"Barış için gayret etmek durumundayız"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda Türkiye'nin her koşulda hedefinin, adil barışa katkı sunmak olduğunu belirterek, "Bu savaşın mümkün olduğunca uzamasından fayda sağlayacağına inanan aktörler var. 'Savaş uzarsa Rusya zayıflar' diye düşünüyor ve Ukraynalılara ancak savaşı uzatacak kadar destek veriyorlar. Türkiye hiçbir zaman bunlardan olmadı, bundan sonra da olmayacak. Barışa inanmak, barış için gayret göstermek durumundayız." dedi.
Altun, 5 Temmuz'da yapılacak Türkiye-İtalya 3. Hükümetlerarası Zirvesi öncesi, İtalyan gazetesi Il Messaggero'nun sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin, Ukrayna'da barışı sağlamak için çaba gösterdiği hatırlatılarak, savaşın bitmesi ve barış anlaşması yapılmasının mümkün görülüp görülmediğinin sorulması üzerine Altun, Türkiye'nin özel bir konumu bulunduğunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde, Ukrayna krizinin başından itibaren bu gücü barış için kullanmaya gayret ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin 70 yıllık NATO müttefiki olduğunu ve Türk askerlerinin Kosova'dan Afganistan'a kadar birçok bölgede NATO adına görev yaptığını anımsatan Altun, Avrupa Birliği üyeliğine aday Türkiye'nin, AB üyeliğini stratejik bir hedef olarak gördüğünü dile getirdi.
Fahrettin Altun, Türkiye'nin çok geniş bir coğrafyada, ciddi bir özgül ağırlığı bulunduğuna, Orta Doğu'da, Kafkasya'da, Orta Asya'da, Karadeniz'de ve Doğu Akdeniz'de yüzlerce yıllık bir aktör olduğuna işaret ederek, son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, savunma alanında çok ciddi ilerleme kaydedildiğini aktardı.
Ukrayna'da savaşın başlamasıyla Montrö Sözleşmesi'ni uygulamaya koyarak, savaş gemilerinin Karadeniz'e geçişini durdurduklarını söyleyen Altun, aynı zamanda Ukrayna halkına ciddi miktarda insani yardım ulaştırdıklarını kaydetti.
Fahrettin Altun, şöyle devam etti:
"Bugün Türkiye'yi eleştirerek kendi pozisyonunu meşrulaştırmak isteyen aktörler, Ukrayna için hiçbir şey yapmıyorken biz vardık. Zaten binlerce Ukraynalının savaştan kaçarak ailelerini ve şirketlerini Türkiye'ye getirmesi, Türkiye'ye duyulan güvenin en somut göstergesi olmuştur. Tüm bu faktörler, hem Ukrayna hem de Rusya'yla konuşabilmemizi sağlıyor. İstikrarlaştırıcı bir aktör olarak Türkiye'nin bu süreçte üzerine düşen sorumluluk, taraflar arasında diyalog kanallarını açık tutmak olmuştur.
Bildiğiniz gibi, Antalya Diplomasi Forumu marjında iki ülkenin dışişleri bakanlarını ilk kez bir araya getirdik. Sonrasında müzakerelere İstanbul'da devam edildi. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız da heyetlere hitaben bir konuşma gerçekleştirdi ve 'Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz' dedi. Bu cümle çok önemlidir. Türkiye'nin her koşulda hedefi adil barışa katkı sunmaktır. Öte yandan bu savaşın mümkün olduğunca uzamasından fayda sağlayacağına inanan aktörler var. 'Savaş uzarsa Rusya zayıflar' diye düşünüyor ve Ukraynalılara ancak savaşı uzatacak kadar destek veriyorlar. Türkiye hiçbir zaman bunlardan olmadı, bundan sonra da olmayacak. Barışa inanmak, barış için gayret göstermek durumundayız."
"Adil bir barış için çalışmayı sürdürüyoruz"
İletişim Başkanı Altun, "Sizce Avrupa Birliği ve ABD, Ukrayna'ya silah vermeyi durdurmalı mı?" sorusuna, "Bu soruyu, Avrupa Birliği temsilcilerine ve ABD'li yetkililere sormalısınız. Burada önemli olan ciddi, samimi ve gerçekçi çabaların, sloganların ve manşetlerin önüne geçmesidir. Devletler politikalarını sosyal medyada ne yazıldığına göre belirleyemez." yanıtını verdi.
Türkiye'nin her fırsatta, Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin muhafaza edilmesi gerektiğini açıkça vurguladığını aktaran Altun, "Sınırların tartışmaya açılmasının ancak kan, gözyaşı ve yıkım getireceğini söyledik. Aynı zamanda adil bir barış için çalışmayı sürdürüyoruz." şeklinde konuştu.
"Yaptırımların Rusya Devlet Başkanı Putin'i durdurmak için iyi bir yöntem olup olmadığının" sorulması üzerine Altun, yaptırımlar konusunun son yıllarda ciddi şekilde siyasallaştırıldığını belirterek, "Türkiye'nin de sudan bahaneler ve siyasi saiklerle bazı yaptırımlara maruz bırakıldığını biliyorsunuz. Hatta bugün Batı'nın övgüler yağdırdığı savunma sanayimize yönelik bazı siyasi motivasyonlu yaptırımlar uygulanmıştır. Bu nedenle biz yaptırımların ancak Birleşmiş Milletler çatısı altında kararlaştırıldığı takdirde anlamlı ve meşru olacağına inanıyoruz." dedi.
Yaptırımlar konusunda en çok konuşan ülkelerin, bu sözleri icraata dökmede isteksiz kaldığına şahit olduklarını dile getiren Altun, "Bugün Avrupa Birliği, Rusya'ya yaptırımlar konusunda en büyük lafları ediyor. Ancak savaşın başladığı günden bu yana yüzlerce milyar avroluk enerji faturası ödediler. Hatta Rus petrolünün çoğunluğunu dünyaya taşıyan Yunanistan'a tek kelime edemiyorlar. Üstelik Yunanistan bu kritik dönemde uluslararası hukuka aykırı bir biçimde Ege adalarını silahlandırarak NATO'nun güney kanadını zafiyete uğratıyor. Batı'nın bazı hamlelerden sonuç beklemeden önce bu ikircikli tavrına son vermesi gerekir." değerlendirmesini yaptı.
"Tahıl sorununu aşmak için üzerimize düşeni fazlasıyla yapıyoruz’"
Fahrettin Altun, bir başka soru üzerine de Türkiye'nin tahıl sorununu aşmak için üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını aktardı. Altun, "Kolaylaştırıcı bir rol üstlendik ve temaslar neticesinde İstanbul'da bir harekat merkezi kurulması hususunda da bir anlayış birliği oluştu. Bir an önce tahıl yüklü gemilerin buradan ayrılmasını temenni ediyoruz. Bu sürecin güvenli biçimde yürütülmesi ve herhangi bir kazanın engellenmesini çok önemsiyoruz. Yakında bu konuda somut ilerleme kaydedilebileceğine dair ihtiyatlı bir iyimserlik taşıyoruz." şeklinde konuştu.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği
İletişim Başkanı Altun, Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine karşı çıktığının hatırlatılması üzerine de şu görüşleri paylaştı:
"Bizim için İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği, yalnızca İsveç ve Finlandiya ile ilgili bir konudur. Uzun yıllar boyunca tarafsız kalan bu devletler NATO'ya alınırsa 5. madde kapsamında bunları savunmayı taahhüt edeceğiz. Dolayısıyla bu ülkelerin NATO'nun değer ve hedeflerini içselleştirdiğini, aynı zamanda Türk halkının güvenliğine sıkı sıkıya bağlı olduklarını görmemiz gerekiyor. İttifakımızın önceliklerinden biri de terörle mücadeledir. Avrupa Birliği'nin terör örgütleri listesinde olmasına rağmen PKK'nın ilgili ülkelerde para toplaması, militan devşirmesi ve propaganda yapmasına engel olunmuyor. Aynı şekilde PKK'nın Suriye kolu olan YPG'ye ve Türkiye'de darbe girişiminde bulunan FETÖ'ye güvenli liman sağlıyorlar. Bu konularda kalıcı ve somut adımlar atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz."
"Güney Avrupa ülkeleri olarak çok daha yakın iş birliği içinde olmalıyız"
İtalya ve Türkiye'nin, ekonomi, savaş, mülteciler konularında birlikte ne yapabileceğine yönelik soru üzerine de Altun, NATO üyesi iki Akdeniz ülkesi olarak benzer sorunlarla karşı karşıya kalındığını, iki ülke arasında birçok iş birliği alanı bulunduğunu söyledi. Altun, "Özellikle düzensiz göçle mücadele ve Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın muhafaza edilmesi, Türkiye ve İtalya'nın ortak çıkarınadır." vurgusunu yaptı.
İki ülke ticaret hacminin 23 milyar avroya ulaştığını, bunu daha üst seviyelere taşımanın her iki ülkenin de çıkarına hizmet edeceğini bildiren Altun, bunların yanı sıra özellikle savunma projelerini de çok önemsediklerini dile getirdi.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Ülkelerimizin, Fransa'nın da katkısıyla yürüttüğü SAMP-T füze projesi bunun başlıca örneğidir. İtalya'nın ilk günden itibaren Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği desteği değerli buluyoruz. Güney Avrupa ülkeleri olarak çok daha yakın iş birliği içinde olmalıyız. 5 Temmuz'da yapılacak hükümetler arası zirvenin buna hizmet etmesini diliyorum." dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.