Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

Hande İpekgil, bu hafta, iletişim, liderlik, kariyer, deneyim, paylaşım, farkındalık ve gelişim kelimelerine hayran olduğunu söyleyen, soru sormayı ve yazmayı seven, öğrenmenin, gelişimin hiç bitmeyeceğine inanan, her gün okuyan ve aynı zamanda "Kitap ile Sohbet" adında her hafta etkinlik düzenleyip kitapseverleri 13 yıldır bir araya getiren Yasemin Sungur ile konuştu.

Bu hafta kendisini #HareketeGeçiren olarak tanımlayan, enerjisiyle çevresindekileri etkileyen kıymetli bir isimle sizleri buluşturacağız. İletişim, liderlik, kariyer, deneyim, paylaşım, farkındalık ve gelişim kelimelerine hayran olduğunu söyleyen, soru sormayı ve yazmayı seven, öğrenmenin, gelişimin hiç bitmeyeceğine inanan, her gün okuyan ve aynı zamanda "Kitap ile Sohbet" adında her hafta etkinlik düzenleyip kitapseverleri 13 yıldır bir araya getiren Yasemin Sungur ile konuştuk. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ nde okuyan Sungur,  1977 yılında iş hayatına başlamış. Eğitim, finans, danışmanlık, tekstil ve turizm sektörlerinde insan kaynakları, eğitim, pazarlama ve halkla ilişkiler departmanlarında farklı görevlerde çalıştıktan sonra özel sektördeki deneyimlerini davranış bilimleri, pazarlama, marka, eğitimcinin eğitimi, pozitif psikoloji, NLP, koçluk ve farkındalık eğitimleriyle birleştirmiş ve deneyimlerini paylaşmak için Gelişim Enstitüsü’ nü kurmuş. "Sen izin verirsen bir rehber olurum." diyen, Yasemin Sungur’la yolunuz kesişirse kendinizde büyük farklılar hissedeceğinize inanıyorum.

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

Yasemin Hanım ilk soruma sizin en sevdiğiniz kelimelerden birini seçerek başlamak istiyorum: "Farkındalık", her şeyin başlangıcı farkındalık, diyoruz. Sizin kişisel gelişim yolundaki ilk farkındalığınız neydi, biraz anlatır mısınız?

İş hayatının tam içinde büyük sorumlulukları olan, ‘istediği işi yapan’ biri olarak önce yumruklarımı sıktığımı, nerdeyse tırnaklarımı avucuma batırdığımı hissettim. Sonra çenem ağrıyordu ve bunun nedeninin dişlerimi sıkmak olduğunu fark ettim. Ağrılı bir süreç oldu. Nedenlerin peşine düştüm anlamak için. Peşine düştüğüm bu yol beni uzağa götürmedi, kendime getirdi.

"Farkındalık" kişinin kendisini yeniden tanımasıdır diyebilir miyiz? Farkındalıklar neye göre değişir sizce?

Farkındalık kendimizi anlayarak başlıyor. Tanımak, duygularımızı tanımlamak, yeteneklerimizi bilmek, kendimize neyin iyi geldiğini, neyin nasıl geldiğini bilmek diyebilirim. Bir gelişim süreci farkındalık ve esnek oldukça gelişen bir yetkinlik.

 

-Sizi tanıyanların bildiği ama tanımayanların merak edeceğine inandığım bir soru sormak istiyorum. Uzmanlık alanlarınıza baktığımızda hayranlık uyandıran çeşitlilik görüyoruz. İletişim uzmanı, eğitmen, marka danışmanı, yönetici, kariyer ve öğrenci koçu bunlardan bazıları; bu çeşitliliğin formülü nedir?

Her zaman çok konuyla ilgiliydim, çocukken de. Bir kitabı okurken, diğer elimde ikinci kitap hazır olurdu. Her yeni kelimenin peşine düşerdim. Çok konuyla ilgilendim, kafam karışırdı, maymun iştahlı da derlerdi hatta. Çeşitlilik bir karakter özelliğim bence. Sınırları sevmiyorum. Öğrenmek beni dinç ve coşkulu yapıyor. Hayatıma baktığımda, profesyonel olarak çalışmaya başlayalı 44 yıl olmuş, hiçbirinin boşa gitmediğini görüyorum şimdi. Çalıştığım konulara bakarsak merkezde iletişim var. En sevdiğim, okumaya, araştırmaya doyamadığım konu. Bireyin hayat kalitesini yükselten ya da yok eden konu. İletişim alanında çalışırken, tıkandığım yerlerde araştırmaya ve ihtiyacım olan, ilgi alanıma giren konuları da eğitimlerini alarak heybeme ekledim.

Kendimle iletişim en önemli konum. Oğlum hayatımıza eklendiğinde kendi kariyerimi de sorguladığım koçlukla tanıştığım dönem. Aldığım koçluk beni kendi yolumu bulacağım aydınlığa ulaştırdığında özellikle hepimizin meselesi olan kariyer koçluğu konusunu seçerek koçluk eğitimi aldım. Çok eğlendiğim, çok yorulduğum, çok öğrendiğim bir eğitim dönemi oldu. Kariyer koçluğu kapsamında her yaştan öğrenciler, gençlerle çalışmaya başladım.

Profesyonel iş hayatımın 20. Yılında 1997’de kendi şirketimi kurdum. Öğrenmeye devam edip deneyim ve öğrendiklerimi paylaşmaya başladım. Şirketimiz ve çalışmalarım devam ediyor. Hayatı yaşarken merak ederek bakar, görür ve her açıdan fotoğraf çekerim. Tüm bildiklerimi, gördüklerimi ve elbette duygularımı her kanaldan paylaşmayı da pek severim. Son dönemde eğitmen rolümü pek seviyorum.

Kendimi bu cümlenin anlamıyla tamamlıyorum. “Hayatta heyecanını hiç yitirmeyen öğrenci, hiç yorulmayan kâşif olabilendir. Hayata hep yenilikçi, araştırmacı, şaşırtıcı, önyargısız, hoşgörülü, iyimser ve tutkulu bakabilendir.”

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

Deneyimlerimi paylaşmak için kurduğumuz Gelişim Enstitüsü’nde tüm yaşam deneyimimi buluşturdum. Gelişim için hizmet etmeyi ve deneyimlerimi, bilgimi paylaşmayı seçtim.  İnanıyorum “Bilgi paylaştıkça çoğalır.” 

Yıllar geçiyor, her şey değişiyor. Bugün artık sadece çalışmak anlamını yitirirken, iş hayatı ve bireysel gelişimin ayrılmaz iki parça haline geldiği bir dönem yaşanıyor. Bu iki alan üzerinde çalışmalarımı sürdürüyorum. Her şeyin başlangıcında farkındalık olduğu için ‘koçluk’, kurumsal ve bireysel gelişimde doğru iletişim kurabilmek önemli olduğu için ‘eğitmenlik’, deneyimlerimi paylaşmak için de “danışmanlık’ yapıyorum.

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

Hayatıma bir öğrenci olarak başladım ve öğrenci olarak devam ediyorum. Yönetim sanatı,  liderlik, etkin iletişim ve eğitimcinin eğitimi konularında eğitim veriyorum. Kariyerim Gelecek kitabını deneyimlerimi yazılı olarak da paylaşmak için yazdım. Okumayı da yazmayı da çok seviyorum. İyi okur olmak ve yazmayı deneyimlemek için yaptığımız bir Yazı Kampı çalışmamız var.  Online dergimiz Martidergisi.com 10 yılı aşkın süredir devam ediyor.

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

Yıllardır süren "Harekete Geç" adlı çevrimiçi gelişim programınız var. Peki, bu programda neler var? Başlığı okuyunca aklıma ilk gelen ertelediklerim oldu. :)

Harekete Geç şirketlere danışmanlık verdiğim iş hayatımın 2. yirmi yılının başlarında kullandığım bir slogandı. “Yarın için şimdi harekete geç” başlığı ile birçok projede danışmanlık yaptım. Deneyimlerimizle güçlü bir program oluşmaya başladı ve bireysel kazanımlar sağladığını, etkileyici olduğunu gördüm. 8 yıllık bir çalışma dönemiyle tamamladım. Yaşayan bir içerik oldu o çalışma döneminde. 7 başlıkta toplanan 49 ayrı dersten oluşan bir video eğitim programı. Ertelediklerini hatırlatması eğitimin doğru mesaj verdiğini gösteriyor, teşekkür ederim.

Kendini tanımak için bir yolculuğa hazırlıyor.  7 başlığımız var; 7 hafta 49 gün sürüyor.

1.Hafta     Kâşif Ol

2.Hafta    Tasarımcı Ol

3.Hafta     Sporcu Ol

4.Hafta     Koordinasyon

5.Hafta     Yolculuk Var

6.Hafta     Yolda Olmak

7.Hafta     Yoldayız

Bakış açılarıyla çalışıyoruz. Bütünsel bakışla bireyin

Kendini tanımak,

Alışkanlıklarını gözden geçirmek,

Güçlü yönlerini keşfetmek,

Gelişim için yeni adımlar atmak,

Düşleme sanatına dalmak,

İletişim becerilerini geliştirmek,

Zamanı kullanmak,

Güvenle karar almak,

Duygularını bilinçle yönetmek,

Hayallerinden hedeflerine adımlar atmak,

Hayatın anlamını keşfetmek,

Kendi değerini bilmek,

Hayatında ertelediği, bitiremediği bir şeyleri yapmak, vazgeçmemek,

Bırakmak istediği bir şeyleri bırakmak, vazgeçmek,

Başlamak istediği bir şeylere başlamak,

Harekete geçmek!

Kendine iyi gelmek,

Dengeli, huzurlu bir hayatı var etmek,

için Harekete Geç diyoruz.

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

“Harekete Geç” programınızın katılımcılarından yola çıkarak insanların harekete geçmesini engelleyen en temel konular nelerdir sizce? Neden ve hangi konularda harekete geçilemiyor?

Herkese özel konular var ve herkesinki önemli. Benim değerlendirmem şöyle; istekler ihtiyaçların önüne geçiyor. İstek olarak kalıyor, eyleme dönüşmüyor, dönüşse bile sürmüyor. Korkular ve bağımlılıklar eli, kolu, ayakları bağlıyor.

Harekete Geç çalışmamızda hayatla ve kendimizle savaşmadan doğal akışta olmayı deneyimliyoruz. Çalışmamız günlük bir akışla 49 gün sürüyor. Her gün 21 dakika video izliyorlar, benimle ya da diğer katılımcılarla yazışıyorlar. Aktif bir akışla seçimlerini yaparak ilerliyorlar.

Biraz da duygulardan bahsedelim istiyorum. “İşime duygularımı karıştırırım,” diyorsunuz. Ben de genelde duygularıyla hareket eden biri olarak -zaman zaman bu durumun zorluğunu yaşasam da- duygularımın bana en doğru yolu gösterdiğini deneyimliyorum. Aslında pek çoğumuz duygularımızla hareket etmemek gerektiğini duyarak büyüdük. Sizin özellikle bu cümleyi söyleme sebebiniz nedir? Yıllarca aksini duymuş insanlara bu konuda neler demek istersiniz?

Tam da senin de tespit ettiğin nedenle bu cümleyi seçtim, “Duygularım olmadan asla”. Duygularımızı küçümseyen, duygusallığı zayıflık kabul eden sisteme, insan olmak duyguların farkında olmaktır, diyorum. Duygularımızla farkındalığımız, algımız, empatimiz çalışır. Duygularımızla hisseder, duygularımızı tutkuya çevirerek hayatı sanata dönüştürürüz.

Gelelim “Kitap ile Sohbet” buluşmalarına, siz 13 yıldır her hafta kitapseverlerle bir araya geliyor ve seçmiş olduğunuz kitap hakkında sohbet ediyorsunuz. Öncelikle bu şahane isim ve kitap buluşmaları fikri nasıl ortaya çıktı? 13 yıldır devam etmesinin sırrı nedir?

Ben kitap okumayı çok seven biri olarak, okuduğum kitapları konuşacağım arkadaşlarım olsun, diye çıktım bu yola ve Martı Kitap Kulübü doğdu. Adı üstünde Kitap ile Sohbet, başrolde kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri var. Kendimize şahane bir mekân bulduk. Oyuncakların sihirli dünyasında her hafta kitapların hikâyelerini konuşmak için buluştuk. Pandemi nedeniyle çevrimiçi sürdürdük, umarım yeni yılda tekrar yüz yüze buluşacağız.

Kitap okumayı sevenler değil, okudukları kitapların hikâyelerinin derinliğine aktif dalış yapmayı sevenlerle bir araya geliyoruz. Sistemli bir akışımız var. Süreklilik benim hayatımda önemli bir kavram. Harekete Geç eğitiminin özünde de hayatının süreklilik istediğini, ritüelleri sevdiğini anlatıyorum. Kitaplardan hayata bakıyoruz etkinliğimizde.

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

İstanbul’da Oyuncak Müzesi’nde başlayan Kitap ile Sohbet buluşmaları artık farklı şehirlerde de var. Bu şehirlerden de bahsedelim, katılmak isteyen kitapseverler şehirlerindeki buluşmalar hakkında nasıl bilgi alabilir? Ne yapmaları gerekir?

Kitap ile Sohbet etkinliğinin etkisi arttıkça bu konuda talepler arttı, ustaların el vermesi gibi, deneyimlerimi eğitim programına dönüştürdüm. Kitap Kulübü kurmak ve yönetmek, kitap sohbetine liderlik yapmak konusunda bir atölye yaptım. Şu anda İstanbul’da 3, İzmir ve Bursa’da 1’er Kitap ile Sohbet lideri var. Her birinin kitap listesi farklı, buluşma gün ve saatleri farklı. Bizi instagramda takip edip programımızı öğrenebilirler. KitapileSohbet.com web sayfamıza yazabilirler. Her yerde ismimiz aynı. @kitapilesohbet Ayrıca bana da yazarlarsa memnun olurum, instagram hesabım @yaseminsungur

Kitap ile Sohbet liderliği eğitimi de vererek ailenizi büyütüyorsunuz. Liderlik eğitiminizin içeriğinde nelere dikkat ediyorsunuz? Kimler katılabilir bu eğitime?

Bu eğitime öncelikle böyle bir çalışmaya tutkuyla sahip çıkacak herkes katılabilir. Eğitim ve mesleki birikimin de önemli olduğunu düşünüyorum, özellikle insanlarla ilgili işler yapanlar, öğretmen, danışman, kütüphaneci gibi benzer işler yapanları davet ediyorum. Eğitim içeriği iletişim, liderlik, insan ve etkinlik yönetimi, kitap okuma, değerlendirme şeklinde bir içeriğe sahip, uzun bir süreç, her adımında uygulamalı, her eğitimde katılımcılar en az 10 kitap değerlendirme dosyası hazırlıyor ve sunuyorlar.

Sanatın birleştirici bir yönü vardır. Mesela; aynı şarkıyı, şarkıcıyı sevenler konserde bir araya gelir, aynı oyuncuyu sevenler film/tiyatro salonunda bir araya gelir. Aynı kitabı sevenlerin bir araya geleceği, kitap hakkında uzun uzun sohbet edeceği ortam yoktu. Ta ki kitap kulüpleri ortaya çıkana kadar diyelim. 13 yıldır süren bir kitap kulübünün lideri olarak edebiyatın da birleştirici bir yönü olduğunu kanıtladınız, diyebilir miyiz? Hatta siz kitaplar için bir araya gelenlere “kitapdaş” diyorsunuz. Kitapdaş olmayı biraz anlatır mısınız? Ne yapar kitapdaşlar, arkadaştan farkları nelerdir?

Öyle güzel sorular hazırlamışsınız ki, çok teşekkür ederim. Kitapdaş olduk ve bundan da çok mutlu olduk. Kendiliğinden geldi bu kelime. Bir toplantıda çıkıverdi dudaklarımdan ve hepimiz benimsedik. Hatta arkadaştan öte “kitapdaşız” dedi arkadaşlar. Kitaplardan bize geçen duyguları paylaştık. Hayatımızdaki benzerlikleri ve benzemeyenleri konuşurken tanıdık birbirimizi. Kitaptan hayatlarımıza duygularımız buluştu. Çoğunluk bu toplantılarda ilk kez birbirini tanıdı. Birlikte sanat, kültür etkinliklerine katıldık. Kitapların içinde geçen mekânlara geziler yaptık. Zor zamanlarda destek verdik.

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

Buluşmalarınızdaki “Ne var, ne var?” kısmında da konuşmak isterim. Kitapdaşlarla bir araya geldiğinizde kitabı konuşmaya başlamadan önce bu soruyu soruyormuşsunuz. Sorunuzun altında bir farkındalık amacınız olduğunu düşündüm. Nedir amacınız ve genelde nasıl cevaplar alıyorsunuz bu soruya?

Her hafta toplandığımızda açılışta yaptığımız bir bölüm. Hayatımızda bu hafta neler var? Neleri var ettik? Neler ekledik? Neleri çoğalttık? Sorularıyla birbirimize bir şeyler eklemek için var olanlara odaklanacağımız bir bölüm oldu. Hep birlikte zenginleştik. Olumlu bakışı güçlendirdik.

 Bazı kitap kulüplerinde yabancı yazar okumamak, sadece hikâye okumak, sadece roman okumak vb. kararlar alınıyor. Kitap ile Sohbet buluşmalarına katılan yakın bir arkadaşımdan bildiğim kadarıyla siz bu tarz net sınırlar çizmiyorsunuz. Hatta hikâye, roman seçtiğiniz gibi kurgu dışı kitaplar da seçebiliyorsunuz. Sevdiğiniz yazarların kitaplarını okuduğunuz gibi size uzak yazarların da kitaplarını okuyabiliyorsunuz. Kitap ile Sohbet buluşmalarında okunacak kitapları nasıl seçiyorsunuz ve bahsettiğim tarzda sınırlar koyulmasına siz neler dersiniz?

Sınırlamadan kitap seçimi yapıyoruz. Tüm katılımcılardan, yazarlardan, çevremizden öneriler alıp büyük listemizi oluşturuyoruz. Farklılık olsun diye emek veriyorum. Farklı ülkeler, farklı tarzlar, farklı görüşlerden, farklı dönemlerden, farklı alanlardan kitaplar seçiyoruz. Popüler listelerden bilerek uzaklaşıyorum. En sevdiğim ve zorlandığım bölüm kitap listesinin son halini yapmak. Sınırlanmayı sevmiyorum. Çok sevdiğim bir söz vardır. “Koyduğun tüm sınırlar, önce seni sınırlar.”

Kitap ile Sohbet özelinden biraz genele doğru gidelim istiyorum. Hem kitap okumanın öneminden hem de bir kitap kulübü içinde kitap okumanın öneminden bize biraz bahseder misiniz? Hiç kitap okumayan ya da kitap kulübü içinde kitap okumamış insanlara ilham olalım sözlerinizle, neden kitap okumalıyız ve neden bir kitap kulübüne dâhil olmalıyız?

Öğrenmek, bilmek, deneyimlemek, yorumlamak hayatımıza kitaplarla giriyor. Kitapların bize kattıklarını çok önemli buluyorum. Mesela, yüz yıl önce yazılmış bir romanın, öykünün deneyimsel öğrenmesini, farklı kişilerin fikirlerini dinleyerek hayatımıza kattığımızda kitabı yalnız başına okuyan kişiden farklı öğreniyoruz.

Kitap okumayan insanın çorak toprak gibi, kitap okuyanların ise verimli, aynı kitabı kitap kulübünde tartışarak, değerlendirerek okuyanların ise verimli topraklarına en uygun ekimi yaptıklarını, zihinlerinin üretken olduğunu düşünüyorum.

Başrolde 'Kitaplar, kahramanları ve hikâyeleri' var

Kitap kulüpleri hızla artıyor, bunu nasıl yorumluyorsunuz? Bir kitap kulübü seçerken nelere dikkat edilmeli?

Kitap kulüpleri artsın, her mahallede, her kahvede, her okulda, her ofiste olsun. Kitap okuma rakamlarını artırarak, bilinçli hayatına sahip çıkan, kararları sorgulayan aydın bir topluluk oluruz. Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını öneririm her kitap kulübüne, mutlaka okuyup tartışsınlar. Bizi renklendirecek, çeşitlendirecek, farklı görüşleri dinleyeceğimiz, geliştiren tartışmalar yapacağımız kulüpleri seçmeliyiz. Deneyerek içinde kendimize oraya ait hissedeceğimiz kulübü buluruz. Ben bugün başlayacak olsam, her katılımcıya konuşma zamanı sağlayan, farklı sesleri dinleyeceğim kulüpleri seçerim.

Sizin gibi kitapsever birini bulmuşken okunacak kitaplar listesi almak isterdik ama gördüğüm kadarıyla bu konuda paylaştığınız listeler olmuş. Merak edenlere kaynak olarak web sitenizi gösterip sizden farklı birkaç sıralama isteyeceğim. Edebi açıdan sizi mest eden üç kitap, yazarı kadın olan en sevdiğiniz üç kitap ve kitaplarını güvenerek, gönül rahatlığıyla okuduğunuz üç yayınevi adı verebilir misiniz?

Ne zor bir soru???? Elbette beni çok etkileyen ilk kitap Martı, Richard Bach

Edebi açıdan dediğimizde zihnimde ilk beliren;

İnce Memed, Yaşar Kemal

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar

Dorian Gray’in Portresi, Oscar Wilde

Kadın yazarlarım çok,  

Sevgili Arsız Ölüm, Latife Tekin

Parasız Yatılı, Füruzan

Yerdeniz Büyücüsü, Ursula K. Le Guin

Yayınevi seçmek zor. Yeni nesil çok yayınevi var, yazar, çevirmen şeklinde bakarak seçiyorum.

-Siz, Kitap ile Sohbet buluşmalarını şiirle açıp kapatıyorsunuz diye biliyorum. Biz de bugün kapanışı şiirle yapalım. Bu şahane sohbeti hangi şiirle bitirmek istersiniz?

Sohbetimiz şiirle başlar ve şiirle biter, her şiir bir kitapdaşa hediye edilir. Her gün şiir okuyanlardanım ben. Hayata bakış açımı etkileyen bir şiir o zaman.

Ardıç Kuşu

Bir kalbi kırılmaktan koruyabilsem

Yaşamış olmayacağım boşuna

Bir hayatı acıdan kurtarabilsem

Bir ağrıyı dindirebilsem ya da

 

Ya da bayılan bir Ardıç kuşunu

Koyabilsem yeniden yuvasına

Yaşamış olmayacağım boşuna.

 

Emily Dickinson

 

 

Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Ben çok teşekkür ederim.

RÖP: Hande İpekgil

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.