Deniz Barut: Oyunculuk kendimi arayışın bir parçası tutkulu bir yolculuk
Deniz Barut, 19 Mart 1983 yılında Denizli'de dünyaya geldi. İzmir Ege Üniversitesi Spor Akademisi mezun oldu. Barut, 1997'de Elit Model Güzellik Yarışması'nda 2. Oldu ancak podyum yerine bir TV' nin haber merkezinde işe başladı ve bir süre sonra oyunculuk eğitimi alarak oyunculuğa adım attı. Oyunculuğu kadar edebiyata olan düşkünlüğüyle de tanıdığımız, güzelliği ve oyunculuğu ile bir hayran kitlesine sahip olan Deniz Barut bu süreçte neler yaşadı? Oyunculuk, hayatına neler kattı? Hepsini sohbetimizde konuştuk. O'nu yakından tanımak benim için çok güzeldi.
H-Deniz Hanım oyunculuk kariyerinizle ilgili sorulara geçmeden önce, kendinizi “Sonsuz deneyim insanı” olarak tanımlamanızla ilgili sorularım olacak. Çocuk yaştan itibaren dene-yanıl yöntemiyle yol aldığınızı söylüyorsunuz. İnsanın isteklerine yönelmesi ve bunlara adım atıp kendine deneyimleme fırsatı vermesi çok önemli tabii, bunu biraz açar mısınız? Sonsuz deneyim insanı sizce nedir? Kendinizi neden bu şekilde tanımlıyorsunuz?
Aslında çok planlanmış ve bilinçli bir seçim değildi ancak çocukluğumdan bu yana hayat bana hep hayal ettiklerimi, fikirde kalmaktan öte deneyimleme fırsatı sundu. Farklı alanlara olan merakım ve yatkınlığım çocukluktan bu yana pek çok alanda tecrübe kazanmama sebep oldu. Ben hep ve hâlâ öğrenmeye açım. At binmeye, dalışa, seramik yapmaya, bir enstrüman çalmaya dışarıdan bakıldığında çoğu zaman şıpsevdilik gibi algılanır ama ben yapmak istediğim her şeye bir süre ciddi anlamda zaman ayırıp tutkusunu arayanlardanım.
H- Geriye dönüp baktığınızda hayatınızdaki tüm deneyimler için “iyi ki” diyor musunuz? Deniz Barut’un şu an ki başarılarının altında geçmişteki hangi deneyimleri var diyebiliriz?
Başarı göreceli, böyle gördüğünüz için teşekkür ederim. Elbette her deneyim bir öğreti. Görmesini bilirsen. Muhakemesini, objektif ve farkındalıkla yapabilirsen. Yaşadığım iyi ya da kötü sonuçlanmış her deneyim kabulümdür. Bazen hemen bazen yıllar sonra nedeni, sonucu idrak düzeyinde karşıma çıkar ve iyi ki dedirtir. İnsanların özel ya da mesleki hayatlarında, duygu durumlarını yönetmekte zorlandıkları, kendilerine yenildikleri, disipline olmakta, sorumluluk almakta zorlandıkları bu dünyada, geçmişte profesyonel spor yapmış olmayı, çocukluğumdan bu yana bu disiplin içerisinde büyümüş olmayı, hayatımın en büyük öğretilerinden biri olarak ilk sıralara alabilirim.
H- Deneyimlemekten çekinmeyen biri olarak deneyimden korktuğu ya da çekindiği için yapmak istediklerini erteleyen insanlara tavsiyeniz ne olur?
Bir sözü, düşünceyi, duyguyu, isteği hele de bir arzuyu dillendirmeyi ve yaşamayı ertelemek, planlamaktan ve hayal etmekten kaçınmak ömürden çalmak demek. Gerçi insanlar bunun aksinin zaman kaybı olduğunu düşünür genelde. Akılcı düşünerek doğru ve iyi planlamış adımlar atıp hep mantıklı olanı yapmanın hayatlarını kaliteli geçirmek olduğu yanılgısındadırlar genelde. Gözlemlediğim ve yaygın durum bu. Hani para kazandırmayan aktivitenin zaman kaybı olduğunu düşünmek gibi. Hâlbuki mutlu eden hiçbir şey parayla kazanılmıyor.
H-Kendi hayatınızda, kararlarınızda olduğu kadar çocuklarınızın seçimlerinde deneyimlerine olan tavrınız nasıl?
Onları yönetmek değil, yönlendirmek gayesindeyim. Benden farklı olan fikir ve seçimlerine karşı saygı duymayı, kendi kuracakları hayat hikâyelerinde en büyük destekçileri olmayı hedefliyorum. Dizinin dibinden ayırmayan, gözünden sakınan, ağam, paşam, kraliçemlerle dolu, kendi yapamadığını çocuğu yapsın isteyen ebeyeveyncilik kurbanı çocuklar yetiştirmemek mücadelem. Çok sevmek, kendine bağımlı çocuklar yetiştirmek değildir. Ben iki oğlumu da çok sevdiğim için kararlarını fikirlerini ve en önemlisi benden bağımsız özgürlüklerini çok ama çok önemsiyorum.
H-Oyunculuğa gelirsek, oyunculuk yolculuğunuz nasıl başladı? Çocukluk ya da gençlik yıllarınızda oyuncu olma hayaliniz var mıydı? Yoksa hayatın size sunduğu bir yolculuk mu?
Küçükken böyle bir hayalim yoktu. Karşıma çıkan fırsatları cesurca ve iyi değerlendirdim diyelim. Tutkum olduğunu keşfettikten sonra çok çalıştım üzerine, hâlâ da çalışıyorum ve çalışacağım. Bunun sonu gelmez bir yolculuk olduğunu biliyorum. Belki de tam da bu yüzden tutkunum oyunculuğa. Çünkü ben her daim öğrenmeye aç bir insanım.
H- Bir senaryo geldiğinde ilk dikkat ettiğiniz konu ne oluyor? Seçimlerinizi neye göre yapıyorsunuz?
Bana önerilen karakterden önce ana hikâyeye vurulmayı temenni ediyorum. Bu kadar zengin kültürel hafızası olan topraklara ve tarihe sahip olan bir ülkeye doğmamıza rağmen maalesef yaratıcı ve derinlikli hikâyelerle çok az karşılaşıyoruz. Beni zorlayacak, benden her anlamda uzak olan karakterleri oynamak her zaman çok daha heyecan verici çünkü bu hamuru yeniden ve yeniden karmak gibi, hayatı yeniden başka birinin (oynadığım karakterin) gözünden deneyimlemek gibi.
H- Sizin için oyunculuk nasıl bir duygu? Hiç bilmediğiniz belki de hiç yaşamadığınız bir hayatı oyunculuk sayesinde yaşıyor ve deneyimliyorsunuz. Başka birinin hayatını yaşamak size ne hissettiriyor?
Bu tam da tutkunun sebebi. Benim için oyunculuk kendimi arayışın bir parçası. Tatmadığım duyguların tatmini. Yeri ve hissi başka bir şeyle doldurulamaz.
H- Çok güzel dizilerde rol aldınız. Kariyer olarak hızlı bir ilerleyişiniz olmasa da sağlam bir ilerleyişiniz olduğunu söyleyebiliriz. Sizin için hızlı yükseliş yerine sağlam ilerleyiş daha önemli diyebilir miyiz? Bu konudaki bakış açınızı öğrenebilir miyiz?
Haklısınız. Bu tercih edilmiş ve bilinçli yönlendirilmiş bir kariyer yolculuğu değildi. Böyle aktı. Hatalarım da oldu seçimlerimde, çok iyi gelenler de oldu. Hayal ettiğim yere kadar mücadeleye devam. Ama her şeyden önemlisi hep iyi hissetmek.
H- Avlu çok konuşulan, beğenilen dizilerinizden biri. Orda bir cezaevi psikoloğunu oynadınız. Bir röportajınızda oyuncu olmasaydım psikolog olmak isterdim demişsiniz. Bu hayalinizi rol gereği de olsa deneyimlemek size ne hissettirdi?
İnsan sevmekten, farklılıkları sevmekten, kabul etmek ve saygı duymak istemekten her iki mesleğe olan saygım. Oynamaktan çok keyif aldığım bir rol ve çok şey öğrendiğim bir projeydi. Hâlâ psikoloji okumak gibi bir hayalim var bu arada.
H- Türk izleyicisi genellikle drama seviyor diyebiliriz. Sizce de öyle mi? Türk dizileri hakkında düşünceleriniz neler? Bir izleyici olarak siz genelde ne tarz diziler izlemeyi seversiniz?
Ben meslektaşlarımın yer aldığı her projeyi mutlaka izler ve takip ederim. Her biri alın teri emek ve ayrıca yer aldığım sektörden haberdar olmamı sağlıyor. Hem oyuncular hem de teknik ekipleri gözlemlemek adına. Televizyon izlemeyenlerden değilim yani. Hikâyesi iyi kurulmuş, derdi ve bir diyeceği olan, üzerine tüm detaylarıyla kolektif bilinçle çalışılmış her işi takip etmekten büyük keyif alıyorum.
H- Dram ağırlıklı yapımlarda daha çok oynadınız ama Selçuk Aydemir, Ahmet Kural, Murat Cemcir ile çalıştığınız “Baba Parası” filmiyle komedilerde de oynamak istediğinizi ve çok da yakıştığınızı gördük. Komedi yapımında rol almak nasıl hissettirdi? Dram ve komedi yapımlarını kıyasladığınızda hangisinin içinde olmak size daha iyi geldi?
Her ikisinin de kıymeti farklı tabi. Komedi çok daha zor bir alan. Sizde vardır ya da yoktur. Ben üzerine yoğunlaşmayı hala çok istiyorum.
H- İzmir Ege Üniversitesi Spor Akademisi mezunusunuz. Profesyonel voleybolcuydunuz fakat yaşadığınız sakatlık sonucu bırakmak zorunda kaldınız. O günleri özlüyor musunuz? Hayatınıza sporcu olarak devam etseydiniz, kariyeriniz nasıl olurdu sizce?
Spor yerine hiçbir şey konulamayacak bir haz verir. Bunu her sporcu çok iyi bilir. Yeri doldurulamaz bir yaşam biçimi. Sakatlık sonrası çok zor dönemler yaşadım. Elbette özlüyorum. Ama şanslıyım hayat tutkumu bulduracak yönde aktı. Varmış bir sebebi.
H- Edebiyata, yazmaya ve okumaya olan ilginizi biliyoruz. Hatta “Yazarak hayatı yeniden keşfediyorum.” diyorsunuz. 2018 yılında Kafkaokur’ da okuyucularınızla da buluştunuz. Yazmaya olan ilginizi nasıl fark ettiniz? Okuyuculara ulaşan, insanlara dokunan yazılar yazmak nasıl hissettirdi?
Ben kendimi bildim bileli yazarım. Bunu her yerde dile getiriyorum. Ne hissediyorsam, aklıma ilk geleni, nedenini, bulduğum ilk kâğıda, hiçbir şey yoksa elimle havaya yazarım. Önce cisme dönüştürürüm beni üzen, sevindiren, yoran, düşüren, enerjimi dönüştüren ne varsa, görür ve kurtulurum. Bu önce yalnızca bana iyi gelen bir eylemdi. Şimdiyse okuyucuyla buluştuktan ve paylaştıktan sonra, tarif edilemez bir lezzette dönüştü. Görmediğim, tanımadığım insanlarla aynı şeyleri düşünüyor ve hissediyor olmanın keyfini yaşıyorum.
H- “Kendi Gökyüzüm” isimli yazınızda “Olanı ve geleni kabul ediyorum.” diyorsunuz. Olanı ve geleni kabul noktasına gelmek pek çoğumuz için zordur. Siz bu noktaya nasıl geldiniz? Her olay ve gelen için bunu diyebiliyor musunuz?
İnanın bunun nasıl ve neden olduğunu bilmiyorum. Belki de insiyaki bir bilinç. “An’a” verdiğim kıymetten kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Gerçekten bu söylemimde samimiyim. Ben olana ve gelene kabulüm. Ben bunu, yaş almışları ve özellikle Anadolu insanını gözlemlediğimde gördüm. Doğum, ölüm ve yaşamın getirdikleri onlar için varlar ve son derece de “normal” ler. Normalden kastım sıradan ve mucizevi olmayan bir yerden. Dolayısıyla birçok kendini farkında sanan insandan daha çok an’ dalar ve dolayısıyla mutlular.
H- İyi bir okuyucusunuz. Hangi tür kitapları okumayı seviyorsunuz ve en son okuduğunuz kitap hangisi? Hatta şöyle de sorayım; ben sevdiğim bir kitabı yeniden okumayı çok severim. Sizin de böyle tekrar tekrar okumayı sevdiğiniz kitaplar var mı?
Her türü okurum ama romanın yeri her zaman başka. Ben senelerdir kitaplığımı yeniden okuyorum. Yazılarımı bile yeniden okurum. Her yaşın, anın, duygunun farkındalığı ve algısı farklı olduğundan okuduklarımın da lezzeti değişiyor. Okumak yeni dünyalara açılmak gibi tedavisi, hissi tarif edilemez. İş gücü kenara bırakıp saatlerce kapanıp okumayı çok isterdim.
H- Yazmaya ve okumaya olan sevginiz sizi kitap yazmaya götürür mü? Bir gün raflarda kitabınızı ya da kitaplarınızı görmemiz mümkün mü? Böyle bir hayaliniz ya da planınız var mı?
Ne güzel bir hayal ama şu an hadsiz bir hayal bu söylediğiniz benim için. Çok fırın ekmek ve çok istemekle üstesinden gelirim diye düşünüyorum.
H-Gündeminiz de yeni dizi ya da film projeniz var mı? Sizi sevenlere ilk kez buradan duyacakları bir sürpriziniz olur mu?
Yeni, çok heyecanlandığım ve üzerine çok sıkı çalıştığım bir dizi projem var. Ancak sözleşme detayları gereği şu an hiçbir detay paylaşamıyorum. Yakın zamanda hep birlikte paylaşmak umuduyla…
Samimiyetle verdiğiniz cevaplar ve bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederim. Sizi yakından tanımak güzeldi.
Ben teşekkür ederim.
Röportaj: Hande İpekgil
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.