"Denenmemişle dikkat çekmeyi planladım"
Pet şişe kapakları, çöp poşetleri, plastik şişe ve atık kumaşlardan tasarladığı kostümler ile geri dönüşüm ve sıfır atık konusunda farkındalık yaratarak ilgi çekici tasarımlara imza atan Stilist Elif Kılıç konuğum oldu. Moda endüstrisinin dünyayı en çok kirleten ikinci sektör olduğunu öğrendiğinden bu yana, atık maddelerin geri dönüştürülmesi ve moda sektöründe de yer edinmesi için kıyafetler tasarlamaya başladığını söyleyen Kılıç ile tasarımları, ‘Sıfır Atık Projesi’ kapsamında neler yaptığını ve katıldığı sosyal sorumluluk projelerini konuştuk.
Röportaj: HANDE İPEKGİL
Moda endüstrisinin dünyayı en çok kirleten ikinci sektör olduğunu öğrendiğinden bu yana, atık maddelerin geri dönüştürülmesi ve moda sektöründe de yer edinmesi için kıyafetler tasarlamaya başladığınızı biliyorum. Öncelikle bu hikayenizi sizden dinlemek isterim. Atıktan tasarımlar yapmaya nasıl başladınız?
Boğaziçi Üniversitesi’nde katılmış olduğum bir eğitim sırasında, rakamlarla önümüze serilen gerçek gerçekten çok çarpıcıydı. Beyaz bir tişört üretmek için ortalama 2000 litre su kirleniyor. Değişen ihtiyaç kavramıyla birlikte artan tüketim hızını da düşününce, doğadaki tüm renklere tüm desenlere sahip olmaya çalışan insanın, aslında kendi sonunu ne kadar hızlı bir şekilde getirdiğini yine modayı kullanarak anlatmak istedim.
Peki Bunu yapmaya karar verdikten sonra aldığınız İlk tepkiler nasıldı? Kimler size destek oldu?
Sabah yürüyüş yaptığım bir günde gözüme atılan mavi kapaklar çarptı. Küçük ve zararsız gibi görünen bu yüzden atmaktan çekinmediğimiz bu malzemenin çokluğu… Hem daha hızlı tüketiyor, hem de olması gerektiği gibi depolayamıyorduk. bu kapakları toplamaya karar verdim. rekorsal boyutta daha önce denenmemiş bir şey yaparak dikkat çekmeyi planladım. “Kapak Kız” böyle ortaya çıktı. Önceleri ne için destek olduklarını tam olarak anlamlandırmasalar da ürünün ortaya çıkması ile atık toplama işi önce Merzifon sonra da Amasya geneline yayılması çok uzun sürmedi.
Sonrasında tüketim algısını atıklar üzerinden işlenmesi ne tür etkiler yarattı? Bu etkiler sizi mutlu etti mi?
Kostümleri oluşturmak için sosyal medya üzerinden duyurmam ile birlikte çok kısa bir sürede 3 tona yakın atık toplandı. Bu atıkları geri dönüşüm tesisine teslim ederek karşılığında bebek arabaları teslim aldık. İlçemizde bulunan Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne ihtiyacı olan ailelere teslim edildi. Bir sonraki toplanan miktar ile çocuklara bayram harçlığı dağıttık. Yaygın deyimiyle “çöp” ile katma değer oluşturup başka bir hayata dokunmasına vesile olduk. Bu bizim küçük bir ilçede başlayan lokal bir hareketimiz belki ama, bir deniz yıldızını daha denize ulaştırmak gibiydi. Halen toplamaya devam ediyoruz.
Şunu da çok merak ediyorum. Pek çok akıt malzeme olduğu kesin ve artık siz bunun çok fazla farkındasınız. Bu size ne hissettiriyor?
İlk önce kendi gardrobumu sorgulamam neden oldu. Kostümler ilk bakışta çok “çöp” ve “asla ben böyle bir şeyi güncel hayatta giymem ki” dedirtiyor olabilir. Oysa gardırobumuzda duran ve aylarca kullanılmayı bekleyen her ürün en az bu kostümler kadar çöp. Bu farkındalıktan sonra “ihtiyaç” kavramını yeniden düşündüm. Değişen ihtiyaç kavramını… Önceden sağlam bir ayakkabı ihtiyaç olarak görürken şimdi “Benim sarı ceketim yok, mavi ayakkabım yok” demeye başladık. bu çalışmalardan sonra Ne kadarı “ihtiyaç” en çok bu sorunun insanlıktaki güncel cevabı beni rahatsız etti
Bu yolda yaşadığınız sıkıntılar nedir peki? Hiç vazgeçmek istediğiniz oldu mu, olduysa sizi ne motive etti?
Bugüne kadar benzeri olmayan bir çalışma yapıyorsunuz. Karşılık bulması biraz zaman alıyor. “Bunu yapıyor ama kim satın alacak kim giyecek ki?” sorusu size direkt gelmese de bakışlardan anlıyorsunuz. Tabi bu biraz şevkinizi kırıyor. “Kapak Kız” ulusal basında yer almaya başladıktan sonra bir an boşluğa düştüm. yeterince iyi anlatabildim mi ne yapmak istediğimi diye düşünüp vazgeçecekken kadersel bir gelişme oldu. G3 Girişimcilik Zirvesi için ilimizi ziyaret eden TOBB Başkanı Sayın M.Rifat Hisarcıklıoğlu, sahnede konuşmasını yaparken “Kapak Kız” projesini bir sosyal sorumluluk projesi örneği olarak gösterdi. “ Evet aradığım cevap bu” dedim. Sosyal bir sorumluluk hareketine dönüşmeli ve yer bulabildiği her alanda insanlara değişmesi gereken günlük alışkanlıklarımızı düşündürmeli dedim.
Gelelim tasarımlarınıza. Atık malzemelerle birbirinden güzel ve dikkat çeken kıyafetler hazırlıyorsunuz. Bir tasarıma nasıl karar veriyorsunuz? Hangi aşamalardan geçiyorsunuz?
Tasarımların her birinin bir hikayesi var. Anadolu topraklarına konu olmuş efsanelerin kahramanlarından ya da evrensel öğretilerden dokular taşıyorlar. Erzincan Dersim bölgesinde sıklıkla adı geçen “Pepuk Kuşu” da var, tarihteki ilk barış antlaşmasında adı geçen Hitit kraliçesi “Puduhepa” da var. Efsane kahramanlarını özellikle kullanmak istedim. Bize bu dünyada sonsuza dek yaşamın olmadığını, “ev sahipliği” kavramını yeniden düşünmemiz gerektiğini, ve bizde kalmayacak gelecek nesillere bırakılacak bir yer olduğunu hatırlatacak en doğru araçlardı. Hikaye oluşunca önce tasarımı, sonra da hangi atık malzeme kullanılacağı belirleniyor. Tasarım tamamlandıktan sonra fotoğraf çekimleri yapılıyor.
Eminim hepsi sizin için çok özel. Fakat tasarladıklarınız içinde sizin çok en çok beğendiğiniz bir kostüm var mı? Ya da en anlamlı bulduğunuz kostüm hangisi?
Tasarım ile uğraşırken “bu çok güzel oldu” ile başlayan cümle “en güzel bu oldu “ ile devam ediyor. Bittikten sonra “hayır bu da değil” başka bir şey yapmalıyım sorunsalı başlıyor. Hepsi çok kıymetli fakat tasarım tescil belgesini de aldığım ve hikayenin ilk kahramanı, il il benimle gezen ilk göz ağrım “kapak kız” sanırım biraz daha özel benim için…
Peki bu ürünler ortaya çıktıktan sonra tepkiler nasıldı? Hiç olumsuz tepkilerle karşılaştınız mı?
Elbette, sahneye çıkmayı göze aldığınızda alkışlanma ihtimaliniz kadar yerilme ihtimalini de göze almanız gerekiyor. İtiraf etmeliyim ki, ilk başlarda biraz sarsıldığım yorumlarla da karşılaştım. öyle zamanlarda aklıma asıl yapmak istediğimin, insanlara bu konuyu konuşturmak, düşündürmek olduğunu hatırlayınca rahatladım. Ankara Kızılay Metro Sergi Salonu’nda yaptığım sergiden sonra, gençler. isminden dolayı “Kapak Kız” kostümünü birbirlerine sürekli laf sokan arkadaşlarını etiketleyerek paylaşınca sosyal medya üzerinden çok farklı yorumlar aldım. Biri “Uzaylılar 500 yıl sonra dünyayı ziyaret edip bu kostümü görünce hakkımızda ne düşünecekler çok merak ediyorum” tweti ile paylaşmıştı. Hem çok eğlenceli hem de çok düşündürücü olan bu analizi hiç unutmuyorum. Haklıydı. Bizden çok sonra dahi var olmaya devam edecek bu atıklar… “Ben olsam bu kostüm yerine şunu yapardım” diye düşündürmek bile benim için büyük başarı.
“Sıfır atık noktasında ev hanımlarımıza çok şey düşüyor” diyorsunuz. Geri dönüşüm atıkları nasıl değerlendirilir? Geri dönüşüme katkı sağlamak için neler yapabiliriz? Tavsiyeleriniz nelerdir?
Evsel atıkla birleştiği an plastik vb gibi ürünlerin geri dönüşüm kabiliyeti kayboluyor. O zaman kadar bir ham madde iken, yanlış depolama nedeniyle tahribat gücü yüksek doğada yok olmayan bir şeye dönüşüyor. Sıfır atık ile, atığı kaynağında sıfır noktasına getirmek olduğu için ev hanımlarımızın bu konuda rolü çok büyük. Bu nedenle onların bilinçlendirilmesi, dönüşümün bir halkası haline getirilmeleri çok önemli. gerekirse bina bina gezip anlatılmalı, özendirici çalışmalar ile desteklenmeli. İnanıyorum ki sonuçta gözle görülür iyileşmeler olacak.
Elif hanım, İSO 9001 belgeli tek ödül töreni olan, uluslarası geçerliliğe sahip BEST OFYEAR AWARDS 2021'in en iyi sosyal sorumluluk Çevre Projesi ödülüne layık görüldünüz. Bu ödül size neler hissettirdi?
“Marifet iltifata tabii” demiş atalarımız. Takdir edilmek, alkışlanmak, özellikle bunun gibi gönüllülük esaslı projelerin devamı için gerçekten çok önemli. pet şişe, metal kapak, plastik malzemeler dikime çok müsait ürünler değil… Ürünler oluşurken özellikle ellerimi yaralıyorum. Gece tedavi edici ürünler kullanıp sabah tekrar tasarımın başına geçiyorum.Bu meşakkatli süreç bir ödülle taçlanınca tüm zorlukları unutuyorsunuz. Doğru yolda olduğunuzu hissettiren bir deniz feneri ışığı bibi bu ödüller… Ayrı bir gurur…
Atık malzemelerle tasarımlar yapmaya devam edecek misiniz? İleriye yönelik hedefleriz nelerdir?
Dileğim dünyada atığı doğru depolama ve ayrıştırma ile hammadde olarak kullanmayı öğrenir, ihtiyacımız kadar satın alırız ve ben tasarım yapmak için atık bulamam:) Çalışmalara devam ediyorum, bununla beraber sosyal sorumluluk ile toplamaya devam ediyoruz.
Önümüzde heyecanla hazırlandığımız bir etkinlik var. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde İklim İçin İş Birliği ve Yeşil Mutabakat Sempozyumu programı dahilinde tüm koleksiyon ile bir defile gerçekleştireceğiz. Türkiye’de ilk defa atık yaygın deyimi ile en “çöp” hali ile podyumda olacak
Kendi işini yapan girişimci bir kadınsınız. Bu konuda da birkaç soru sormak isterim. Bir kadın girişimci olarak Sizce kendi işimizi kurarken nelere dikkat etmek gerekiyor? Hangi konularda bilgi sahibi olmak gerekiyor?
Günümüzde oluşan bir algı var. “Sen hele bi aç gerisi gelir.” gibi… Bir işletme açmak için sadece bir hayaliniz olması yeterli değil. Emekli maaşı ile ya da biriktirdiğiniz ziynet eşyası, devletten alacağınız bir miktar desteğe güvenerek bir işletme açmaya karar vermek hikayeyi başlamadan bitiren en önemli etken. Globalleşen pazarda rakipleriniz sadece bulunduğunuz ildeki veya ülkedekiler değil! Bu nedenle çok küçük ölçekli bir iş yapıyor olsanız dahi, gereken özeni ve saygıyı hem de her gün ve hiç bıkmadan gösterme kararlığında olmanız gerekiyor. Yenilenmek, yeniliğe ve gelişime açık olmak önemli. Ben geçmişe doğru baktığımda yaşadığım en ciddi sıkıntılarımın başta sahip olmam gereken sermayeyi küçümseyerek yaşadığımı fark ediyorum. Eksiklerle başladığınız mücadele sizi ve şartlarınızı daha çok zorlaştırıyor. Tecrübesiz zamanlarınızda karşılaştığınız bu tarz sıkıntılar erken yorulmanıza neden oluyor. Çalıştığınız konuda bilgi ve donanım bu noktada sizi ayakta tutan en büyük etken. Gelişmelere açık olmak, bulunduğunuz pazardaki diğer işletmelerin yani rakiplerinizin de yakın takipçisi olmanız gerekiyor. Rekabet edecek gücünüz yoksa koşullarınızı öne çıkarabilecek bir pazarlama strateji yaratabilmeniz için buna ihtiyacınız oluyor
İş hayatında kadın olarak yer almanın zorlukları var mı sizce? Varsa nelerdir?
İş hayatında kadın olmanın zorluklarının olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar bulunduğum sektör moda ile ilgili olup kadını besliyor gibi görünse de iş sahibi olduğunuz zaman, direk olarak dile gelmese de “yetersiz” kalabileceğinizi hissettiren bakışlara imalara maruz kalmanıza neden oluyor. Bunun iş dünyasından ziyade dünya görüşü ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Deterjan reklamlarında bile beyaz gömlekli uzmanların dahi erkek olarak tasvir edildiği bir ülkede, kadınlarında çok güçlü olabileceğine ikna edebilmek için biraz daha süreye ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.
Kendi işini yapmak isteyen kadın girişimcilere neler tavsiye edersiniz?
Kendi işini yapmak isteyen kadınlara en büyük tavsiyem, asla vazgeçmemeleri olur. Hayat dinamik koşullara sahip bir olgu. Bu nedenle gidiş yolunuz varmak istediğiniz noktayla çok alakasız gibi görünebilir. Bu şevkinizi kırmasın. Doğru sonuca her zaman sabit bir yoldan gidilmeyebilir. Belki de siz yeni bir yol açacaksınızdır. İnancınızı koruyun. Kararlılık sizi muhakkak hedefe ulaşmanızı sağlayacaktır. Somut hedefleriniz olmalı. Planlı ve disiplinli çalışmayı başardığınız sürece farkında olmadan bir adım daha atmış olacaksınız. Piyasa koşulları her geçen gün zorlaşıyor. Bu nedenle gerçekçi bir bakış açısı ile bir strateji belirlemelisiniz. Rekabet edecek gücünüz yoksa farklılığınızın altını çizip sizi tercih etmeleri için güçlü sebepler yaratın. İç motivasyonunuz, emeğiniz ve sabrınızla aşamayacağınız bir engel yok.
Son olarak sizden 2022 yılında ön plana çıkan moda trendleri ve yıla damga vuracak renkler hakkında bilgiler almak isteriz.
Son zamanlarda hızlı moda akımlarını takip etmek yerine dolabımızda olan ürünleri daha etkili şekilde kullanmamızı öneren akımların etkilerini hissediyoruz. Eskiden ihtiyaca yönelik olarak giyimlerimizi yazlık kışlık mevsimlik olarak ayırır ve ona göre alışveriş yapardık. Şimdi moda 52 haftaya bölünmüş durumda. Sirkülasyon hızından dolayı bizde sanki bu döngünün içinde olmaya kendimizi zorunlu hissediyoruz. Kendimizi tanıyıp popüler üründen ziyade yakışanı tercih etmek, çevre dostu markaları, zamansız tasarımları tercih etmeye yönelirken, her geçen yılda trend takip etmek, modayı takip etmek demode hale geliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.