hatta şunu da söylemek mümkün olsa gerek, ilk Türk-İslam Devletlerini ve Anadolu’daki Türk-İslam Devletlerini çok iyi derecede analiz edip, eklemelerini bu hususa göre hazırlamıştı. İlk olarak devletin ilk zamanlarıyla alakalı yanlış bilinen ya da merak edilen ve tartışmaya açık konulara şöyle bir göz atalım. Popüler kültürde karşımıza çokça çıkan Kayı meselesinin bizlere televizyon ortamlarında anlatıldığı gibi olmadığını bir kez daha söylemek gerekiyor. Bu konuyla alakalı hala net bir bilgiye sahip değiliz. Yani şunu anlatmak istiyorum, Osmanoğulları ve daha üst aile ağacının Oğuz Türklerinden geldiğiyle alakalı tarihi vesikalarda bir tezatlık görünmüyor fakat bir aşiret yapısı olarak düşündüğümüz de çokta büyük ve güçlü bir yapıya sahip olması biraz kuşkulu. Yine aynı şekilde doğru olarak bildiğimiz Süleyman Şah meselesinin bugün akademik şekilde yalanlandığını da söyleyebiliriz. Dizi ya da filmlerde o kadar hatalı karakterler ve kavramlar var ki insan hangisini düzelteceğini şaşırıyor. Siz değerli okuyucularımızın “tarih dizilerden öğrenilmez” dediğini duyar gibiyim. İşte tam olarak da bunu söylemek istiyorum. II. Mehmet dönemine gelene kadar beylikten devlet yapısına ve Doğu Roma’nın yıkılmasıyla beraber bir cihan devleti şekline devletin büründüğünü söyleyebiliriz. Biraz daha detaylı olarak baktığımızda günümüzde sıkça tartışılan Osmanlı Devleti’nin askeri kanadı olan (askeri kanat, vergi vermeyen yönetici kısmı.) zümrenin bu dönemden sonra özellikle seyfiye bölümünün daha çok devşirme kökenlilerle özene bözene tekrar kurulduğu net olarak karşımıza çıkmakta. Osmanlı Devleti neden II. Mehmet dönemiyle beraber devşirme topluluğunu sadaret makamına getirmeye başlamıştı. Tabi burada şu hususa da dikkat çekmeliyiz. Osmanlı Devleti ortaya çıktığı dönemlerde güçlü ve simgesel bir beyin etrafında kenetlenen nökerler gözükmekteydi. Sonrasında lider olarak kabul edilen Osmanoğulları sülalesinin yanında yine bu nökerlerin torunlarını görmekteyiz. II. Mehmet dönenimde verilmesi gereken bir karar vardı. O karar artan Türk ailelerinin devlet içinde gücünün kırılıp kırılmamasıydı. Burada verilen karar seyfiye sınıfının artık devşirme kökenlilerden şekillenmesi olmuş olup, buradaki amacın, Padişah otoritesinin sarsılmaması şeklinde yorumlayabiliriz.

II. Mehmet Osmanlı padişahları arasında entelektüel kimliği zirvelerde olan bir kişilikti. Toparlamak gerekirse II. Mehmet dönemiyle birlikte devletin yapısında köklü değişikliğe gidildiği aşikâr. Sonraki dönemlerde I. Selim ve I. Süleyman gibi parlak dönemlerin geleceği ve aslında yine bu dönemlerde devletin en üst basamağa “askeri” anlamda geçiş yaptığını göreceğiz. Gelecek haftaki yazımızda coğrafi keşiflerin Osmanlı Devleti üzerindeki etkisi, Osmanlı Devleti’nin kaybettiği merkezi otoritesi, Yeniçeriler gerçekten devletin el freni miydi? Şeklindeki soruları cevaplamaya çalışacağız. Sağlıkla ve tarihle kalın…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *