Konuşan ölü: Aldo Moro
İtalyan Lider Aldo Moro… Fildişi kulelerde kapalı kalan liderlerden oldukça farklıydı ve 30 yıl süren liderliğini toplumun içerisinde yaşayarak sürdürdü. Haftada 3 gün süren seminerleri, bırakmadığı öğrencileri, olaylara yakından tanıklık ederek aldığı kararları vardı. Her zaman diliminde sadece demokrasi ve eşitlik üzerine söylemleri olan Moro; İtalya’daki iç karışıklığa örneği olmayan bir çözüm bulmuştu ki ardında belirgin deliller bırakan olaylar zinciri başladı. Uzun süredir tehdit edilen Moro; Tarihler 16 Mart 1978’i gösterdiğinde kaçırıldı ve 55 gün sonra da delik deşik bedeni kırmızı bir arabanın bagajında bulundu. Cinayeti gerçekten Kızıl Tugaylar mı gerçekleştirdi yoksa onlar birer maşa mıydı? Suikastın arkasında kimler vardı? Gazeteci Sima Güleser Polat soruları ve Usta Gazeteci Tamer Korkmaz cevaplarıyla Aldo Moro cinayetinin sır perdesi aralandı…
Seri röportajlarımızda şimdiye kadar Türkiye’deki sarsıcı suikastların arka planını irdeledik. Siz bunları NATO üyesi bir ülke olarak Türkiye’deki Gladio yapılanması temelinde anlattınız. Gladio öncelikle İtalya’da 1990’da gün ışığına çıkarılmış bir derin örgüt. Bu çerçevede İtalya dediğimizde ise 1978’de eski Başbakan Aldo Moro’nun kaçırılması ve bir süre sonra öldürülmesi olayı akla geliyor. Onu öldürenler devrimci veya solcu “Kızıl Tugaylar” örgütü olduğuna göre, suikastın İtalyan Gladio’su ile bağlantısını nasıl kuruyorsunuz?
1970’lerde sol hareketler dünyada revaçtaydı. Türkiye ve İtalya’da da öyleydi. Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB ekseninde iki kutuplu bir dünyada esaslı bir güç mücadelesi yaşandı. ABD, İtalya’daki Gladio’yu yönetiyordu. Ki, halen daha yönetiyor. Bunu NATO’nun kuruluşuyla, İtalya’nın da NATO üyesi olmasıyla birlikte düşünmek gerekir. İtalya’da uygulanan kontrollü gerilim stratejisiydi. Gladio’nun sağ ve sol örgütlerinin eylemleri üzerinden oluşturduğu kaos ortamı yani istikrarsızlaştırma, İtalyan siyasetinin Batı yörüngesinde kalması, böylelikle kontrol edilmesi içindi.
“Aldo Moro’yu Biz Öldürdük” adlı kitabın yazarı Steve Pieczenik
Kızıl Tugaylar İtalya’daki istikrarsızlaştırmanın sol ayağındaki enstrüman mıydı, yani…
Evet. Kızıl Tugaylar, kontrgerilla yöntemiyle sahaya sürülen bir Gladio örgütüydü. False flag (Sahte Bayrak) göstermek suretiyle sahneye çıkarıldı. Devrimci gençler böyle örgütlere geldiler ve kendi davalarının peşinde koştuklarını sandılar. Oysa onların başındaki lider veyahut onun derin bağlantısı, solcu örgütü Gladio’nun amaçları doğrultusunda yönlendirdi, kullandı. İki dönem Başbakanlık yapmış, etkili bir siyasetçi olan Aldo Moro’yu önce kaçırıp sonra öldürdüler. Güya devrim yapmak için öldürdüklerini söyledikleri Hıristiyan Demokrat Moro, Komünist Partisi ile “Tarihi Uzlaşma” adıyla İtalya’yı siyasi istikrara götürecek büyük koalisyonu kurmak istiyordu. Bu hayata geçtiğinde İtalya Gladio’nun aynı zamanda ABD’nin kontrolünden çıkacaktı. Moro’nun katledilmesinin asıl sebebi budur. Moro’nun katili Mario Moretti yıllardır “Biz sınıf savaşı istiyorduk. Devrim yapacaktık” diyor. Kompradorlar yani Burjuvazi sınıfı ile savaştan ısrarla söz ederken, onlar tarafından tepe tepe kullanılan bir sol örgüt; hangi savaştan veya devrimden bahsedebilir, yahu…
Aldo Moro
İtalya’daki Gladio örgütünün ülkenin NATO üyeliği ile birlikte inşa edilişinin delili, belgesi var mı?
Arthur Rowse’un, Covert Action Quarterly’nin “1994 Yaz” nüshasında yayınlanan “Gladio: The Secret U.S War to Subvert Italian Democracy” başlıklı makalesinde şu satırlar yazılıdır: “NATO’nun kuruluş anlaşmasında (4 Nisan 1949) gizli bir madde vardı. Bu maddeye göre, bir ulusun NATO ittifakına katılabilmesi için öncelikle, gizliliğin esas olduğu, sivil kadrolar aracılığıyla ‘komünizmle mücadele edecek bir ulusal güvenlik otoritesi kurması’ şart koşuluyordu.” Gizli servisler ve örtülü operasyonlar uzmanı Guiseppe de Lutiis, İtalyan devletinin 1949’da NATO üyesi olurken sadece böyle bir anlaşmayı imzalamakla kalmadığına dikkat çekmiş bir isimdir. Lutiis, “Seçmenler farklı eğilim gösterseler dahi ne pahasına olursa olsun, İtalya’nın Batı Bloku ile aynı çizgide hareket etmesini garanti etmekle yükümlü bir gayrı resmi örgüt kurmasını şart koşan gizli protokoller imzaladığını” ortaya çıkarmış, belgelemiştir. Daniele Ganser’in “NATO’s Secret Armies: Operation Gladio and Terrorism in Western Europe” adlı kitabında da Lutiis’in belgesine atıf vardır.
İtalya’daki seçmenler farklı eğilimler göstermeye başladığında filmin koptuğunu ve sonuç olarak da ortalığın karıştığını söyleyebilir miyiz?
ABD, Enrico Berlinguer liderliğindeki İtalya’daki Komünist Partisi’nin (PCI) 70’lerin ortalarından itibaren yükselişinden çok rahatsızdı. Komünist Parti’nin oyları arttıkça, İtalya’da terörist eylemler artıyordu! Gladio bu kontra eylemleriyle bir korku ortamı oluşturuyordu. Kendi örtülü operasyonlarının faturasını da Komünist Parti’ye çıkarmış oluyordu. Üstelik PCI Sovyetler’e bağlı bir parti değildi. 1968’de Sovyetler’in Çekoslovakya’yı işgaline karşı çıkıp kınadılar. Keza 1979’da Afganistan’ın işgaline karşı çıktılar. Sovyetler’e muhtelif eleştirileri vardı. Bu gerçeğe rağmen, ABD Berlinguer’in İtalya’ya komünizmi getirip SSCB’ye bağlayacağı yalanını tekrarlıyordu. Sovyetler’in öyle İtalya’yı işgal planı falan da yoktu.
Aldo Moro Kızıl Tugaylar Flamasının önünde
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Uluslararası Kriz Yönetimi uzmanı Steve Pieczenik’in “Aldo Moro’yu Biz Öldürdük” adlı kitabında esaslı itiraflar var. Moro’nun, İtalya’nın istikrarı için ABD tarafından gözden çıkarıldığını söylüyor…
2008’de bu kitap tarihe sağlam bir itiraf olarak geçti. En iyi belge, itiraftır. Yani, nedir? Ortada “komplo teorisi” falan yok; komplonun kralı, imparatoru var. ABD için İtalya’nın istikrarı demek ise ülkenin kendilerine yani Batı Cephesi’ne bağımlı kalmasıdır. İstikrar diyerek ülkeyi istikrarsızlaştırdılar. Moro Cinayeti, aynen JFK Suikastı gibi bir hükümet darbesidir. Evet, 1978 yılında İtalya’da öyle tanklar falan yürümedi. Onun yerine Aldo Moro Suikastı ile siyaseti kontrol altına aldılar. Moro evinden Meclis’e giderken kaçırıldı. Korumaları öldürüldü. O gün, İtalyan parlamentosunda Hıristiyan Demokratlar ile Komünist Parti’nin işbirliğini öngören kritik oylama vardı. Moro katledildiğinde İçişleri Bakanı Francesco Cossiga idi. Cossiga, Gladio’ya göbekten bağlı bir siyasiydi. Sonradan hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı oldu. Steve Pieczenik ise Cossiga’nın başkanlığında kurulan kriz komitesinde yer almıştı. Kriz Komitesi, Moro kaçırıldığında onu kurtarmaya çalışmadı. Çünkü öldürülmesini bekliyorlardı. İtalyan basını, Kızıl Tugaylar’ın Moro’nun o gün izlediği yolu nasıl öğrendiğini hiç sorgulamadı. Güzergâhı polis yetkililerince her gün değiştiriliyordu ve normal şartlarda terör örgütünün bunu öğrenebilmesi mümkün değildi. Polisin bütün bilgi ve belgelere sahip olmasına rağmen elli beş gün boyunca Kızıl Tugaylar’ı durduramaması bilinçli bir tercihtir.
Aldo Moro'nun kırmızı arabanın bagajında cesedinin bulunduğu an
Aldo Moro Suikastını anlatan “Günaydın Gece” adlı filmde, Moro’nun “Kızıl Tugaylar” mensubuna “Hepsi ölümümü istiyor. Sizleri de kullanıyorlar” dediği bir sahne var…
Moro, rehin olarak tutulduğu evde kendisinin kurtarılması için hükümetin ve yetkililerin hiçbir çaba göstermediğinin çok çabuk farkına varmıştı. Sadece İçişleri Bakanı Cossiga değil, dönemin Başbakanı Giulio Andreotti de Moro’nun ölümünü bekleyenler arasındaydı. Cossiga gibi Andreotti de Gladio’ya bağlı idi.
16 Mart 1978’de kaçırıldıktan sonra 9 Mayıs 1978 tarihinde öldürülen eski Başbakan Aldo Moro, aynı zamanda üniversitede öğretim üyesiydi. Mütevazı biriydi ve öğrencilerine tepeden bakmayan babacan tavırlı bir insandı. ABD’ye ziyareti sırasında tehdit edilmişti. Siyaseti bırakmaktan vazgeçmişti. Kararı, neticede hayatına mal oldu.
Moro’nun kalemi Washington’da kırıldı. İnfazını İtalya’daki Gladio’larına yaptırttılar. Eşi Eleonora Moro da, dönemin ABD Dışişleri Bakanı olan Henry Kissinger’ın kocasını telefonla arayıp “Komünist Berlinguer ile işbirliğini çok pahalıya ödeyeceksin” diyerek tehdit ettiğini söylemiştir. Siyonist Kissinger, uzun yıllardır ABD derin devletinin akıl hocasıdır. Vaktiyle CIA’in kurduğu Bilderberg örgütünün de en kıdemli ismidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.