CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Biz demokrasiye bakıyoruz, cumhurbaşkanı olayını kişiselleştirmiyoruz

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Biz demokrasiye bakıyoruz, cumhurbaşkanı olayını kişiselleştirmiyoruz

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Biz bir ittifakız, Millet İttifakı. Biz, demokrasiye bakıyoruz, biz cumhurbaşkanı olayını kişiselleştirmiyoruz." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde, Medyascope canlı yayınına katılarak, gazeteci Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtladı.

"Devlet sizi dinliyor mu? Böyle bir iddia dolaşıyor. Ne söylersiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Devlete duyduğum saygı dolayısıyla 'devlet bizi dinliyor' demek istemem. Ama bazı çevreler, yerler, bizi dinliyorlar. Ben bunu gayet iyi biliyorum. Bunu benim söylememe gerek bile yok Erdoğan demişti bir ara, 'Ey Kılıçdaroğlu senin nefes alışını bile biz biliyoruz' diye. Nefes alışımızı zaten biliyorlar, dinliyorlar. Bugünkü teknolojik olanaklarla bu mümkün." yanıtını verdi.

Telefonların dinlendiğini herkesin bildiğini, bunu yalanlamanın mantığının olmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Hukukun, can ve mal güvenliğinin, demokrasinin olmadığı bir yerde rakibinizi dinlersiniz. Neler konuştuğunu, neler yaptığını dinlersiniz. Servis edersiniz otoriter rejime, otoriter rejim de gereğini yapmak için mücadele eder." diye konuştu.

"Telefon görüşmelerinizde tedbirler alıyor musunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Gizli kapaklı işler yaptığımız söz konusu değil. Böyle bir şey yok zaten. Ne düşünüyorsak rahatlıkla söylüyoruz. Gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda veya sizin sorduğunuz sorular varsa o çerçevede." dedi.

Büyük bir aile olduklarını, kendi içlerinde konuştuklarını, politikalarını belirlediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, iktidarın bunları önceden öğrenmesi ve buna yönelik farklı politikalar oluşturmasının kendilerini çok ilgilendirmediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, CHP'nin konuşmalarını saydam şekilde kamuoyu önünde yaptıklarını kaydetti.

"Mahkemelerde büyük bir çürüme var"

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuna ilişkin değerlendirmesinin sorulduğu Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Eğer bir kişi 'ben Cumhurbaşkanı adayı olacağım' diye Yüksek Seçim Kuruluna başvurur, Yüksek Seçim Kurulundaki hakimler yani Yargıtaydan ve Danıştaydan gelen hakimler, 'evet sen cumhurbaşkanı adayı olabilirsin' diye karar verirlerse bu kişi içeride tutulursa hapiste tutulursa bu ülkede demokrasiden söz edilir mi? İnsan haklarından söz edilir mi?

Akıl var, mantık var. Bizim ceza kanunda, tutukluk esas değildir, esas olan insanların tutuksuz yargılanmalarıdır diye açık bir hüküm olmasına rağmen, üç buçuk yıldır insan iddianame hazırlanmadan hapiste tutuyorsa siz o ülkede demokrasi vardır, hukuk vardır, hukukun üstünlüğü vardır diye düşünebilir misiniz? Eğer Anayasa Mahkemesi kararını alttaki bir mahkeme 'kim oluyor bu Anayasa Mahkemesi ben onun kararına uymam, onun kararı beni bağlamaz' diye karar alıp ve bunu da karar metninde bir anlamda geçiriyorsa o ülkede hukukun üstünlüğünden demokrasiden söz edilir mi?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yargının bağımsız olduğu açıklamalarında bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Arkasından kurduğu cümle ne? Tehdit ediyor, 'onu kim serbest bırakırsa gösteririm ben ona' diye. Bu ne demektir? Yargıçlara göz dağı veriyor. Kimin aracılığıyla gözdağı veriyor? Hakimler Savcılar Kurulu aracılığıyla." ifadelerini kullandı.

Mahkemelerde, Adalet Bakanlığında büyük bir çürüme olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de adaletin olduğunu kimsenin kabul etmediğini ileri sürdü.

Yargıtay Başkanının adalete olan güvenin yüzde 30'lar seviyesinde bulunduğunu söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Yargıtay Başkanı, eğer bunu ifade ediyorsa iktidarın şapkasını çıkarıp önüne koyması lazım. 'Ya bu ülke nasıl oldu da 18 yılda bu hale geldi' diye. Bunun üzerinde duruyorlar mı? Durmuyorlar. Lafa gelince 'yargı bağımsız.' Yargı bağımsızsa kardeşim, senin avukatın, Erdoğan'ın avukatı, neler yapıyor bu ülkede?" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Garip nokta şu; doğru karar veren veya hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar veren yargıcın cezalandırılması, saraydan gelen talimat çerçevesinde karar veren hakimin ise ödüllendirilmesi. Aldılar mı? Ne yaptılar? Yargıtay'a üye yaptılar. Kendi iddianamesine İstanbul'da Cumhuriyet Başsavcısı intihal yapıyor, iddianamede yapıyor. Bu intihal açıkça var. İntihal suç mu? Suç. Siz bu kişiyi getirdiniz Yargıtaya üye yaptınız." dedi.

"Hukuk olsa tahliye olması lazım"

"Osman Kavala'nın tahliye olmasının mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hukuk olsa tahliye olması lazım. Hukuk olmadığı için Erdoğan'ın isteği üzerine içeride kalıyor. Anayasa Mahkemesi kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı, düşünün, tahliye ettiler. Eşyalarını topladı dışarı çıkacak, aynı dosyadan tekrar bir dava açtılar, tekrar iddianame, tekrar tutuklama kararı, içeride kaldı." cevabını verdi.

Kılıçdaroğlu, "Bütçe konuşmasına belli ki uzun süreli hazırlanmışsınız. Burada sanki 'Kılıçdaroğlu, söylem değişikliğine gidiyor gibi bir intiba var.' Doğru mudur?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Söylem değişikliği yok aslında. Yani öteden beri söylediklerimizi orada da söyledik. Bütçe konuşmasında bütçe üzerinde konuşmadım, AK Partili milletvekillerinin vicdanına seslendim. Siz kalkıyorsunuz bütün bu hukuksuzluklar varken el kaldırıyorsunuz. Aklını kiraya veren bir insanın, aklını kullanmayan bir insanın parlamentoda olmaması lazım. Eğer vicdani olarak siz el kaldırmamanız gerekirken el kaldırıyorsanız kendinizi bir sorgulamanız gerekiyor. Onların vicdanına, adalet duygusuna seslenmeye çalıştım. Kızanlar oldu. Kızıyorlar çünkü onlar da aslında vicdan azabı çekiyorlar. Söylediklerimin tamamı doğru mu? Tamamı doğru, yüzde 100 doğru."

Beşiktaş saldırısı sonrası şehit ailesine bağlanan maaşın miktarını dile getirdiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "İtiraz ettiler. Malatya milletvekili. 'Eğer bu rakamı' dedim 'ben kanıtlarsam sen ayrılacak mısın?' Ondan cevap bekliyorum. Kanıtladık onu. Şimdi aldığı aylık da 190 lira olmuş, arada geçen zamlar da var. Bizim söylediklerimize güvenmiyorlar, Erdoğan'ın söylediklerine güveniyorlar. Oysa biz belgeli, dokümanlı konuşuyoruz." dedi.

Kılıçdaroğlu, saldırıda 40'ı polis 47 kişinin şehit olduğunu, 52 milyon lira para toplandığını belirterek, paraların nerede olduğunu ve neden verilmediğini sordu.

İlk seçimde iktidarın değişeceği, "gidecekleri" yönündeki söylemlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Ben kinle intikamla hareket eden bir insan değilim. Devlet yönetiminde kin, intikam olmaz devletin yönetiminde adalet, hukuk olur. Hukuk içinde bir şey yapacaksanız hukuk içinde yapacaksınız. Eğer siz, kinle öfkeyle intikam duygusuyla yola çıkarsanız bunlardan bir farkınız kalmaz. Bizim bunlardan temel olan farkımız ne? Temel farkımız şu; biz kin gütmeyiz. Yunus'un kültürüdür aslında bu. İntikam duygusu bizde yoktur. Neden intikam alacaksınız? Ama bir adaletsizlik varsa tüyü bitmemiş yetimin hakkı yenmişse bunu araştırmak da bizim görevimizdir."

İntikam duygusuyla hareket edildiğinde devletin yıpratılacağını, adalet kurumunun da yok edileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, kesinlikle böyle bir düşüncelerinin olmadığını vurguladı.

"Biz güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyoruz"

"Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bana göre sorulması gereken, geniş kitlelere sorulması gereken soru; halk nasıl bir cumhurbaşkanı istiyor?" yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Benim düşüncem şu; soruyorlar siz de sordunuz 'Cumhurbaşkanı adayı yollayacak mısınız?' diye. Bakın tek adam rejiminde hiçbir tartışma yok. Niçin? Herkes bir kişiyi gösteriyor, tek adamı gösteriyor. 'Bizim adayımız odur, elinde sopa var' diyor. 'Bizi de besliyor dünyanın parasını aktarıyor bize, yandaşlarımıza aktarıyor, mal varlıklarımız giderek büyüyor, yurt içinde, yurt dışında mallar edinmeye başladık, imkanlarımız çok fazla memleket batsa bile umurumuzda değildi, zaten dünyalıklarımızı yaptık, dolayısıyla bizim cumhurbaşkanı adayımız belli, elinde sopası var kim kafasını kaldırıyorsa vuruyor bizim Cumhurbaşkanı adayımız o.'

Peki biz ne diyoruz? Biz bir ittifakız, Millet İttifakı. Biz demokrasiye bakıyoruz, biz cumhurbaşkanı olayını kişiselleştirmiyoruz. Ali mi cumhurbaşkanı oldu, Veli mi cumhurbaşkanı oldu? Bu önemli değil, önce cumhurbaşkanı nasıl olacak, yetkileri ne olacak bu cumhurbaşkanının. Yetkileri üzerinde durmamız lazım. Cumhurbaşkanı, tarafsız ve devletin sigortası mı olacak yoksa sigortasız bir devlet, öyle bir yapı mı olacak?"

Cumhurbaşkanının, devletin sigortası olması gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, en tepede, siyasi partiler arasında itilaf çıktığı zaman, tartışma çıktığı zaman sükunete davet eden, uzlaştıran, ülkenin çıkarlarını söyleyen bir kişinin olmasını istediklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti:

"Şimdi Millet İttifakımız var, doğru. Biz, Millet İttifakı olarak konuşmadan, şimdi her parti tek aday mı gösterecek yoksa her bir parti ayrı ayrı aday mı gösterecek, cumhurbaşkanının yetkileri ne olacak. 'Güçlendirilmiş parlamenter sistem' diyoruz. Bu güçlendirilmiş parlamenter sistem içinde Cumhurbaşkanının fonksiyonu, ağırlığı ne kadar olacak? Başbakanın yürütme organı ağırlığı ne olacak? Bütün bunlar ortaya çıkmadan kısır bir tartışmanın içine Türkiye çekilmek isteniyor."

"Köşe yazarlarının, hayal aleminde gezmemeleri lazım"

"Sizi kışkırtmak istiyorlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da biliyorsunuz istedi sizin aday olmanızı. Baştan noktayı koymanızı istiyorlar ve oradan iki kişinin şimdiden ne zaman yapılacağı belli olmayan şeye girmesini istiyorlar. Katılır mısınız?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Onlar, tek adam rejiminin devamını istiyorlar. İki taraf da tek adam rejimini savunacak ve çarpışacak. Bunu istiyorlar. Biz tek adam rejimi istemiyoruz, biz güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyoruz." karşılığını verdi.

"Abdulkadir Selvi yazmış, 'CHP'nin adayı yine Abdullah Gül' demiş. Ne söylersiniz?" şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Neye dayanarak bunları söylüyor doğrusunu isterseniz ben bilmiyorum. Ama köşe yazarlarının, hayal aleminde gezmemeleri lazım.Köşe yazarlarının oturup araştırma yapmaları lazım, konuşmaları lazım. Belli çevrelerle, belli kişilerle konuşmaları lazım. Abdulkadir Selvi de telefon açıp sorabilirdi bana, 'şunu yazma, bunu yaz' falan diyebilirdik yani. Böyle bir şey konuştuk mu? Hayır konuşmadık. Peki benim adıma Abdulkadir Selvi niye konuşuyor? Hangi gerekçeyle konuşuyor? Yoksa Abdulkadir Selvi'ye birileri yazdırıyor mu? Bu cümle önemli. Birileri onlara belli cümle kalıplarını veriyorlar, 'bunları köşenizde yazacaksınız' diyorlar. Onlar da 'emredersiniz' deyip yazıyorlar."

"Demokrasiye taraf olanların bir arada olmalarını istiyoruz"

Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'nın kimlerden oluştuğu, yeni partilerin ittifaka dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin soru üzerine, önümüzdeki seçimlerin, partilerin seçimleri olmadığını belirterek, "Biz önümüzdeki seçimlerin demokrasiye taraf olanların ve demokrasiye karşı olanların seçimi olarak bakıyoruz ve demokrasiye taraf olanların bir arada olmalarını istiyoruz. Bunun en temel özelliği ya da görünen yüzü şu, güçlendirilmiş parlamenter sistem." diye konuştu. 

Kılıçdaroğlu, bir seçim kararı alınıp seçim atmosferi oluştuğunda güçlendirilmiş parlamenter sistemi isteyen ve daha önce Millet İttifakı içinde yer almayan, kongrelerini yapan partilerle konuşulacağını ve iş birliği yapılabileceğini dile getirdi. 

Ayrı görüşlerdeki partilerin bu konu çerçevesinde birlikte hareketinin nasıl olacağına ilişkin Kılıçdaroğlu, her parti ayrı, tüzel kişilikleri, programları, dünyaya bakışları olduğunu ancak demokrasi, insan hakları, yargının bağımsızlığı, medya özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü, dünya ile insanlarla barışmak gibi ortak noktalarda buluşacaklarını ifade etti. 

Kamulaştırma ile ilgili sözleri hatırlatılarak, bu konuda bir çalışmaları olup olmadığına ilişkin Kılıçdaroğlu, kendisinin eski maliyeci olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi: 

"Kamulaştıracağız ama nasıl, kin duygusu, intikam duygusu onları mahvedeceğiz, Hayır, öyle bir şey yok. Önce 'bunu kaça yaptın kardeşim, bu kalemi kaça yaptın?' Oturacağım, hesaplarına bakacağım şişirmeler var mı? Yani bir liralık beş liraya yazılmış mı yazılmamış mı, bunlara bakacağız. Bunu gören, bilen devlette kadrolar var mı, var. Yetkin insanlar var mı, var. Bakacağız 'kaç lira kardeşim bu kalem, 5 lira, güzel sana yüzde 25-yüzde 20, bu iş için normal karını da vereceğim, kardeşim al paranı güle güle.' Bundan sonra artık bunu devlet çalıştıracak."

Kılıçdaroğlu, ekonomi politikalarının başarısının, yarattığı istihdamla ölçüldüğüne işaret ederek "Planlı bir ekonomiyle istihdam yaratıyorsunuz, ekonomi sürekli büyütüyorsunuz, kişi başına gelir sürekli artıyor, dolayısıyla siz başarılısınız o zaman, bizde böyle bir başarı yok." dedi.

"İçişleri Bakanlığı'na dilekçenizi verirsiniz, partinizi kurarsınız"

Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül'ün parti kuracağını açıklamasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Olabilir. Parti kurmanın kuralları vardır; Gider İçişleri Bakanlığı'na dilekçenizi verirsiniz, partinizi kurarsınız. Kurduktan sonra görürüz ayrıntıları. Özel bir karşıtlığımız yok. Yani bir insan Cumhuriyet Halk Partisinin içinde mutlu değilse, izlediği politikaları benimsemiyorsa, 'Ben ayrılıp ayrı parti kurabilirim' diyebilir. Bizim bu konuda söyleyeceğimiz fazla bir şey yok." diye konuştu. 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca hakkındaki düşüncelerine ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, baştan hatalar yapıldığını, açıklamaların Koca tarafından değil, Bilim Kurulu sözcüsü tarafından yapılması gerektiğini savundu. 

Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, dünyada saygın bir devlet konumunu sürdürmesi için yalan söylememesi ve bilgileri doğru paylaşması gerektiğini belirtti.

- "Hemen partiden ihraç ettik"

Kılıçdaroğlu, partisine yönelik taciz iddialarının doğru olup olmadığına ilişkin soruya, "Tutuklandı zaten, biz hemen partiden ihraç ettik. Yani bir olay çıkar ve bu olay bizim partinin ilkeleri ile çelişirse o kişiyi partiden ayırırız, partiden atarız. Bu sadece bir taciz olayında değil. Diyelim ki başka bir olay, Menemen'de yaşandı. Belediye başkanımızı ne yaptık, hemen disipline verdik. Dolayısıyla biz temel ahlaki kurallar konusunda asla ödün vermeyiz, gereği neyse anında yaparız. Yapıldı mı yapıldı gereği, yapıldı. Bizim içimizden bir kişi çıkıp, yönetici konumunda olan, bakan konumunda olan bir kişi çıkıp bir taciz olayı dolayısıyla 'bir seferden bir şey olmaz' demedi." yanıtını verdi. 

"Asgari ücret gelir vergisinden muaf tutulmalı"

Asgari ücret görüşmelerine ilişkin olarak da, Türk-İş, Hak-İş ve DİSK'in asgari ücret konusunda bir araya gelmelerinin güzel bir olay olduğunu ve bir rakam belirleyip bunu iktidarla görüşmelerinin son derece değerli olduğunu dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, burada ağır yükün Türk-İş'e düştüğünü belirterek, "3 bin 100 lira ödenmeli ve asgari ücret gelir vergisinden muaf tutulmalı. Dolayısıyla biz o zaman anlarız ki gerçek anlamda hükümet emekçinin, alın terinin, üretenin, çalışanın yanında ve sendikalar da mutlu olurlar." dedi. 

"Erdoğan'ın güçlendirilmiş parlamenter sistem ya da parlamenter sistem noktasına gelme ihtimali olabilir mi? Bu durumda bütün yaşananları bir kenara bırakıp, böyle bir tartışmanın içerisine girer misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, temel hedeflerinin Türkiye ve çıkarları olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Eğer güçlendirilmiş parlamenter sistem, yani eski sistem değil, darbe hukukundan, darbecilerin getirdiği OHAL dönemlerinde de tahkim edilen insan haklarına, demokrasiye aykırı düzenlemelerden tümüyle arınmış bir uygulama gelirse, güçlendirilmiş parlamenter sistem olursa niye karşı çıkalım ki, zaten söylediğimiz o."

"Belli kişilerden ve kurumlardan intikam almak, onları köşeye sıkıştırmak ve yok etmek" gibi bir düşüncelerinin olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bizim düşüncemiz şu: Bu ülkede 83 milyon yaşıyoruz, huzur içinde ve birlikte yaşayalım. Herkesin karnı doysun, keyfi yerinde olsun. Sinemaları, tiyatroları, meydanları, alanları bayram havasına dönsün. Kimse kimseyle kavga etmesin. Eğer bunları vadeder, 'bizim ülkemizde tek adam, otoriter rejim, baskı rejimi olmasın, demokrasi olsun' diyorlarsa başımızın üstünde.

Türkiye'nin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmesi, ekonomide, bürokraside, liyakatin olması, yargının bağımsız olması. Bunları söylemek yetmez. Bunları söylediği zaman biz, 'o ne güzel söyledin hemen yarın sabah olacak.' Yok öyle bir şey. Bunlar tek tek yazılacak, tek tek taahhüt edilecek, tek tek takvimlendirilecek. Şu tarihte şu olursa destek veririz. Niye vermeyelim. Şimdi asgari ücreti iktidar 3 bin 100 lira yaptı diye biz karşı mı çıkacağız? Hayır keşke yapsa, biz de destek vereceğiz. 'Bravo iyi ki yaptın' diyeceğiz. Yatırım için destek verse, 'bravo iyi ki yaptın' diyeceğiz. Bizim buradan bir tereddüdümüz yok."

Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu söylemlerinin yaptırımlar öncesi dillendirilen söylemler olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Yaptırımlar olmadığı takdirde Erdoğan eski şeyine dönüyor. 'Bizim yönümüz AB'dir' diye söylendi. Niçin? 'Aman ne olursunuz bize yaptırım falan uygulamayın' diye." değerlendirmesinde bulundu.

Zamana ve ortama göre çifte standart uygulamanın devletlerin saygınlığına gölge düşüreceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Zamana, zemine göre konuşulması belli bir konuda gerçekten kararlı olmadığınız algısını dünyaya yayar ve pekiştirir. Erdoğan'ın geldiği nokta budur. Dolayısıyla Erdoğan bunu söyledi diye biz hep beraber 'o bravo.' Yok öyle bir şey. Bunu söyleyen kişi parlamentoya getirecek. Yargı bağımsızlığını getirecek hemen. Aslında olay hukuk olayı olmaktan çok daha öte bir uygulama olayı. Tutuksuz yargılama esastır. Kim söylüyor? Ceza kanunu. Bu kanun uygulanıyor mu? Uygulanmıyor. Anayasa'nın 138. maddesi 'hiç kimse yargıya talimat veremez' diyor mu, diyor. Talimat veriliyor mu. veriliyor. 'Bırakırsanız başına gelecek belaları düşün' deniliyor mu örtülü, deniliyor. Hakim korkudan bir şey yapıyor mu, yapmıyor. Saraydan bekliyor mu talimatı, saraydan bekliyor. Kimin üzerinden? Erdoğan'ın avukatları üzerinden bekliyor. 'Bunları yaparsan bir de ayrıca seni ödüllendireceğim' deniliyor. Biz bunları biliyor muyuz, biliyoruz."

Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığının altını çizen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Biz bunların tamamını yapacağız. Dostlarımızla beraber yapacağız. Bu ülkeyi seven, demokrasiden yana olan çok sayıda kişi var. Değişik partilerde kişiler var. Biz bunun tamamını yapacağız ve göreceksiniz tarihin bize yüklediği bir sorumluluktur, bu sorumluluğu yerine getireceğiz. Sandıkta demokrasiden yana olanlar birleştiği zaman Türkiye'nin pozisyonu çok değişecek. Bütün dünya, bütün Ortadoğu görecek, Türkiye'de demokrasinin nasıl demokratik kurallar içerisinde yeniden inşa edildiğini, Cumhuriyetin nasıl demokrasiyle taçlandırıldığını, bu mücadelenin ne kadar kutsal ve doğru bir mücadele olduğunu görecek. Biz aslında bunu gerçekleştirdiğimizde dünya siyaset tarihine çok önemli bir katkıda bulunacağız. Dünya siyaset tarihinde otoriter bir rejimin demokratik yollar ve yöntemlerle bütün baskılara rağmen nasıl kazanıldığını, nasıl oluşturulduğunu göreceğiz. Biz bunu yapacağız."

CHP'nin MHP ile ortak Cumhurbaşkanı adayı çıkardığı anımsatılarak, "Şu anda Bahçeli partinizi ve şahsınızı belki de Erdoğan ve AKP'den daha fazla hedef alıyor, saldırıyor. Rencide edici bir durum var mı, bu da telafi edilir mi?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bahçeli'nin Cumhur İttifakı içinde üstlendiği rol o. Beni gülümsetiyor. Okurken gülümsüyorum." yanıtını verdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.