Organize endişe ‘Derin Hadiseler Diyarı’nda
Geçtiğimiz haftalarda, önümüzdeki günleri işaret eden siyasi cinayetlerin işlenebileceği iddiaları gündemi uzun süre meşgul etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir endişe olarak ortaya attığı bu iddia bir çok platformda karşılık buldu. Neye dayandırıldığını sorgulayanlar, bu tarz duyumları daha önce aldıklarını iddia edenler... Konu soruşturmalarla ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açtığı dava ile şimdilik kapanmış gibi görünse de, uzun süredir BBN Haber Gazetesi olarak siyasi suikastların ardındaki gerçekleri aramaya devam ettiğimiz bu süreçte, gündemi meşgul eden bu konuyu Gazeteci Sima Güleser Polat'ın soruları, Usta Gazeteci Tamer Korkmaz'ın cevapları ile ele aldık...
Geçtiğimiz haftalarda gündeme oldukça dikkat çekici bir konu geldi: Siyasi Cinayetler! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun endişeleri vardı. Neydi, bu endişesinin temelinde yatan? Geçmişe yönelik bir hatırlatma mı, yoksa gerçekten böyle bir durum söz konusu mu?
-Türkiye’de siyasi cinayetlerden bahsedildiğinde önce 1970’lerdeki sonra 1990’lardaki seri sarsıcı suikastlar akla geliyor. Toplumsal hafızamıza organize kötülük, terör, korku, endişe, kutuplaşma, gerilim, kaos olarak işlemiş veya yerleşmiş derin hadiseler zinciri… Kılıçdaroğlu, bunları hatırlatıyor amma velakin somut bir bilgi ortaya koyamadı. Çıkışı “Duyumlarımız var” ile sınırlı kaldı. Ayrıca, 15 Temmuz öncesinde yani 13 Mart 2016’da sarf ettiği “AKP, iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler yapabilecek pozisyonda” diye bir cümlesi var. Haliyle, şimdilerdeki benzer açıklaması birtakım istifhamlar doğurdu. Güvenilir bulunmadı. Bir de şu var: Türkiye’deki siyasi cinayetlerin tamamı Baronsal Gladio diye tarif ettiğimiz ABD’ye bağlı Üst Yapı’nın organize ettiği derin hadiselerdi. Özellikle siyasi iktidarları ve demokratik düzeni hedef aldılar.
Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışının ardından siyasi cenahtan birçok yanıt ve yorum geldi. Bunlardan biri de Kılıçdaroğlu'nun seçim öncesi gündem değiştirdiğine yönelikti. Söylenildiği gibi amaç gündem değiştirmek mi, yoksa İYİ Partili Koray Aydın'ın da iddia ettiği gibi bu tarz duyumlar gerçekten var mı?
-İçişleri Bakanı, bu yönde bir istihbarat gelmediğini söyledi. CHP ve İYİ Parti, ısrarla duyumlardan söz etti. Onlardan önce de Sedat Peker’in böyle bir beyanı var. Böylesi duyumlar, topluma korku salmak, kaygı dolu bir ortam oluşturmak için üretilmiş ve üflenmiş olabilir. Bu tür duyumların somut bilgilerden kaynaklandığına dair şu ana kadar hiçbir belirti yok. Bu konuda ısrar eden muhalefet partilerinin kamuoyunu ikna edici bir bilgiye sahip olduklarını göremedik. Elbette, dikkatli ve tetikte olunması yahut tedbirin elden bırakılmaması gerekiyor. Her şeye rağmen…
Eğer söylenildiği gibiyse, bilinen ve ortaya konulmak istenen gerçek ne?
-Kesin olarak bilinen, tarif edilebilen, ciddi boyutta bir bilgi yok. Şunu da unutmayalım. Kılıçdaroğlu son yıllarda iki kez saldırıya uğradı. Bir konvoyuna terör örgütü saldırısı, iki yumruklanma olayı. Elbette, bunlardan dolayı kaygılı olabilir. Daha ziyade bu yönüyle endişelerini dile getirmişse, tabii ki bu anlaşılabilir bir durum. Buna mukabil, ifade vermeye gitmemesi doğru olmadı. Çünkü “Duyumlar var” diyen kendisi. “Evvela, Erdoğan ifade versin” diyor. Bunu bir şart olarak öne sürmesi, işin tabiatına aykırıdır. Somut bir şeyler varsa kendisinde veya kaygıları her neyse, nereden kaynaklanıyorsa gider bunu ifadesinde ortaya koyabilirdi. Dahası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da “Bu daha iyi günleriniz” gibi bir beyanından dolayı ifade vermesi gerektiğini kayda geçirebilirdi. Bunları yapmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundu ve gerekli incelemenin yapılmasını istedi. Bu konuyla paralel olarak bir de video yayınlandı. O video, Erdoğan’ın 2001 yılında partililerle yaptığı konuşmada, siyasi cinayetlerle ilgili bir takım sözler söylemesiyle alakalı. Kemal Kılıçdaroğlu 20 yıl sonra bu konuyu mu gündeme getirmek istedi?
-Siz de vaktiyle benzer mevzulardan söz etmiştiniz, demek suretiyle burada çelişkili bir duruma dikkat çekiliyor. Siyaseten bu tür atraksiyonlar hep yapılıyor. Bununla birlikte iki dönemin siyasi atmosferi farklı dinamikler içeriyor. AK Parti iktidarının henüz birinci ayı dolmuşken yani 2002’nin Aralık ayında işlenen Necip Hablemitoğlu cinayetinin bir yönüyle dönemin hükümetini de hedef aldığı gerçeği göz ardı edilemez. Nitekim uzun bir örtbas döneminden sonra suikastın arkasından Türkiye’deki Gladio’nun lokomotif örgütü FETÖ çıktı.
Hatta Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı konuşmalarından örnekler de verdi. Bunlardan biri de bahsi geçen "Daha neler olacak, bunlar iyi günleriniz" cümlesi ile "Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz" sözleriydi...
-Evet, CHP lideri bu beyanlardan rahatsızlık duydu. Tabi, Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerini siyaseten misal muhtemel seçim sonucu olarak sarf ettiğini düşünmek de mümkün; Kılıçdaroğlu’nun kuşkulandığı şekilde değerlendirmek de… O vakit, muğlak kalan yahut maksadından çok farklı anlaşılabilecek veya bambaşka yerlere çekilebilecek birtakım sözleri sarf ederken dikkatli olmak lazım. Siyasi liderlerin -özellikle de kutuplaşma zirvede iken, çok dikkatli olmaları, bu hassasiyeti en ileri seviyede göstermeleri gerekiyor.
Gündeme gelen bu konuların eşliğinde Türkiye seçimler öncesindeki süreçte bir tarafa çekilmeye mi çalışılıyor?
-Böylesine gündemler; siyasi gidişatı, nihayetinde seçim sonuçlarını etkilemek üzere sahne alırlar. Bir iddiada bulunup, onun arkasını getiremezseniz yahut içini dolduramazsanız güvenilirlik sorunu oluşur ve siyaseten maksadınızın tersi de gerçekleşebilir. Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nı ziyaret ederek siyaseten isabetli bir çıkış yaptı. Puan topladı. Buna karşılık, bir önceki çıkışı yani siyasi cinayetlerle ilgili iddialarının arkasını getiremediği için, en azından kaygılı olduğunu işaretlediği kritik bir mevzuda ifade vermeye dahi gitmediği için, yanlış yaptı. Kaybetti.
Ekonomik olarak Türkiye inişli çıkışlı günler geçiriyor. Dolar 10 TL’yi buldu. Seçimlerin yaklaşması ile Türkiye'de gerilim ve kutuplaşma arttı. Ne zaman sakinleşiriz? Zira seçimler tam zamanında yapılırsa ki, o zamana kadar bir buçuk yıl var...
-Türkiye 2006’nın ortasında ve 2008’in son aylarında karşılaştığı büyük ekonomik sarsıntıları güçlü döviz takviyeleri ile ucuz atlatmıştı. Ama şimdilerde vaziyet çok farklı, kriz giderek boyutlanıyor. 2018’in ikinci yarısından itibaren girilen bir ekonomik türbülans var. Seçim yapılana kadar dolardaki artışın devam edeceği aşikârdır. Enflasyon rakamlarının ise resmi beyanların üzerinde olduğunu görmek zor değildir. Ekonominin normalleşmeye başlaması da, siyasi gerilimin azalması da, ancak seçimin ardından mümkün olabilecek gibi görünüyor.
Siyasi cinayetler gündeminin üzerinde durmuşken, konuyla genel anlamda ilintili olarak bir gelişme de yaşandı, geçtiğimiz günlerde. Bizim, ülkemizdeki ve dünyadaki derin suikastları incelediğimiz röportaj serimizde ‘Suikastların Anası’ olarak ele aldığımız ABD Başkanı J.F. Kennedy Suikastı ile ilgili olarak 15 Aralık 2021’de yeni belgelerin açıklanacağı ilan edildi. Ne diyorsunuz? Açıklanması beklenen bu gizli belgeler, 1963’deki cinayet hakkında çok uzun yıllardır devam eden tartışmaların seyrini değiştirir mi?
-Bu tür belgeler, zaman zaman gün ışığına çıkarılıyor. Asla, gerçeği ortaya çıkarmak için yapılmıyor. Göz boyamak için yapılıyor. Narkozlamanın bir türü gibi düşünebiliriz. “Bakın, biz Amerikan Devleti olarak ne kadar da şeffafız, gizli belgeleri açıklıyoruz!” demeye getiriyorlar. Yalandan kim ölmüş ki! Bunlar bir nevi PR çalışmasıdır. Yıllanmış örtbasın makyajlanmasıdır. Cinayetin üzerinden tam 58 sene geçti. Resmi görüş, adeta kevgire döndü. Yani, fiilen suikastın arkasında ABD derin devletinin olduğu, CIA tetikçilerinin JFK’i katlettiği kanıtlandı. Oswald’ın katil olmadığı da… Birkaç yılda bir resmi teze zarar vermeyecek türden ‘gizli belgeler’ yayınlanıyor. Sonra? Her defasında şu oluyor, aslında: “Sihirbazlık gösterimiz, burada sona ermiştir. Dağılabilirsiniz!”
RÖP: Sima Güleser POLAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.