Akşener: İki ülke arasındaki ilişki, liyakatli diplomatlarla, devlet esaslı yürütülmelidir

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, "Devlet başkanları ile dostluk elbette önemlidir. Ama iki ülke arasındaki ilişki, liyakatli diplomatlarla, devlet esaslı yürütülmelidir." dedi.
Akşener: İki ülke arasındaki ilişki, liyakatli diplomatlarla, devlet esaslı yürütülmelidir

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Miraç Kandili'nin tüm İslam alemine mübarek olması temennisinde bulunarak, Müslüman aleminde ölümlerin durmasını, haksızlıkların son bulmasını Cenabıhak'tan niyaz ettiğini söyledi.

İktidarı her fırsatta, her mecradan defalarca uyardıklarını dile getiren Akşener, devleti yönetmenin ülke ve millet çıkarlarını gözetmeyi, ona göre hareket etmeyi gerektirdiğini belirtti.

"Özellikle uluslararası ilişkilerde, şahsi dostluklarınızı değil, devletler arası ilişkiyi esas alın. Devlet başkanları ile dostluk elbette önemlidir. Ama iki ülke arasındaki ilişki, liyakatli diplomatlarla, devlet esaslı yürütülmelidir." dediklerini ifade eden Akşener, ancak bunların dinlenmediğini söyledi. Akşener, şöyle konuştu:

"Sayın Erdoğan ne yaptı? Tüm dış politikamızı, şahsi kankalıklarına endeksledi. Suriye ile ilişkiler bu zeminde yürüdü. Rusya'yla, ABD'yle, hatta bir dönem Almanya ve İtalya'yla ilişkiler, hep aynı kafayla yürütüldü. Mısırla olan ilişkilerimiz de aynı zihniyetin kurbanı oldu. Mursi'ye 'kankam' dedi, Sisi'ye tavır aldı, büyükelçi çekti, iş dünyamızın, milyar dolarlık ticareti ve yatırımları, heba olup gitti. Doğu Akdeniz meselesindeki kilit rolü hesaba katılmadan, Mursi ile olan arkadaşlık her şeyin önüne geçti. Ve gelinen noktada, birçok Müslüman ülke gibi, Mısır da Doğu Akdeniz meselesinde, Yunanistan'dan yana saf tuttu. Kala kala elimizde ne kaldı? Dört parmakla yapılan Rabia işareti kaldı."

Bugünlerde bir şeyler olduğunu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın "Mısır'la tarihi ve kültürel birçok ortak değerimiz var, önümüzdeki günlerde farklı gelişmeler olabilir" dediğini aktaran Akşener, ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'nün de "Mısır ve diğer Körfez ülkeleriyle, bölgesel barış ve istikrar için yeni bir sayfa açılabilir" ifadelerini kullandığını söyledi.

"Şimdi ben de, doğal olarak milletim adına, sizler adına soruyorum; Sayın Erdoğan; Bu konuları Bakan ve Sözcü'ne açtırarak, nabız mı yokluyorsun? Hayırdır Sayın Erdoğan; Rabia’yı öksüz mü bırakıyorsun?" diyen Akşener, Mısır'la bu inatlaşma olmasaydı Doğu Akdeniz konusunda Türkiye'nin elinin daha güçlü olacağını vurguladı. Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bundan 5 yıl aynen önce şöyle demiştim; 'Rabia'yı, Esma'yı, Suud ve Katar'ın para sofralarında bırakıp geldiler' Yoksa tarih tekerrür mü ediyor Sayın Erdoğan. Rabia'yı bu kez de, Sisi'nin sofrasında mı bırakıyorsun?

Devlet böyle yönetilmez. Kişisel ilişkilerinin ve kaprislerinin bedelini bu millete ödetemezsin. Zikzaklarının bedelini, Türkiye'ye ödetemezsin. Madem bu noktaya gelecektiniz, Türkiye'ye bunca kaybı niye yaşattınız? Hem diplomatik alanda, hem askeri alanda, hem de ticari anlamda, bunun hesabını kim verecek? Öyle 'yeni sayfa açıyorum' diye, işin içinden sıyrılamazsın. Önce, bu başarısızlığın sorumluluğunu alacaksın. Önce çıkıp, milletimizden özür dileyeceksin. Ancak ondan sonra, şayet milletimizin menfaatineyse, yeni sayfa açabilirsin."

"Sosyal medyada aleyhime tag açıldı"

Akşener, son bir yılda 304 kadının öldürüldüğü, her gün karakollarına yüzlerce şiddet şikayetinin yapıldığı Türkiye’de maalesef değişen bir şey olmadığını söyledi. Samsun’da bir annenin, evladının gözü önünde şiddet gördüğü görüntüleri izlediğini, gördüğü şoku atlatamadığını belirten Akşener, buna benzer görüntülerin birçok yerde üst üste gerçekleştiğini anlattı.

Aleyhine sosyal medya üzerinden hakaret kampanyası başlatıldığını dile getiren Akşener, MHP’li yöneticilerle yaşadığı sorunları anlattı.

Geçen hafta, sosyal medyada kendisiyle ilgili “Fosforlu Meral” diye bir tag çalışması yapıldığını dile getiren Akşener şöyle konuştu:

“Bu tagin nereden geldiğini, niçin geldiğini 5 yıl evvel yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız bilirler. Sayın Devlet Bahçeli, Konya'dan üst kurul delegelerini çağırdı ve orada bana ‘Fosforlu Cevriye’ dedi. Konyalı iki genç üst kurul delegesi, bunu tam da kastedildiği manada, ‘fahişe’ olarak algıladılar ve ağlayarak bana geldiler. Ben onlara kastettikleri gibi olmadığını izah etmeye çalıştım. Hepimizin geçmişte ‘abi’ dediğimiz, ailemizi, çoluğumuzu çocuğumuzu emanet etme konusunda tereddüt etmeyeceğimiz 1947 doğumlu Sayın Bahçeli, o genç çocukların gözünde yerle bir olmasın diye Fosforlu Cevriye'nin fahişe olmadığını, sert, eli sopalı bir kadın olduğunu söylemek zorunda kaldım. Ben onu korurken, gelen giden herkese bunu söyledi tam 1 yıl boyunca. 19 Haziran'da bir kongre yaptık. O kongreden sonra benim 9 aylık erkek torunuma, hem de nikah şahidi olduğu oğlumun çocuğuna, 'Nesebi gayri sahih' dedi. Sonra Celal Adan, buradaki birçok insanın abisi sayılabilecek bu şahıs, döndü hepimize, bana, Koray Aydın'a, Sinan Oğan'a, buradaki herkese 'Nesebi gayri sahih' dedi. Bu nasıl bir şuur altıdır, bu nasıl bir psikolojidir. İsmet Büyükataman isimli bir yaşam formu, başından itibaren bana Türk filmlerinden -ki Sayın Bahçeli Türk filmlerine çok meraklıdır. Kitap okumaz ama Türk filmlerine çok meraklıdır- tuhaf kadın karakterlerinin isimlerini sıfat olarak kullandı. Son dönemde çok öne çıkan, cengaver bir yaşam formu daha var. Bu arkadaş ise sövmenin, sinkafın dibine gitti ve bununla Meral Akşener'e, Akşener'in şahsında sizlere hakaret ettiklerini, onu üzdüklerini zannettiler. Allah'ım sen ne büyüksün. Beni vesile kılıyorsun. Kereste gibi adamları, kereste gibi yaşam formlarının, erkek demeye midem kalkıyor, onların yüzünün ne iğrenç olduğunu, şuur altlarının ne kadar pis olduğunu ve her birinin ne kadar korkak olduğunu göstermeye beni vesile kıldın. Sana şükürler olsun Allah’ım.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendisine yönelik bu hakaretlere sessiz kaldığını ileri süren Akşener, şunları kaydetti:

“Seni önce eşine, sonra kızlarına, gelinlerine, sonra da bütün kadınlara şikayet ediyorum Sayın Erdoğan. Madem Cumhurbaşkanısın, madem seçildin eyvallah. Bu ülkedeki her kadının namus, şeref, can güvenliğinin garantisi sensin. Garantisi sensin derken neyi kastediyorum, hakimlerdir, savcılardır, kolluk güçleridir. Ama sen destek verdin, trollerin destek verdi."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.