Bir döneme damga vuran siyasal parti: ANAVATAN PARTİSİ

Bir döneme damga vuran siyasal parti: ANAVATAN PARTİSİ

12 Eylül'ün ardından, 1983 yılının bahar ayında siyasi partiler de kurulmaya  başladı. Anavatan Partisinin kuruluşuna ilişkin belgeler de 20 Mayıs 1983’te İçişleri Bakanlığına verildi. ANAP’ın kurucu genel başkanı da Turgut Özal oldu

12 Eylül Darbesi'nden bir süre sonra eski siyasi partiler kapatıldı ve halkoylamasıyla kabul edilen 1982 Anayasası'yla "yeni bir siyasal düzen" getirilmesi amaçlandı. Bu yeni siyasi düzen bağlamında, "demokrasiye yeniden geçiş" süreci içinde 1983 ilkbaharında yeni siyasi partiler kurulmaya başladı.

ANAP, 20 Mayıs 1983'te, Adalet Partisi (AP) iktidarı sırasında alınan ve 12 Eylül döneminde de uygulaması sürdürülen 24 Ocak 1980 ekonomik önlemler paketini hazırlayan, 12 Eylül döneminde bir süre ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olan Turgut Özal tarafından kuruldu. ANAP Özal'ın çevresinde örgütlenmiş, büyük ölçüde kişiselleşmiş bir partiydi. Siyasi kadrosu önemli ölçüde, devlet ve özel sektör deneyimi sırasında Özal'la birlikte çalışmış teknokratlarla, Millî Selamet Partisi (MSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Adalet Partisi (AP) ve hatta Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) gelme, 1980 öncesi dönemde fazla ön planda olmayan siyasetçilerden oluşuyordu.

Bir döneme damga vuran siyasal parti: ANAVATAN PARTİSİ

KISA SÜREDE ÖRGÜTLENMEYİ BAŞARDI

Dört siyasi eğilimi (AP, MSP, MHP, CHP) birleştirmeyi iddia ediyordu. İşçi, memur, çiftçi, esnaf gibi toplumsal katmanları kapsayan "orta direk" temasını kullanarak kendine bir "orta sınıf partisi" görünümü verdi. Bazı büyük sermaye çevrelerinden de destek gördü. Eski parti örgütlerinin dağıldığı bir ortamda görece genç ve dinamik kadrosu, etkili destekleri sayesinde kısa zamanda güçlü ve yaygın bir parti örgütü olmayı başardı. Seçim öncesi siyasal söyleminde ılımlıydı, daha çok ekonomik konulara ağırlık verdi, bürokrasiye karşı çıktı, "devlet millet için vardır" temasını işledi. Ekonomik düzlemde, 24 Ocak Kararları'nda somutlanan bir "liberalizm"in savunuculuğunu yaptı.

Bir döneme damga vuran siyasal parti: ANAVATAN PARTİSİ

KURULDUĞU YIL TEK BAŞINA İKTİDAR OLDU

6 Kasım 1983'te yapılan genel seçimlerde % 45,14 oy oranıyla 400 üyeli TBMM'de 211 milletvekilliği kazanarak çoğunluğu sağladı ve tek başına iktidara geldi. ANAP'ın seçim başarısında eski siyasi partilerin devamı olarak kurulan partilerin MGK tarafından veto edilerek seçime sokulmayışlarının etkisi olmuşsa da, kitle iletişim araçlarını kullanmadaki etkililiği, iktisadi konulara ağırlık veren ılımlı söylemi, kullandığı "orta direk", "iş bilirlik, iş bitiricilik" gibi temaların kamuoyundaki etkisi, tek "sivil parti" olma görüntüsü, dört eğilimi birleştirme iddiasıyla klasik sağ geleneği önemli ölçüde özümsemesinin yanı sıra 12 Eylül öncesindeki sağ partilerin ortak özelliği olan anti-komünist söylemden uzak durarak sosyal demokrat seçmenler üzerinde de etkili olabilmesi, en etkin ve geniş örgütsel ağı kurmuş olması gibi faktörler rol oynadı.

Bir döneme damga vuran siyasal parti: ANAVATAN PARTİSİ

ÖZAL CUMHURBAŞKANI OLDU

29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde ANAP oylarını düşürmesine rağmen (% 36,31) 450 üyeli TBMM'de kazandığı 292 milletvekiliyle çoğunluğunu korudu. 26 Mart 1989 yerel seçimlerindeyse, Başbakan Özal'ın merkezi yönetimle uyumlu çalışabilecek yerel yönetimler seçilmesi gerektiği yolundaki uyarılarına karşın, ANAP özellikle büyük kentlerde belediye başkanlıklarının çoğunu yitirdi; Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin (SHP) zafer elde ettiği seçimlerde ANAP, il genel meclisi seçimlerinde de yüzde 21,2 oy toplayabildi. Yerel seçimlerin hemen ardından muhalefet partileri ANAP'ın üçüncü parti olduğunu öne sürerek erken seçim istedi. Bu ortamda Turgut Özal'ın 31 Ekim 1989'da TBMM'deki ANAP çoğunluğunun oylarıyla cumhurbaşkanı seçilmesi de muhalefet için yeni bir eleştiri konusu oldu. Cumhurbaşkanı Özal başbakanlığa TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut'u atadı. 17 Kasım 1989'daki ANAP I. Olağanüstü Kongresi Turgut Özal'dan boşalan genel başkanlığa Akbulut'u getirdi. Özal başkanlıktan ayrılmasına rağmen, siyasi olayların gelişmesinde belirleyici rolünü sürdürdü.

Bir döneme damga vuran siyasal parti: ANAVATAN PARTİSİ

PARTİ DÖRDE BÖLÜNDÜ

Partinin milliyetçi ve muhafazakâr kanatlardan oluşan “kutsal ittifakı” ile liberaller arasındaki çekişme Özal'ın Çankaya Köşkü'ne çıkmasıyla daha da belirginleşti. 3 Mart 1991'de ANAP İstanbul il başkanlığı için yapılan seçimde Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'ın aday olması parti içindeki liberal-muhafazakar çatışmasını görünür hale getirdi. Parti, 1991 Haziranı'nda yapılacak 3. Olağan Kongreye doğru Yılmazcılar, Keçecilerciler, Güzelciler, Akbulutçular olarak dörde bölündü. Seçimi Mesut Yılmaz kazanırken, kaybeden Yıldırım Akbulut başbakanlıktan da istifa etti; böylece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir başbakan, görevi başındayken parti içi muhalefet hareketi sonucunda makamını kaybetti.

Bir döneme damga vuran siyasal parti: ANAVATAN PARTİSİ

ANAMUHALEFET DÖNEMİ

İktidarda giderek yıpranan ANAP, 20 Ekim 1991'de yapılan genel seçimlerde oyların yüzde 24'ünü toplayıp 115 milletvekili çıkararak ikinci parti durumuna düştü. Seçim sonrasında Yılmaz halkın ANAP'a anamuhalefet görevi verdiğini söyleyerek koalisyon görüşmelerinin dışında kaldı. 1991-1995 yılları arasındaki dönemi muhalefette geçirdi. 1990'lı yıllarla birlikte parti içinde üç eğilim (milliyetçiler, muhafazakarlar, liberaller), yerini "Özalcı"-"Yılmazcı" ayrımına bıraktı.

Bir döneme damga vuran siyasal parti: ANAVATAN PARTİSİ

2002 SEÇİMLERİ ANAP İÇİN FACİA OLDU

Çalkantılı sürecin ardından 18 Nisan 1999 genel seçimleri sonucu yüzde 13,22 ile 86 milletvekilliği kazanan ANAP, TBMM'deki 4. büyük parti oldu. Anavatan Partisi, 28 Mayıs 1999'da Bülent Ecevit'in başkanlığında DSP ve MHP'nin de katıldığı 5. Ecevit Hükümeti'nde hükûmetin en küçük ortağı olarak yer aldı. 3 Kasım 2002'de yapılan genel seçimler ise ANAP için bir facia oldu; %5,11'lik oy oranıyla tarihinde ilk kez TBMM dışında kaldı. 23 Temmuz 2009'da Demokrat Parti (DP) ile birleşme kararı alındı. 31 Ekim 2009 tarihinde Ankara'da yapılan 10. Olağan Büyük Kongresi'nde, kendini fesih ve Demokrat Parti ile birleşme kararı alındı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.