CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Türkiye gerçek anlamda yönetilmiyor, savruluyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye'nin yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadelesini nasıl gördüğü yönündeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, başlangıçta koronavirüsle mücadele konusunda iktidarın önemli adımlar attığını ancak ekonomik ve sosyal açıdan bu adımların yetersiz kaldığını söyledi.
Bilim Kurulunun aralarından bir sözcü seçerek bütün açıklamaları onun yapması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Onların neler önerdiğini bilmiyoruz ama onların önermelerine karşın siyasi iktidarın nasıl karar aldığını biliyoruz. Onlar 'yanlış yapıyorsunuz' diyorlardı, 'hayır biz yanlış yapmıyoruz, siz sesinizi çıkarmayın biz bildiğimizi okuyacağız.' Bugünkü tablonun ortaya çıkış nedeni bu. İşin Türkçesi, 5 maskeyi dağıtmaktan aciz bir siyasi iktidarın korona sürecini yönetme şansı zaten yoktu. Bilim Kurulunun önerilerini dikkate almayan bir siyasi iktidarın bu felaketi önleme şansı zaten yoktu. Biz sorumlu muhalefet olarak 'şunu yanlış yaptın' demedik, 'şunu da yap' diye hep uyarıda bulunduk. O dönem Türk Tabipleri Birliği (TTB) uyardı, doktorlardan oluşuyor bu. Türkiye'nin her tarafından doktorlar bilgi veriyor, 'yanlış yapıyorsunuz, kamuoyuna doğru bilgi vermiyorsunuz' dediler. Bu açıklama üzerine ne PKK'lılığı kaldı ne diğerleri kaldı, kim haklı çıktı? TTB."
TTB'nin dün kendisine yaptığı ziyareti hatırlatan Kılıçdaroğlu, Birlik yöneticilerinin hala gerçek vaka sayısının açıklanmadığını söylediklerini de aktardı.
"CHP'li belediyeler en baştan itibaren kendi il ve ilçelerindeki ölüm sayılarını açıklamış olsalar, biz bu rakamları çok daha önceden öğrenmiş olur muyduk?" şeklinde bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Biz o ölüm sayılarını aldık. Bir önceki yıl aynı dönemde hayatını kaybedenlerle, bu sürede hayatını kaybedenlerin sayısını aldık. Fakat elimizde, 'Kovid'den kaç kişi öldü, diğer hastalıklardan kaç kişi öldü' şeklinde bir veri yoktur. Yine bakanlık ölüm raporlarına doğruyu yazmıyordu, o yüzden bizim açıklama yapmamızı doğru bulmadım. İstanbul'da şöyle bir şey oldu, Ekrem Bey olayın büyüklüğünü görünce 'bu kadar da olmaz, önlem alın' dedi. İstanbul'u yönetiyor, kendisini sorumlu hissediyor." diye konuştu.
"Hiç kimse bilmiyor"
Katar'la yapılan anlaşmalara ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, Tank Palet Fabrikasının Katarlılara satılmadığını, "bedava verildiğini" ileri sürerek, Borsa İstanbul'un yüzde 10 hissesinin satışına da tepki gösterdi.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Hükümet arzu ettiği geliri, vergiyi toplayamıyor. Satacaklarını sattı, şimdi elde avuçta ne varsa satıp günü gün etmeye çalışıyor. Şimdi Borsa'nın yüzde 10'unu Katarlılara satıyorlar. Kaça sattılar? Niye bilmiyoruz? Tank Palet Fabrikası'nın sözleşmesini biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz. Ben söylüyorum, sıfır. Hiç para alınmadı. Yatırım yapacaklardı, ne kadar yatırım yaptılar? Hiç kimse bilmiyor. Tank yapılacaktı, yapıldı mı? Hiçbir şey yok. Bunun benzerini ekim ayında yaşadık. Futbol kulüplerinin naklen yayın gelirleri var 500 milyon dolar. Katar firması 'Dolar yükseldi, ben 500 milyon doları ödemiyorum' dedi. Sözleşme var, hukuken ödemesi lazım. 90 milyon dolara indirdiler, dolar kurunu sabitlediler, 5,80 üzerinden. Kasabın, kahvecinin borcunu indirdiler mi? Ne oluyor bu Katar aşkı? Bir kalemde 90 milyon dolar indirdiler. Bari 9 lira indir. Her şey satılıyor, yarın öbür gün 'Sarayın yarısını sattık Katarlılara' denirse kimse şaşırmasın. Türkiye Varlık Fonu'nu niye kurdular, 'kime neyi, nasıl satarız' Bunun arayışı içerisindeler.
Niye borsanızı satıyorsunuz. Katar gelsin borsadan hisse senedi alsın. Hangi gerekçe ile satıyorum. Bir de bunlar milliyetçi geçiniyorlar. Memleketin satılmadık yerini bırakmadınız. Ne milliyetçiliği Allah aşkına, her şeyi sattılar. Ülkeyi pazara döndürdüler, yabancı sermayeye pazar haline getirdiler. Her şeyi satıyorsunuz, satılmadık fabrika, arazi, banka, sigorta, saraylar kalmadı. Nereye kadar gidecek. Kimin malını satıyorsunuz?"
İktidarın 83 milyonun malını sattığını ancak kaça sattığını da söylemediğini öne süren Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasının şu anda "eksi 54 milyar dolar" rezervi olduğunu kaydetti.
İktidarın "dolar yükselmesin" diyerek, 128 milyar doları sattığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Kime satıldı bu para? Kasap, manav, büfeci aldı mı? 128 milyar doları kime sattınız? Ben AK Parti'ye oy veren vatandaşlarıma sesleniyorum, memleketi bu hale getirene hala oy verecek misin sen?" diye konuştu.
Tüm yapılanlara karşın doların yeniden yükselmeye başladığı belirtilen Kemal Kılıçdaroğlu, "Tutamazsınız, bu işin temelinde yatan güvendir, siyasi iktidar kimseye güven vermiyor. Berat Albayrak, bakmayın işin başında olduğu için, talimatı veren Erdoğan'dı. Asıl sorumlu o değil mi? Tek adam rejiminde zaten devlette liyakat olmaz. Çünkü her şeyi tek adam bilir." dedi.
Bakanlıkların eski bakanlıklar olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şimdiki bakanların eski dönemdeki müsteşar pozisyonunda olduklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Türkiye gerçek anlamda yönetilmiyor, savruluyor. Türkiye'de bir yönetim boşluğu var, her alanda bir yönetim boşluğu var." görüşünü paylaştı.
- Ekonomi ve yargı reformu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün yaptığı konuşmada Anayasa'nın 138. maddesine atıfta bulunduğu hatırlatılarak, ekonomi ve yargıda reform söylemlerine ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir sefer yargıya talimat vermek bizim işimiz değil, siyasetçinin işi değil. Yargı demokrasilerde 3. güçtür. Yargıya talimatı kim veriyor? Yargıya talimatı, siyasi otorite ve onun tepesindeki kişi veriyor, yani Erdoğan veriyor." ifadelerini kullandı.
"Bunu bilerek mi söylüyorsunuz?" denmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bilerek söylüyorum. Örnek vereyim, Trump, 'Papazı bırakmazsan başına gelenleri düşün' dedi. Erdoğan ne söyledi, 'Bu can bu tende kaldıkça yargı bağımsızdır, asla onu sana vermem' dedi. Trump'ın ikinci tweet sonra papazı serbest bıraktılar. Türk kökenli bir Alman gazeteci vardı, uzun süre hapisteydi. Merkel'den telefon geldi, bir gecede iddianamesi yazıldı, ertesi gün mahkemeye çıkarıldı tahliye edildi. Havaalanına götürüldü ve Almanya'ya gönderildi. Bu talimatla olmazsa, nasıl olur?"
Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davalarına ilişkin de açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede adaletsizliğin şahı var." dedi.
Kanunun "tutuklama esas değildir" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Siz 3,5 yıl iddianamesiz bir adamı içeride tutuyorsunuz. Bu adaletsizlik midir, değil midir? Onlar hapisten çıkarlar bize oy vermezler, onların kendi partileri var ama haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, biz şeytan değiliz, onlar şeytan. Haksızlık karşısında susup, haksızlığın sürmesini istiyorlar. Şimdi buna ben itiraz etmezsem, ben kendi insanlığımı reddetmiş olurum. Siz Osman Kavala'yı da Demirtaş'ı da diğerlerini de... Pek çok kişi var aynı şekilde haksız yere içerde yatan. Haksız yere. İçerde yatmayanı örnek vereyim, KHK ile üniversitedeki hocayı attınız. Gitti mahkemede beraat etti. Aylardır, yıllardır, beraat etti ama görevine iade edilmiyor. Talimatı siyasi otorite veriyor, bundan eminim. Kim bunları yapıyor, kalkıp direkt o hakime telefon açmıyorlar, HSK'den birine açıyorlar. Erdoğan'ın avukatları var. İstanbul Adliyesi'nde Erdoğan'ın avukatı sigara içiyor, külü dökecek kül tablası için savcıya diyor ki 'Kül tablasını getirir misin buraya?' Bu kadar büyük bir çürüme var yargıda. Yargı diye bir şey yok şu anda, içlerinde düzgün insanlar var tabii. Onların sayesinde kısmen ayakta."
HSK'nin eğitim sırasında dağıttığı bir broşüründen bahseden Kemal Kılıçdaroğlu, hakimlere dağıtılan söz konusu broşürde, "falan davalarda tahliye kararı vermeden önce bize soracaksınız" dendiğini iddia etti.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kararı verecek hakime, 'Bir kişinin tahliye edilip, edilmemesi konusunda önce HSK'ye soracaksın, ondan sonra karar vereceksin' deniliyor. Böyle bir broşür var. Dağıtılan bir broşür. Hiç kimse de bunu inkar edemez. Anayasa'nın 138'nci maddesi varmış, ortada anayasa mı kaldı? TBMM'nin iradesi ipotek altında şu anda. Haksızlık konusunda bir AKP milletvekili çıksın konuşsun. Konuştu ne oldu? Düşüncesini söyledi diye kişiyi hain ilan ediyorsunuz. Ondan sonra kalkıp bana, kamuoyuna 'Anayasa'nın 138. maddesi var kimse emir talimat veremez, ey hakimler talimata uymayacaksınız.' Zindaşti'yi kim bıraktı Allah aşkına. Dünyanın en önemli uyuşturucu kaçakçısı. Cumhurbaşkanlığından hakimi arıyorlar, hakim söyledi bunu."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.