Diyetisyenler konuşuyor
Alanında uzman iki önemli diyetisyene; diyet nedir, doğru bildiğimiz yanlışlar nelerdir, diyet yaparken dikkat edilecek noktalar var mıdır? sorularını sormadan önce “Diyetisyenler Konuşuyor” kitabından da bahsetmek istiyorum. Diyet konusunda yazılı ve daha geniş bir kaynak arayanlar için faydalı bir kaynak olan bu kitap aynı zamanda da 16 diyetisyenimizi buluşturan bir sosyal sorumluluk projesidir. Alanında uzman diyetisyenlerimiz, "Diyetisyenler Konuşuyor" kitabında beslenme konusunda yanlış bilinen pek çok konuya açıklık getirirken bir yandan da doğudaki köy okullarının kütüphanelerine kitap olarak gönderilmesini sağlamışlar.
Öncelikle bu kitap fikri nasıl ortaya çıktı? Neler yaşandı? Bu soruların cevabını da proje yöneticisi Diyetisyen Sultan Aylin Fesli ve kitap yazarlarından Uzman Diyetisyen Merve Tığlı Çınar'dan öğreneceğiz.
**********
H-Aylin Hanım sizinle başlamak istiyorum. Proje nasıl ortaya çıktı? Bu süreçte neler yaşadınız? Aradığınız her kişiden olumlu dönüş aldınız mı?
A- Yayınevi müdürü Kadir Bey, diyetisyenlerin içinde olduğu bir sosyal sorumluluk projesi yapmayı teklif etti ve bu beni çok heyecanlandırdı. İlk işim kadroyu oluşturmaktı. Projenin temelleri 2018’de atıldı diyebilirim, ama hayata geçmesi uzun sürdü çünkü kadronun oluşması ve yazıların düzenlenmesi çok özenli bir çalışma gerektiriyordu. Süreçte de beklemediğimiz aksilikler çıktı, planladığımız bazı yazarlar yer alamadı bunların içinde doğum, hastalık gibi sebepler de var. Onun için dinamik bir süreç oldu diyebilirim. Teklifi ilk olarak Merve Hanım’a yaptım, Ankara’daki ofisini ziyaret ettim ve projeden bahsettim. Böylece kitabımız için yazı yazacak ilk diyetisyenimiz Merve Hanım oldu. Onun gibi başarılı ve güçlü biriyle başlamak da moral oldu.
Kadroyu oluştururken işini etik ve özveriyle yapan kişileri seçmemiz çok önemliydi. Bu kritere göre kadroyu oluşturduk. Bazen yolumuzu şaşırıp aslında aynı bakış açısında olmadığımız diyetisyenlere de başvurduk ama neyse ki bazıları kabul etmedi bazıları da kabul ettikten sonra projeden ayrıldı. Böylece bu eşsiz kitap ortaya çıkmış oldu.
H- İnsanları bilgilendirirken bir yandan da çocuklarımızı kitapla buluşturduğunuz bu anlamlı projenin devamı gelecek mi? Benzer nitelikte sosyal sorumluluk projeleri yapmayı düşünüyor musunuz?
A-Bu projenin en heyecanlandıran yanı işin sosyal sorumluluk tarafının olmasıydı. Şimdi hep birlikte projenin sonuçlarını takip ediyoruz ve bu bizi çok heyecanlandırıyor, kesinlikle bu tarz projelere devam etmek ve örnek olmak istiyoruz.
H- Asıl konumuza gelirsek, bizi aydınlatır mısınız lütfen? Diyet nedir? Ne değildir?
A-Diyet, kısaca kişinin günlük beslenme düzenine verdiğimiz isimdir. Yani bir kişi belli bir diyet listesini ya da prensibini takip etmese de, hatta düzensiz beslense de bir diyete sahiptir diyebiliriz. Fakat özellikle kilo verme diyetlerinin çok sıkı ve katı olduğu düşünüldüğü için, zaman içinde toplumda diyet yapmak, yoksun kalmak gibi olumsuz duygularla ve sadece kilo vermekle ilişkilendirilmiştir; fakat diyet kesinlikle olumsuz durumlar bütünü değildir.
H- Sizi sosyal medyadan takip ediyorum ve merak ettiğim bir konu da Saf Diyet. Nedir bu saf diyet?
A- Diyetisyenler Konuşuyor kitabında da sıkça rastlayacağınız üzere bizler insanların hayatını zorlaştıran ya da hayatlarını kökten değiştirmelerini zorunlu tutan uzmanlar değiliz. Esneklik, sürdürülebilir bir davranış değişikliği için önemlidir. Bu nedenle esnek beslenmeyi daha fazla hayatımıza entegre etmek istedik ve Saf Diyet’i kurduk. Saf Diyet, esnek beslenme düzeninde porsiyon kontrolü ile kilo verdirmeyi amaçlayan yapay zekâ destekli bir sohbet botudur. Aslında Saf Diyet’ in kurulumunun amacı çok net, insanların toksik diyet kültürüne maruz kalmadan, sosyal hayatlarından kopmadan ve kendilerini sıkışmış hissetmeden kilo kontrolü sağlamalarına katkıda bulunmak ve hayatlarını kolaylaştırmak.
*******
H- Merve Hanım sizinle de önce kitapla ilgili sorularımla başlamak istiyorum. Diyetisyenler Konuşuyor kitabı için teklif geldiğinde ne hissettiniz? Bu projede sizi en heyecanlandıran şey neydi?
M- Hande Hanım biz diyetisyenler bu unvanı 4 yıllık beslenme ve diyet eğitimini tamamladıktan sonra alıyoruz ve birçoğumuz yüksek lisans, doktoranın yanında eğitimlerine kongreler, seminerlerle devam ediyor. Beslenme konusunda en yetkili kişilerin diyetisyenler olmasına rağmen her gün yazılı, görsel ve sosyal medyada diyetisyenler dışında bu işin eğitimini almamış birçok kişi beslenme hakkında konuşuyor. Bu durum da beslenme hakkında doğru bilgiye ulaşmaya çalışan insanlar için oldukça kafa karıştırıcı, bilimsel dayanağı olmayan bilgi kirliliği olmasına sebep oluyor. Sevgili Sultan Aylin kitap projesinden bahsettiğinde, sonunda insanların doğru bilgiye ulaşabileceği bir kaynak olacağını düşündüm ve içinde bulunmaktan mutluluk duyduğum bir proje oldu.
H- Kitap sizin yazınızla başlıyor ve okuyucuyu şaşırtıyor. Sosyal medyada veya televizyon programlarında duyduğumuz baskıcı ve klasik yaklaşımdan farklı, bu konuyu özellikle seçme nedeniniz var mıydı?
M-“Diyetisyen” hala birçok insan tarafından sadece zayıflama diyeti yazan kişiler olarak algılanıyor oysa biz hastalıklarda beslenme, çocuk beslenmesi, gebelik ve emzirme döneminde beslenme, kurum beslenmesi gibi birçok farklı alanda çalışıyoruz. Ben uzmanlığımı “kilo yönetimi” alanında yaptım, bu süreçte aldığım eğitimlerde insanların hep kısa vadeli çözüm arayışlarında olduğunu ve kısa sürede çözüme ulaşmak için seçtikleri yöntemlerin sürdürebilirliğiyle ilgili sıkıntı yaşadıklarını gördüm. İdeal kiloya ulaşmak ve kiloyu korumanın yanında sağlığın korunması, beslenmeye bağlı oluşacak hastalıkların önlenmesi ve bütüncül iyilik hali için yaşam tarzı alışkanlıklarının değişmesi önemli ancak çocukluktan gelen beslenme alışkanlıklarının kısa sürede değiştirilmesi pek çok insan için kolay değil. Büyük resme bakıp “Ben bunları yapamam” diyerek, birçok insan sağlıklı beslenmekten vazgeçebiliyor. Oysa küçük değişikliklerle başlamak insanı yormadan ve bıktırmadan sağlıklı beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, bu değişikliklerin kalıcı olması için en etkili yöntem.
H- Yazınızda "Yaşam tarzımızı, alışkanlıklarımızı kökten değiştirmek yerine küçük değişikliklere odaklanmak önemlidir." diyorsunuz. Ne demek istiyorsunuz? Bahsettiğiniz konuyu henüz kitabı okumayanlar için biraz açıklayabilir misiniz?
M- Aslında bir önceki soruda da tam olarak bundan bahsetmek istedim. Büyük hedefler, kısa sürede ulaşılmak istenilen sonuçlar için yaşam tarzına uygun olmayan tamamen hedefe yönelik seçimler, kimilerini motive ediyor gibi görünse de davranışın kalıcı olarak değişmesine yardımcı olmuyor. Örneğin daha önce su içmeyen, kahvaltı yapmayan, evde hiç yemek yapmamış birine artık sağlıklı besleneceksin demek, 3 lt su, her sabah mükellef kahvaltı ve tamamen ev yapımı yemek önermek gerçekçi değildir. Kısa süre uygulanabilir ve devam ettirilmesi pek mümkün bir yol değildir. Kişiyi sıkmadan, aynı yaşam alışkanlıklarına devam ederken önce, günde içebildiği kadar su içmesine odaklanılarak hedefi için ilk adımı atmış olur. Bu uzun süre denenip alışkanlık haline gelmeye başladıktan sonra da diğer öneriler yavaş yavaş eklenebilir.
H- Sağlıklı beslenme Covid-19 sürecinde daha da önem kazandı mı?
M- Covid -19 yaşamın her noktasını olumsuz etkilemiş olsa da bardağa dolu tarafından baktığımda, artık birçok insanın kendine iyi bakma konusun daha istekli olduğunu görüyorum. Beslenmenin, bağışıklık sistemi başta olmak üzere sağlığımız üzerindeki etkileri de daha çok fark edildi.
H- Peki, pandemi sürecinde diyet ve kilo verme konularında talepler ne yönde?
M- Kilo yönetimi konusunda çalışan bir uzman olarak bana da yıllardır ağırlıklı olarak zayıflama için başvurulur. Pandemi sürecinde sadece sağlıklı beslenmeyi öğrenmek isteyenler, hamilelik ve emzirme döneminde beslenme, hastalıklar da beslenme konularında danışmanlık isteyen kişi sayısında da ciddi bir artış oldu diyebilirim.
H- Covid 19’un insanların beslenme biçimini değiştirdiğini gözlemlediniz mi? Bu iyi yönde bir değişiklik mi?
M- Birçok farklı alanda değiştirdi, evde çalışma sistemi yaygınlaştığı için 2 öğün beslenmeyi tercih eden çok kişi var. Daha önce yemek yapmayı bilmeyen birçok insan evde yemek yapmaya başladı, sağlıklı beslenmenin önemi arttığı için şekeri kesen, vejetaryen / vegan beslenmeye geçen kişi sayısı arttı. Bunlar olumlu değişiklikler gibi görünürken bir yandan strese ve kaygıya bağlı alkol tüketiminin ve abur cubur tüketiminin arttığını da biliyorum ama genel oranlarla ilgili henüz istatistiksel değer nedir bilmiyorum.
H- Bu süreci daha sağlıklı atlatmak için bize neler önerirsiniz?
M- Öncelikle mevcut bir hastalık var ise, Covid geçirdi ve ağır atlattıysanız mutlaka bir beslenme uzmanı ile çalışıp yaşam tarzınıza özel programla ilerlemenizi tavsiye ederim. Genel önerilere gelecek olursak Akdeniz tipi beslenme bu dönem uygulanacak en iyi beslenme şekli, günde 2 litre su doktor kontrolünde tahlillere bakarak ekstra omega 3 ve D vitamini ile beslenmeyi destekleyebilirsiniz.
H-Son olarak ne söylemek istersiniz?
M-Bu güzel proje için sevgili Aylin’e ve röportaj için size teşekkür ederim. Şimdiye kadar güveneceği bir uzmanla çalışmamış, sağlıklı beslenmeyle ilgili bilgileri çeşitli yerlerden dinlemiş kafası karışmış ve doğru bilgiye ulaşmak isteyen herkese “Diyetisyenler Konuşuyor” kitabını tavsiye ederim. Bu kitap sayesinde kafalarındaki birçok soruya cevap bulacaklarını düşünüyorum.
A-Ben de öncelikle hem size, hem projemize destek veren herkese teşekkür ediyorum. Okuyucularımıza işi uzmanlarından öğrenmeleri ve sağlıkları ile ilgili herhangi bir şey için araştırmaktan, okumaktan çekinmemelerini öneriyorum.
Sultan Aylin Fesli ve Merve Tığlı Çınar'ı, anlamlı projeleri “Diyetisyenler Konuşuyor” kitabından dolayı kutluyorum. Zaman ayırıp sorularımı yanıtladıkları için teşekkür ediyorum. Sevgilerimle.
Röp: Hande İpekgil
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.