Bölgesel Amatör Lig futbolun kalbidir

SÖYLEŞİ: Yüksel Cırt

SPOR adamlarıyla ve sporcularla yaptığımız söyleşiler sürüyor. Bugünkü konuğumuz Konyalı teknik adam Necati Yorgancılar.. UEFA A diplomasına sahip, Bölgesel Amatör Ligi çok yakından takip eden Necati Yorgancılar arkadaşımız Yüksel Cırt’ın konuğu oldu. İşte Necati hocayla yaptığımız söyleşi..  

*Bizlere kendinizi tanıtır mısınız?

1977 yılında Seydişehir’de dünyaya gelmişim. Aslen Doğanhisarlıyım. İlk ve ortaöğrenimimi Seydişehir’de tamamladım. Futbola 1988 yılında Etibank Seydişehir Alüminyumspor alt yapısında başladım. 1995-1996 sezonunda alt yapıdan beş arkadaşımla birlikte profesyonel takım kadrosuna dahil edildik. Kamptayken girdiğim sınavda Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunu kazandım. Öğrenimimi tamamlamak üzere takımımdan ayrılarak Niğde’ye gittim. Daha sonra futbol hayatım amatör olarak devam etti. 1999 yılında mezun oldum ve 2000 yılında Karaman’a atandım. 2010 yılında UEFA B ve 2017 yılında UEFA A kurslarını tamamladım. Bölgesel Amatör Lig’de 2010-2011 sezonunda Karaman Gençlerbirliği ve 2012-2013 sezonunda Karaman Belediyespor takımlarında teknik sorumlu olarak görev yaptım. Bu yüzden Bölgesel Amatör Lig’e özel bir ilgim var ve her sezon değişik şehirlerde onlarca maç yüzlerce oyuncu izliyorum.  Halen Karaman’da Beden Eğitimi öğretmeni olarak görev yapmaktayım.

*Bölgesel Amatör Lig özellikle Konya temsilcilerimizin de yer aldığı 7. Grubu ve takımları bizlere değerlendirebilir misiniz?

Bölgesel Amatör Lig futbolun kalbidir. Bu yıl 7. Grup bir hayli zevkli ve çekişmeli bir mücadeleye sahne oluyor. Baktığımızda 3 takım şampiyonluk mücadelesi verirken, son 2’ye kalmama ve statü gereği (il statüsü) kıyasıya bir kümede kalma mücadelesi izliyoruz. Şampiyonluk yarışında kalan 4 haftaya bakarsak Kestelspor avantajlı görünüyor. Akşehirspor 2 yıldır doğru işler yapıyor. Düşük bütçelerle kurdukları takımla geçtiğimiz yılı şampiyon tamamladılar ama play-offlarda, ikisini penaltılarla olmak üzere üç maçını da kaybederek mutlu sona ulaşamadılar. Bu yıl da Cenap Taner hoca önderliğinde yine düşük bütçelerle liglerin başlamasına çok kısa bir zaman kala takım oluşturdular. Buna rağmen başarılı sonuçlar aldılar. Belki şampiyonluk yarışının uzağında kaldılar ama balda kalmayı çoktan garantilediler. Ligin bitimine 9 hafta kala Cenap hocanın şampiyonluğun güçlü adayı Kestelspor’la anlaşmasından sonra göreve gelen İhsan Dikici hocam da başarılı bir grafik yakaladı. Çıktığı 6 maçta 4 beraberlik 2 galibiyet alarak kendi adına namağlup unvanını koruyor. Akşehirspor artık önümüzdeki yılın planlamasını yapacaktır.

Ereğlispor bu yıl üç farklı teknik adamla çalıştı. Lige kötü bir başlangıç yaptılar ve halen bunun sıkıntısını yaşıyorlar. Ligin ikinci yarısında sadece 2 mağlubiyet almalarına rağmen maç kazanmakta zorlandıklarını görüyoruz. Düşme hattının ve Sarayönü Belediyespor’un sadece 2 puan üzerinde olmaları da bunun göstergesi. Toplamda 3 galibiyeti olan Ereğlispor ilk yarıda şampiyonluk adaylarından Manavgat Belediyespor’u deplasmanda 1-0 mağlup ederek belki de yarıştan kopardı. İkinci yarıda sahasında lider Kestelspor’u 1-0 mağlup ederek de büyük bir sürpriz yaptı. Ligde kalma ve play-aut oynama şansını yakalama adına büyük avantaj sağlayacak erteleme maçında Sarayönü Belediyespor’u mağlup edemeyerek büyük fırsat teptiler. Bu maçı kazanmayı başarmış olsalardı farkı 5 puana çıkarıp rahat bir nefes alacaklardı. Kalan 4 maçın ikisinde kendileri gibi düşme tehlikesi yaşayan Bucak’la içerde, Kepez’le deplasmanda oynayacaklar, bu maçlar kader maçı niteliğinde. Son iki haftada ise içerde Manavgat ve deplasmanda Ortaca maçları var. Hedefleri kalmayan takımlar olmasına rağmen bu maçların da kolay olacağını düşünmüyorum. İkili averajda da üstünlüğün Sarayönü Belediyespor’da olduğunu da unutmamak gerekir.

Sarayönü Belediyespor ise sadece bu grubun değil Bölgesel Amatör Lig’in hayal kırıklığı konumunda. Türkiye’nin, 10 yıldır aralıksız Bal’da bulunan tek takımı diye biliyorum. Öyle ki çok başarılı olduğu dönemlere de tanıklık ettik. 2012-2013 sezonunu 1 puan farkla ikinci tamamladılar. 2015- 2016 sezonunu şampiyon tamamlamalarına rağmen tıpkı Akşehirspor gibi iki play-off maçında da sahadan boynu bükük ayrılarak 3. Lig’in kapısından döndüler. Sebeplerini bilemiyorum tabi ama ligin son sırasında bulunmaları üzücü. Aslında sezon başında iyi takım kurdular. Demek ki yolunda gitmeyen saha dışı faktörler var diye düşünüyorum. Herşeye rağmen sezon bitmiş değil ama işleri çok zor. Kalan 4 maçta alacağı puanlarla hem son 2 sıradan kurtulmaları hem de ligi Ereğlispor’un üzerinde bitirmeleri gerekiyor. Kalan maçları oldukça zor. İki deplasmanında lig lideri ve ikincisi ile oynayacaklar. İçerde ise Yatağan ve Sarayköy maçları var. Ligin sürpriz takımlarından Yatağan  ve Sarayköy’ü sahasında yenip deplasmandan alacakları ekstra puan veya puanlarla ligde kalabilirler diye düşünüyorum. Tabi ki Ereğlispor’un alacağı sonuçlar da önemli. 3. Haftadan sonra tam 16 maç kazanamayan Sarayönü Belediyespor son 3 haftada 2 galibiyet alarak heyecanı son dört haftaya taşımayı başardı ancak hem fikstür hem de puan olarak  Ereğlispor avantajlı. Sarayönü Belediyespor’un tek avantajı ise puan eşitliği durumunda ikili averaj üstünlüğünden dolayı Ereğlispor’un üzerinde yer alacak olması.

*Ülkemizde görülen ve birçok ülkeyi de sarsan salgınla birlikte adeta evden çıkamadığımız bu süreçte sporda alınan bir dizi kararlar Bölgesel Amatör Lig temsilcilerini nasıl etkiledi?

Sadece Bölgesel Amatör Lig ve futbol değil tüm branşlarda tüm sporcuları olumsuz etkiledi. Bölgesel Amatör Lig özelinde düşünecek olursak, oyuncular genelde farklı illerden ve şuanda hepsi memleketlerinde ailelerinin yanında. Bu kısıtlamaların kaldırılmasından sonra onları geri toplamak müsabakaya hazır hale getirmek çok zor. Çünkü bağlayıcı bir sözleşmeleri yok ve zaten sezon bitimine 4 maç kalmış. Yani ben dönmem diyen oyuncuya hiçbir yaptırımınız yok. İşin bir de fiziksel ve mental anlamda hazır oluşluluk boyutu var. Öyle olsun istemeyiz ama anlaşılan o ki bu süreç 1 aydan fazla, belki 2 ay belki de daha fazla sürecek. Bu kadar uzun süre antrenmandan uzak kalan sporcuyu hazır hale getirmek için en az 5- 6 hafta zaman gerekir. Oyuncuları sezon başı gibi bir hazırlık kampına almanız lazım. Bu işin sonu ne olacak, TFF planlamayı nasıl yapacak ben de merak ediyorum.

*Antrenör ve futbolcuların ödemeler konusunda sıkıntılar yaşadığı konuşuluyor. Bu durum hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Eğer yöneticiler doğru bir bütçe planlaması yapmazsa bu sıkıntılar tabi ki olur. Sezon başında başkan yönetimini toplar, bütçeyi belirlersiniz. Her şeyi planlarsınız, peşinat, maç başı ücreti, prim, deplasman gideri yemek gideri vs. Hesaplarınızı birebir tutturamayabilirsiniz, hesapta olmayan harcamalarınız olabilir, bu normaldir. Bütçe aşımı maksimum yüzde 20 olabilir ki bunu da planlamalısınız. İzlemediğiniz, izlettirmediğiniz, tanımadığınız, siteminize uyup uymayacağını, ailevi durumlarını, kişiliğini, karakterini, sakatlık geçmişini, form durumunu araştırmadığınız oyuncuyu, TFF verilerine, geçmişteki başarılarına bakarak veya oturdukları yerden oyunculardan komisyon alan ‘söz de menajerler’ vasıtasıyla transfer eder, afaki peşinatlar verirseniz, alınan her kötü sonucun ardından 3 futbolcu gönderip 4 futbolcu alırsanız, her transfer döneminde takımı baştan aşağıya yenilerseniz, oyuncunun kulübüne uçuk bonservis ücretleri öderseniz (ara transferde), kazanılan maçtan sonra tabiri caizse ‘gaza gelip’ primi ikiye, üçe, beşe katlarsanız, tabi ki antrenör ve sporculara vaadettiğiniz ücretleri ödeyemez duruma gelirsiniz. Transferde de yanılma payınız vardır. Oyuncu uyum sağlayamayabilir, sorunlar yaşayabilir, özetle aşı tutmayabilir ama doğru planlamışsanız bu sayı 2-3 oyuncuyu geçmeyecektir.

Elbette ki oyuncuların ve teknik adamların anlaştıkları ve söz verilen ücretleri istemek hakkıdır. Ben bu olayı kredi kartı harcamalarına benzetiyorum. Kredi kartıyla harcama yaparken cebinizden para çıkmaz, tıpkı söz verirken olduğu gibi… Telefonda veya yüz yüze söz vermek kolay, ödeme günü geldiğinde işin içinden çıkamazsınız. Kusura bakmasınlar ama maddi konularda yaşanan sıkıntılarda en büyük kusurun ‘iş bilmez’ yöneticilerde olduğunu düşünüyorum. Tabi ki kulübünü doğru yöneten planlamalarını doğru yapan ve uygulayan yöneticilere sözüm yok.

*UEFA A diplomasına sahipsiniz. Amatör takımlarımıza bu süreçte tavsiyeleriniz neler olur?

Şu anda olağandışı bir durumla karşı karşıyayız. Tabi ki öncelikle herkesin evde kalmasını ve bu süreci en kısa sürede atlatmamızı diliyorum. Oyunculara spordan uzak kalmamalarını, evdeki mevcut imkanlarla zamanlarının bir kısmını mutlaka spora ayırmalarını, beslenmelerine dikkat ederek kilo almamalarını tavsiye edebilirim. Fazla kilolar, yeniden form tutma sürecini uzatacaktır. Ayrıca oyuncuların televizyondan veya internet üzerinden maç izlemelerini, özellikle kendi mevkilerinin oyuncularının analizini yapmalarını tavsiye edebilirim. Bunun için bol bol zamanlarının olduğunu düşünüyorum. Krizi fırsata çevirebilirler.

*Bu süreçte evde hayat nasıl geçiyor? En çok ne yaparak zaman geçiriyorsunuz?

Sıkıcı bir süreç ama elimizden bir şey gelmiyor. İnşallah en kısa sürede normal hayatımıza döneriz. Bu süreçte bol bol maç ve antrenman videoları izliyorum, notlar alıyorum, kitap okuyorum.

*Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı?

Bana böyle bir fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu arada Amatör Süper Grupta şampiyon olarak Bölgesel Amatör Lig’e yükselen Gölyazı Belediyespor’un değerli  yöneticilerini, teknik heyetini ve oyuncularını tebrik ediyor, Bölgesel Amatör Lig’de başarılar diliyorum. Ayrıca Süper Grupta play-aut ve kümede kalma mücadelesi veren takımlara, 1. ve 2. Amatör kümedeki tüm takımlara da başarılar diliyorum. Son olarak bir dönem yönetim kurulu üyeliğini de yaptığım TÜFAD şube başkanım sayın İsmet Karababa’ya ‘Bay Fair Play’ adlı kitabının geçtiğimiz günlerde yayımlanmasından dolayı hayırlı olsun dileklerimi iletiyor, kendisini tebrik ediyorum. Herkese sağlıklı ve sporlu günler dilerim.