Başkan Saydam: Çanakkale ruhu lafla değil, icraatla yaşatılır
Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, partisinin il binasına basın toplantısı düzenledi. Saydam, basın ilk bölümünde; ”Çanakkale Zaferinin yıldönümündeyiz. O gün bütün yokluk ve zorluklara rağmen, sonraki nesillerin yani bizlerin inancı, yaşantısı, bağımsızlığı, rahat ve huzuru uğruna can veren atalarımızı, dedelerimizi, şehitlerimizi rahmetle ve minnetle tekrar anıyoruz. Allah rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun. Tabi ki günün anlam ve önemine binaen herkes gerek basın yoluyla, gerek sosyal medya hesapları üzerinden konuyla ilgili bir açıklama yaptı veya yapıyor.
Ancak bir hususu önemli görüyor ve üzüntümüzü kamuoyu ile paylaşma gereği duyuyoruz. Üzüldüğümüz nokta, yapılan açıklamaların samimiyetten uzak, birtakım hamasi nutuklar olmasıdır. Bu samimiyetsizlik sadece bu konuyla da sınırlı değil tabi ki. Hemen hemen her konuda süslü, ağdalı birtakım cümleler kurulmakta, ama arka planda o kullanılan cümlelerin, kelimelerin fersah fersah uzağında işler yapılmaktadır. Böylelikle birçok konunun, kavramın içi boşaltılmaktadır. Çanakkale Zaferi de maalesef bundan nasibini almaktadır.” dedi.
ÇANAKKALE’DE VERİLEN BİNLERCE CAN NE İÇİNDİ?
Saydam toplantının devamında ise; “Öncelikle Çanakkale’de verilen mücadelenin, çekilen sıkıntıların, verilen canların önemini bir daha anlamak durumundayız. Bir rivayete göre yaklaşık 250.000, başka bir rivayete göre daha fazla insanımızı bu savaşta kaybettik. Öyle ki şehitlerimizin içerisinde 14-15 yaşında olanlar var. O günün şartlarında medrese eğitimi görmüş, bugünün üniversite mezunu diyebileceğimiz, yetişmiş insanlarımız var. Ama söz konusu vatansa gerisi teferruattır inancıyla, düşüncesiyle herkes cepheye koşmuş, vatan müdafaasında bulunmuştu.
Tabi ki burada vatan kavramını da iyi anlamamız gerekiyor. Vatan sadece üzerinde yaşadığımız toprak parçası olarak anlaşılmamalı, vatan kavramını kutsallaştıran, önemli hale getiren diğer unsurları da bilmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bugün nasıl anlaşılıyor bilemiyorum, ecdadımız vatanı kendi inancını, kendi değerlerini, adaletini, hukukunu yaşattığı yer olarak görmüş. Boyunduruk altına girmeyi reddetmiş, asırlar boyunca da hep bağımsız yaşamıştır. Huzuru ve adaleti sadece kendi ırkından, dininden, milletinden olanlar için değil, herkes için olmasını sağlamaya çalışmıştır. Bütün insanlığın saadetini istemiştir. Bu sebeple de devamlı surette haçlı zihniyetiyle mücadele etmiş, ulaşabildiği her yere adalet ve huzur götürmüştür.
Bundan 106 yıl önce, asırlardır dünyayı kan ve gözyaşına bulayan haçlı zihniyeti yine toplanıp gelmişler, Anadolu'yu işgal etmek istemişlerdir. Milletimiz ayağa kalkmış, boyunduruğu kabul etmemiş, canları pahasına da olsa Çanakkale’de tarihin en büyük destanlarından birini yazarak, Çanakkale Geçilmez dedirtmişlerdir. Bugün bizler kendi topraklarımızda yasalarımızı kendimiz yapamıyor, inancımıza, örf ve adetlerimize uygun yaşayamıyorsak, ticaretimize kendimiz yön veremiyor, kendi madenlerimizi çıkaramıyorsak, çocuklarımızı istediğimiz gibi eğitemiyor ve eğitim müfredatımızı kendimiz belirleyemiyorsak şu soruyu sormamız gerekir. Çanakkale’de verilen binlerce canı biz ne için vermiştik?” şeklinde konuştu.
ÇANAKKALE’DE TÜRK’Ü, KÜRT’Ü, LAZ’I, ÇERKES’İ AYNI GAYE İÇİN ŞEHİT OLDU
Farklı düşüncelerdeki insanların, hep birlikte vatanı müdafaa ettiklerini vurgulayan Saydam; “İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un ‘Çanakkale Şehitlerine’ adlı şiirinde bahsettiği, Çanakkale’de şehit olanlar için ‘Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi’ derken, Bedir’de Peygamber Efendimiz (sav) sayıca çok az durumda olan Müslümanlar için ellerini semaya kaldırmış ve dua etmişti. Yarabbi eğer sen bize yardım etmezsen, burada bulunan bir avuç Müslüman şehit olursa, bir daha sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmayacak, bize yardım et! diye dua etmişti. Dua neticesinde Allah yardımını göndermiş ve Müslümanların galip gelmesine sebep olmuştu. Merhum Mehmet Akif bunu kastederek Çanakkale’de verilen mücadelede aynı Bedir’de olduğu gibi İslam’ın sancaktarlığını yapan Osmanlı Devleti'nin düşmesi halinde bütün dünyadaki Müslümanların sıkıntıya düşeceğini şiirinde ifade etmişti.
Yani Çanakkale’de şehit olan dedelerimiz; bugünün sağcısı, solcusu, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i her kim varsa herkesin dedesi aynı amaç için, aynı gaye için şehit olmuşlardı. Onların gayret ve fedakârlıkları Çanakkale’yi Geçilmez kılmıştı. Ancak bugün geldiğimiz noktada o gün Çanakkale’den geçemeyen zihniyet bugün ülkemiz üzerinde başka şekillerde tezahür etmektedir. Bugün ülkemizde yaşananlar, çıkan yasalar, Çanakkale Ruhunun tam tersi şeklinde tezahür etmektedir.” dedi.
ÇANAKKALE ZAFERİ DOLAYISIYLA PİYANGO BİLETİ BASANLAR NEREDEN CESARET ALIYORLAR!
Çanakkale şehitlerinin şehit olma sebeplerine aykırı değerleri savunmanın doğru olmadığını belirten Saydam; “Mehmet Akif'in İstiklal Marşı’mızda geçen, ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ diye tabir ettiği Avrupa, kanunlarımızı yapmakta, insanımızı, inancımızı şekillendirmektedir. Geçtiğimiz aylarda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde 2000’in üzerinde yasa çıkardık şeklinde beyanatları olmuştu. Buna dayanarak söylüyoruz. Alınan sonuçlar da her türlü Dışişleri Bakanımızı doğruluyor. Suç oranlarının artması, ailelerin parçalanması, milli ve manevi değerlerinden habersiz yetişen bir nesil, bütün bunları ispatlıyor zaten. Şimdi soruyoruz. Acaba ecdadımız bugünler için mi can vermişti?
Sadece bir konu bile ne hale geldiğimizi anlatmaya yeter de artar bile. Milli Piyango İdaresinin, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü dolayısıyla şehitlerimizin, şehit olma sebebine tamamen ters, aykırı bir şekilde bilet bastırması, çekiliş yapması nereye geldiğimizin resmidir. Gözümüzün içine baka baka bunu yapanların, buna cüret edenlerin nereden cesaret aldıkları açıklığa kavuşmalıdır. Bu düpedüz inancımızla, şehitlerimizle, tarihimizle dalga geçmektir. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Ancak yavaş yavaş böyle bir zihniyet yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Tabi ki kelimelerin, cümlelerin bir bedeli yok. İstediğiniz kelimeyi, istediğiniz cümleyi istediğiniz gibi kullanıp şehitlerimize, gazilerimize, geçmişlerimize bol süslü laflarla takdir ve övgü dolu sözlerinizi rahatça sunabiliyorsunuz. Söylenip geçiliyor. Çok güzel. Hayran kalıyoruz. Ama icraat? İcraatlarınızı görünce de hayret ediyoruz.
Bugün Avrupa Birliğini medeniyet projesi olarak gören, çözümü burada arayan her kim varsa; parti, görüş ayırt etmeksizin herkesten samimiyet bekliyoruz. Bugün AB uğruna çıkmış ne kadar yasa varsa, ne kadar icraat varsa bunların hepsi Çanakkale Ruhuna aykırıdır ve şehitlerimizi incitir. Kamuoyuna Çanakkale Geçilmez deyip, kahramanlık nutukları atıp diğer tarafta başka işler yapmak, şehitlerimizin şehit olma sebeplerine aykırı değerleri savunmak doğru değil. Yapılan açıklamalar başka, ortaya konan icraatlar başka. Biz bu durumu samimi bulmuyor ve muhataplarını samimiyete davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.
ŞEHİTLERİMİZİN MİRASINA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Saydam, konuşmasının son bölümünde ise; “Saadet Partisi olarak yapılanların aziz şehitlerimizin ruhunu incittiğini biliyoruz. Birileri gibi kemik edebiyatı filan yapmayacağım. Şehitlerimizin kemikleri filan sızlamaz. Çünkü onlar Allah’ın rızasına ve çağrısına uygun olarak gereken mücadeleyi yapmış, bu uğurda gerekince canlarını bile seve seve vermişlerdir. Sızlasa sızlasa şehitlerimizin mirasına aykırı işler yapanların, onların mirasına sahip çıkmayanların kemikleri sızlayacaktır. Biz Saadet Partisi olarak şehitlerimizin mirasına sahip çıkıyoruz ve çıkmaya da devam edeceğiz. Bugün fiziki olarak Çanakkale geçilmemiş olabilir. Ama Çanakkale’yi geçmek isteyenlerin kanunları, zihniyeti ülkemizde yürürlüğe konmak istenmektedir. Her ne şekilde olursa olsun Çanakkale’nin Geçilmesine biz izin vermeyeceğiz.
Çanakkale Zaferimizin 106. Yılını kutluyor, başta Çanakkale’de olmak üzere İslam sancağı yere düşmesin, bugün dünyanın huzurunu sükûnetini bozan, bütün canlıların fıtratını bozmaya çalışan, dünyayı sömüren, dünyayı kan ve gözyaşına boğan emperyalistler topraklarımızı işgal etmesin diye, Yemen’de, Trablusgarp’ta, Sarıkamış’ta, İstiklal Savaşında şehit düşmüş tüm şehitlerimizi canı gönülden rahmet ve minnetle anıyor, Rabbimden onların ortaya koyduğu mücadeleyi ve müdafaa ettiklerini doğru anlayıp, emanetlerine en iyi şekilde sahip çıkabilmeyi niyaz ediyorum.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.