Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

Gazeteci Sima Güleser Polat sordu, Usta Gazeteci Tamer Korkmaz bilinmeyenleri anlattı.

Mustafa Duyar, İsmail Akkol, Fehriye Erdal, Hüseyin Kocadağ... Tesadüflere sığdırılan bir cinayetin azmettiricileri, maşaları, tetikçileri... Planda şaşan hedefin Sakıp Sabancı olması ve değişen taktiklerle kurban olan Özdemir Sabancı ve Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe... Bu katliamla ne amaçlandı? Sol-Devrimci görünümün altına gizlenen ve 28 Şubat sürecine kadar uzanan hain tuzak içinde neleri barındırıyor? Gazeteci Sima Güleser Polat sordu, Usta Gazeteci Tamer Korkmaz bilinmeyenleri anlattı.

Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

-Özdemir Sabancı, 9 Ocak 1996 tarihinde DHKP-C terör örgütü üyeleri Mustafa Duyar, İsmail Akkol ve Fehriye Erdal tarafından Sabancı Center’daki silahlı baskında katledildi. Aynı saldırıda Toyota-SA’nın Genel Müdürü Haluk Görgün ile Sekreter Nilgün Hasefe de öldürüldü. Sabancı Ailesinin önde gelen isimlerinden biri olan iş insanı Özdemir Sabancı neden hedef seçilmişti?

-Suikastın tetikçilerinden Mustafa Duyar’ın yaklaşık bir yıl sonra teslim olmasının ardından verdiği ifade, orada asıl hedefin Sakıp Sabancı olduğunu açığa çıkarmıştır. Duyar, suikastın bir süreliğine ertelendiğini olaydan beş gün evvelinde ise kendilerine  “Ofiste kim varsa hepsini öldürün” talimatının geldiğini söylemişti. Fehriye Erdal’ın yönlendirdiği Duyar, Sakıp Sabancı’nın toplantı yaptığı odayı karıştırınca asıl hedefin yerine diğer odadakileri katlettiler.  Sakıp Bey kurtulsa da, onun ana hedef olarak seçilmesi ve kardeşi Özdemir Sabancı’nın katledilmesi hadisesini aynı derin bağlamda değerlendirmek gerekiyor.

Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

-Yani, nedir?

-Türkiye’de böylesi sarsıcı suikastların derin adresi her defasında Gladyo yapılanması olmuştur. Komprador üst sınıftan bir başka deyişle dışarıya bağımlı Burjuvazi kompartımanından bahsediyoruz. Sabancı Holding’in bu iki başat isminin kendi kontrollerinden çıktığını yani milli çizgide kararlar verip Kompradorların çıkarlarını değil de bu çizgiyi öncelediklerini gördükleri için infaz kararı aldıkları anlaşılıyor.  Suikast, birkaç yıl sonrasında Sabancı Holdingin adeta bir karpuz gibi ortadan ikiye bölünmesine yol açmıştır. Geçenlerde vefat eden Şevket Sabancı 2000’de Esas Holding’i kurmuştu.

Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

Solda: İsmail Akkol 

Sağda: Mustafa Duyar 

-Peki, neden DHKP-C tetikçilerini kullandılar?

-DHKP-C, Gladyo’nun devrimci bayrak yani sahte flama gösterip ters manyel çalışan örgütüdür. 1994’ten önce Dev- Sol idi. 1989’da Bayrampaşa Cezaevinden kaçan daha doğrusu kaçmasına müsaade edilen örgüt elebaşı Dursun Karataş, Sabancı Suikastından iki yıl öncesinde Dev Sol’u DHKP-C’ye dönüştürdü.  Böyle örgütler, infaz kararını alan derin üst yapılanmayı gizlemeye yarar. Buradaki yanıltıcı görüntü de “Servet düşmanı devrimci sol örgüt, Büyük Sermayeden intikam alıyor” şeklindedir. Oysa nedir? Onları, kendi menfaatleri veyahut hedefleri doğrultusunda dolaylı yollarla iz bırakmamaya çalışarak istihdam eden zaten Tekelci Sermaye yani Komprador üst sınıftır.

-Önceki röportajlarımızda, Türkiye’yi 28 Şubat darbe sürecine götüren kritik yılların 1990’daki laik aydın cinayetleriyle başladığını işaretlemiştik. Bu suikastlarda da Dev-Sol tetikçileri kullanılmıştı. Hal böyleyken, 1996 yılındaki Sabancı Suikastını da aynı çerçeveye mi yerleştirmek gerekiyor?

-Evet. Böyle değerlendirdiğimizde bir tutarlılık arz eder. Laik aydın cinayetleri, Özal’a yakınlığından dolayı Hiram Abas’ın öldürülmesi, Özal’ın zehirlenmesi, bazı emekli generallerin katledilmesi ve Sabancı Suikastı vb. hepsi kendi içinde farklı karşılıkları, farklı görünen nedenleri olsa da neticede aynı temele dayanıyor ve aynı yere bağlanıyor.

Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

Hüseyin Kocadağ                                                Fehriye Erdal 

-Nedir o?

-Gladyo yapılanması, Batı’nın çıkarları doğrultusunda çalışır. Türkiye’mizi kutuplaştırıp, istikrarsızlaştırıp böylelikle kendi egemen konumlarını, hükmettikleri ekonomik-sosyal ve siyasal güç alanını kontrollerinde tutmak, daha da pekiştirmek istiyorlardı. Bu yolda karşılarına çıkan herkesi ya da kontrollerinden çıktığını gördükleri her kim varsa hedef tahtasına yerleştirdiler. Bunu yaparken dünya görüşü olarak kendilerine yakın ünlü isimleri bile her türlü harcamaktan çekinmediler.  Buradan şöyle bir tablo çıkıyor: 1990’lardan bu yana farklı tezahürleriyle karşılaştığımız bir gizli iç mücadele yaşanageldi. Bu hali hazırda devam ediyor. Komprador Baronlar ile Türkiye’nin milli menfaatlerini gözetenler arasındaki derin mücadeleden söz ediyorum. Baronlar Türkiye’nin ABD’den bağımsızlaşma sürecinden büyük rahatsızlık duyuyor. İçerideki işbu İşbirlikçi Sermayenin çıkarlarını, Türkiye’nin çıkarları zannedenler ise büyük bir yanılgı içindedirler. Püf noktası buralarda saklıdır.

-Sabancı Suikastındaki tetikçiler Mustafa Duyar ile İsmail Akkol’un kolaylıkla Sabancı Center’a girmesini sağlayan Fehriye Erdal’ı o binada çaycı olarak işe yerleştiren eski Emniyet Müdürlerinden Hüseyin Kocadağ idi. Kocadağ, 3 Kasım 1996’daki Susurluk olayında Mercedes’i kullanan kişiydi. Bu derin işlerde böylesine bir “tesadüfe” yer var mı?

Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

Mustafa Duyar 

-Elbette yok. Sabancı Suikastından on ay kadar sonra Susurluk’taki o sözde “kaza” yaşandı. Olaydan dakikalar sonra Susurluk Emniyetini telefonla arayan General Küçük idi. Mustafa Duyar’ı 1999’da cezaevinde infaz eden Karagümrük Çetesinin başı, bu generali işaret etti. Manidardır. Görüntüleri var.

-Mustafa Duyar, 17 Aralık 1996’da Suriye’nin Lazkiye kentinde teslim oldu. Türkiye’ye iade edildi. Sabancı Kulelerindeki üç cinayeti itiraf etti. 15 Şubat 1999’da, Afyon Cezaevinde susturuldu.

-Aynen, 1990-1991 yıllarındaki suikastlarda kullanılan Dev-Sol tetikçilerinin 1992 yılındaki polis operasyonuyla öldürülmesindeki gibi bir zincirleme süreç işledi. Şunu da ekleyelim. Duyar, cezaevinde yatarken “Olan biten ne varsa anlatacağım” diye Can Dündar’a haber gönderdi. Bu görüşmeye önce izin verildi. Sonra Duyar para talep edince izin iptal edildi. Bunlar ince ayardır. Özeti, konuşmak isteyince kalemi kırılmıştır. Geçmişte Dursun Karataş’ın manevi abisi olan şahsın Dündar’ın istihbaratçı babasıyla ilişkileri burada bir ipucu olabilir. Duyar’ın deşifre niyetini Can Dündar’dan öğreniyorlar. Şimdilerde firarda olan FETÖ işbirlikçisi casus Dündar.

Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

Suikastten tam 20 yıl sonra yakalanan İsmail Akkol

-Sabancı Suikastından sonra yurtdışına kaçırılan Fehriye Erdal yıllar sonra Belçika’da “beraat” ettirildi. Bu nasıl olabildi?

-Elemanları Fehriye’yi adeta pamuklara sardılar. Onun yurtdışına kaçırılmadan önce, hangi ünlü işadamına ait küçük bir adada nasıl saklandığına da bir bakmak lazım! Aynen Duyar gibi onu da sırasıyla Yunanistan, Almanya ve Belçika’ya taşıdılar. Terörist Fehriye 1999 yılında Belçika’da yakalandı ama hep himaye gördü. Koruma altında olduğu yer, Belçika’nın başkenti Brüksel yani NATO’nun merkezi; Fehriye de Gladyo’nun elemanıdır.

Bilinçli tesadüflerle gelen suikast: Sabancı

-Bir de tetikçi İsmail Akkol var. Yıllar sonra, Şubat 2016’da Yunan adalarından Türkiye’ye geçmiş ve Aydın’ın Söke ilçesinde yakalanmıştı.

-Akkol, 2014’ün Şubat’ında Yunanistan’da ele geçti. Ama Yunanistan Türkiye’ye iade etmedi. 15 Temmuz darbe girişimine katılan Fetullahçı subaylar başta olmak üzere birçok FETÖ mensubunu Türkiye’ye iade etmeyen Yunanistan’dan bahsediyoruz.  Akkol’un beraberindeki bir teröristle birlikte Ankara’da canlı bomba eylemi yapmayı planladığı ortaya çıktı. Bu hangi dönemde oldu? 15 Temmuz’dan sadece birkaç ay öncesinde. O dönemde, üç farklı tarihte Ankara’nın göbeğinde üç canlı bomba saldırısı yaşanmıştı. Dehşet saldırılardı. Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Hepsi darbeye zemin hazırlamak için yapıldı. Ankara’daki bu canlı bombalara itina ile alan açan Fetullahçı polislerdi. Onları koordine edenin de FETÖ’nün ilk Emniyet İmamı olduğu anlaşıldı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.