Yazar Haşim Şahin, "Ahi Evran ve Ahilik Öğretisi"ni anlattı

Yazar Haşim Şahin, "Ahi Evran ve Ahilik Öğretisi"ni anlattı

Şahin, "Ahi Evran, Ahiliğin kurucusu değil. Ondan önce de Anadolu'da olsun, İran'da olsun Ahi unvanını taşıyan bazı isimler, mutasavvıflar var” diyen Şahin;  Ahiliğin özünü Nahl suresinin 90. ayetinin oluşturduğuna dikkat çekti

"ÜÇ BÜYÜK İNSANIN AYNI DÖNEMLERDE YAŞADIKLARINI SÖYLEYEBİLİRİZ"

Ahi Evran'ın doğumunun 850. yılı vesilesiyle İstanbul Sultanbeyli Belediyesi’nce düzenlenen söyleşiye konuk olan Yazar Haşim Şahin, Ahi Evran'ın somut bir biyografisinin bulunamadığını belirterek, 13. ve 14. yüzyılın kaynak açısından biraz muammalı bir dönem olduğunu söyledi.

Bu dönemlerin kendisinin uzmanlık alanı olduğunu dile getiren Şahin, "Gerek Yunus Emre'nin gerek Hacı Bektaş Veli'nin gerek Ahi Evran'ın olsun somut biyografilerini, doğum ve ölüm tarihlerini yüzde yüz tespit etme şansımız maalesef yok. Çünkü onların da döneminde onları konu alan eserler kaleme alınmış değil. Bu sebeple oluşturulan tarihler onların anılmaları için güzel vesile. Ama tarihçi olarak baktığımızda o sürece dair somut bir biyografi inşası mümkün değil." dedi. Şahin, kaynaklarda yer alan bilgilerin bölük pörçük ve menkıbevi olduğuna işaret ederek, "Bu bilgiler flu da olsa bir biyografi inşa etme durumumuz söz konusu. Üç büyük insanın, yani hem Ahi Evran'ın hem Hacı Bektaş Veli'nin hem Yunus Emre'nin aşağı yukarı aynı dönemlerde yaşadıklarını söyleyebiliriz." diye konuştu.

Yazar Haşim Şahin, "Ahi Evran ve Ahilik Öğretisi"ni anlattı

"AHİLİĞİ TEŞKİLATLANDIRAN KİŞİ AHİ EVRAN"

Ahi Evran'ın Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli'den farklı olarak hem derviş hem mutasavvıf hem de Ahi Teşkilatı denilen yapının asıl örgütleyicisi bir insan olduğunu söyleyen Haşim Şahin, "Ahi Evran, Ahiliğin kurucusu değil. Ondan önce de Anadolu'da olsun, İran'da olsun Ahi unvanını taşıyan bazı isimler, mutasavvıflar var. Ahi Evran da bugünkü Azerbaycan'a bağlı Hoy şehrinden gelmiş birisi." ifadelerini kullandı.

Şahin, Ahi Evran'ın Ahilik Teşkilatı için öneminden de bahsederek, şunları kaydetti: "Var olan, ancak dağınık olan bu yapıyı, kardeşlik, cömertlik, yiğitlik erdemlerini, yardımseverliği, paylaşmayı, kardeşliği kendisine ilke edinmiş bir yapıyı sistematize eden kişi Ahi Evran. Yani Ahilik diye bir teşkilat varsa ki var. Çünkü Aşık Paşazade Anadolu'da Osmanlı'nın kurulduğu dönemde aktif olan zümrelerden bahsederken dört zümrenin ismini sayar. Bunlar Abdalanı Rum, Baciyan-ı Rum, Gaziyan-ı Rum ve Ahiyan-ı Rum, yani dört grup var. Ahiler de bunun içerisinde. Bu da bu teşkilat yapısının oluştuğunu gösteriyor. Sonraki dönemdeki lonca teşkilatını düşündüğümüzde de var. Dolayısıyla Ahi Evran, Ahi Teşkilatı'nı kuran, zaten var olan bu yapıyı teşkilatlandıran kişi olduğu için Ahiliğin kurucusu gibi kabul edilir. 1220'li yılların başlarından itibaren Ahiler Anadolu'da var ama teşkilatlı değiller. Anadolu'da var olan Ahiliği teşkilatlandıran kişi Ahi Evran."

Yazar Haşim Şahin, "Ahi Evran ve Ahilik Öğretisi"ni anlattı

"AHİ DEDİĞİMİZ KİŞİ TOPLUMA HER YÖNÜYLE ÖRNEK OLMALI"

Ahiliğin yüzyıllar boyunca İslam toplumunu çok farklı yönlerden etkilediğini söyleyen Şahin, "Osmanlı döneminde, Selçuklu döneminde, beylikler döneminde sosyal hayatın şekillenmesinde çok büyük öneme sahip olmuş Ahilik Teşkilatı, toplumsal hayatın temel dinamikleri arasında yer almış bir yapı. Ahiliği sadece esnafların oluşturduğu bir birlik olarak değil, toplumu etkileyen, sosyal yardımlaşma ve dayanışma derneği gibi düşünebilirsiniz. Kelime olarak Ahi, Arapça bir kelime ve kardeşim anlamına gelen bir kelime. Bunun Türkçe 'akı'dan geldiğini söyleyenler de var. Akı da zaten yiğit ve cömert anlamına gelen bir kelime." şeklinde konuştu.

Şahin, Ahilik ve fütüvvet kavramlarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ahi Evran, Ahiliğin özünü Nahl suresinin 90. ayetinin oluşturduğunu söylüyor. Bu Ahi teşkilatında da sürekli olarak uygulanmış. Motto diyorlar ya, yol rehberi gibi düşünün bu ayeti. Bir Ahinin yapması gerekenler ve yapmaması gerekenler, bunu açtığımızda Ahi Evran'ın da kurduğu sistemin özünü ve mahiyetini çok somut bir şekilde anlamış oluyoruz. Nedir bu ayet, cuma namazında hutbenin bitiminde imamın okuduğu ayettir, 'Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya ve yakınlara yardım etmeyi emreder. Hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasaklar. Tutasınız diye size öğüt verir.' bu ayet. Bu fütüvvetin de Ahiliğin de Ahi Evran felsefesinin de mental olarak özü aslında. Yani bir Ahi nasıl olmalı? Onu esnaf olarak da ya da İnsan-ı kamil olarak da düşünebilirsiniz. Allah emrettiği için Ahi adil olmalı. Hayatın kendisine karşı adil olmalı. Yani ölçüde, tartıda hile yapmamalı. Hoca talebesine karşı, esnaf müşterisine, baba evladına, karı koca birbirlerine karşı adil olmalı. Bu adalet toplumun her yerinde ve her aşamasında temsil edilmeli. Çünkü bu Allah'ın emri. Doğal olarak da bir Ahi adil bir insan olarak tanınmalı. Çünkü Ahi dediğimiz kişi, Ahi Evran'ın arzusu ve kendisinin da hayatı bu yönde, topluma her yönüyle, adaletiyle örnek olmalı." (AA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.