Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yalan siyaseti yapıyorlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yalan siyaseti yapıyorlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, CHP zihniyetinin yalan ve iftira zulmüne maruz kalmaktadır. Bunun adı da bir yalan terörüdür." dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'na katıldı.

 

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,  AK Parti TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, bir süre daha devam edecek olan Meclis çalışmalarında milletvekillerine başarılar diledi.

Milletvekilleriyle gruplar halinde gerçekleştirdikleri değerlendirme toplantılarına geçen hafta kaldıkları yerden tekrar başladıklarını anımsatan Erdoğan, yarın bir grup milletvekili ile tekrar bir araya geleceklerini, böylece salgın öncesi başlatılan ve beş grup halinde planlanan toplantıların tamamlanmış olacağını ifade etti.

Erdoğan, Meclisin açılmasıyla gruplar halindeki sohbet toplantılarına yeniden başlayacaklarını bildirerek, "AK Parti’nin en önemli vasıflarından biri olan istişare kültürünün örneği olarak gördüğüm bu toplantılarda söz alan her milletvekilimiz özgürce düşüncesini ifade ediyor. Arkadaşlarımızla, illerimizin sorunlarından ülke ve dünya politikalarına kadar her hususu samimiyetle görüşme, konuşma fırsatı buluyoruz." dedi.

Kendisi dahil toplantılara katılan hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği hususun "2023 seçimlerinin ülkenin kazanımlarının korunması ve geleceği bakımından giderek daha önemli hale gelmesi" olduğunu belirten Erdoğan, "Dünkü Merkez Yürütme Kurulu toplantımızda da ifade ettim; Türkiye, 2023 yılına yaklaştıkça partimize ve ülkemize yönelik saldırıların giderek artacağı anlaşılıyor. Maalesef güya muhalefet sıfatıyla ortada dolaşan bir parti ve onunla aynı yolda yürüyenler, Türkiye’nin önünü kesmeye yönelik bu kampanyaya büyük bir hevesle ortak olmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

"Yalan terörü"

"Elbette bu ülkede her dönemde iktidarla muhalefet partileri arasında çekişmeler, gerilimler, görüş farklılıkları yaşanmıştır." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama bu defa karşımızda bambaşka bir fotoğraf vardır. Dışardan ve içeriden birtakım sözler aldığı anlaşılan CHP, giderek daha pervasız, yıkıcı ve ahlaksız bir şekilde bizi hedef alıyor; buna benzer bir görüntü vererek ülkenin demokrasisine, ekonomisine, geleceğine kast ediyor.

Bu arada, CHP’nin dışardan aldığı sözleri biz söylemiyoruz, bizzat kendileri zaten ikrar ediyorlar. Eskiden beri içeride bunların değirmenine su taşımayı kendilerine vazife addeden bir kesim hep olagelmiştir. Kıyılarımız nasıl müsilajın tehdidi altında oksijensiz kalma riski ile boğuşuyorsa siyasette de yerli ve milli her adımı yok etmeye çalışan, dahası siyaseti kirleten bir müsilajla karşı karşıyayız. CHP’nin başını çektiği bu siyasi müsilaj, her türlü iftirayı, yalanı, çarpıtmayı, küresel boyutu da olan büyük bir medya ve sosyal medya ağıyla milletimizin üzerine adeta yağmur gibi yağdırmaktadır. Dikkatinizi çekiyorum, burada sehven, yanlış bilgi verme değil, bilinçli ve kasıtlı bir iftira, yalan, çarpıtma hali hatta stratejisi yürütülmektedir. Şayet, böyle değilse durum daha vahim demektir. Çünkü ortada klinik bir vaka söz konusudur. Bernard Shaw 'Yalancının cezası, kendisine inanılmaması değil onun kimseye inanmamasıdır' diyor. Başındaki zat başta olmak üzere CHP şürekasına zaten kimsenin inandığı yok ama onlar da kimseye inanmadıkları bir ruh haline sürüklenmişlerdir. Her ne sebeple olursa olsun, Türkiye, CHP zihniyetinin yalan ve iftira zulmüne maruz kalmaktadır. Bunun adı da bir yalan terörüdür. Bunlara göre, bu ülkedeki cumhurbaşkanından başlayarak bakanlarından, milletvekillerinden, bürokratlarından işadamlarına kadar herkes; esnafından, çiftçisinden, gençlerine kadar her kesim taammüden vatanına ihanet etmektedir. Herkes yolsuzluk yapmaktadır. Herkes hırsızdır, herkes uyuşturucu kaçakçısıdır, herkes banka soyguncusudur, herkes satılmıştır, herkes yanlıştır, herkes kötüdür. Ülkesini aklına gelen her türlü aşağılık sıfatla itham edecek her tarafı suç kaynayan bir yer olarak gösterecek kadar kendini kaybetmiş bir ruh hali ile karşı karşıyayız. Bizim bunca yalanı, bunca iftirayı, bunca ithamı büyük bir keyifle ve kendinden emin edayla ardı ardına sıralayan siyasetçi sıfatlı bu ruh hastasına ayıracak tek saniyemiz yoktur. Hukuk önünde hesap sorulacak hususların avukatlarımız vasıtasıyla elbette takipçisiyiz, takipçisi de olacağız. Diğer hususlarda ise diyoruz ki CHP Genel Başkanı artık siyasetin değil, tıp ilminin, psikiyatrinin konusudur. Hakikatle bağını bu derece koparmış bir insana doktorlar herhalde bir teşhis koyacaklardır, inşallah tedavisi de mevcuttur. Bize düşen 'Allah şifa versin' demekten ibarettir."

Erdoğan, "Yalan ve iftira meselesinde tek sorun CHP'nin başındaki zat olsa 'mazurdur' der geçeriz ama bu mesele medyada ve sosyal medyada giderek büyüyen bir sorun halini almıştır." ifadesini kullandı.

Sosyal medyanın en önemli yayılma mecrası olduğunu, bu sorunun sadece Türkiye'yle de sınırlı olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Avrupa'dan ABD'ye kadar demokrasiyle yönetilen her yerde bu sorun tartışılmakta ve çözüm yolları aranmaktadır. Hatta birçok ülke bu tehditle mücadele için çeşitli kanuni düzenlemelere gitmektedir." diye konuştu.

Gelişmiş ülkelerin hayata geçirmeye başladıkları bu hukuki adımların benzerlerini artık kendilerinin de acilen gündemlerine almaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Üstelik ülkemizde bu sorun, geçmişi zaten darbe, vesayet, milletin değerlerine düşmanlık, yatırım karşıtlığı ile dolu olan bir zihniyetin elinde çok daha vahim hale gelmektedir. Bu çarpık anlayış, hükümetten özel sektöre, bürokrasiden, sivil toplum kuruluşlarına kadar her yerde sorumluluk sahiplerini şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsat bulamadıkları olumsuz bir iklime sürüklemektedir maalesef. Türkiye'yi 19 yıldır 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışıyla yönetirken hiç kimseye kökeni, inancı, meşrebi sebebiyle en küçük bir sınırlama getirmedik. Zorlamada, tacizde, tarizde bulunmadık. Kendi hayal dünyalarında iktidar serabı görenler ise şimdiden yatırımcısından bankacısına, yargı mensubundan polisine, askerine önlerine kim gelirse herkesi tehdit etmeye başladılar. 6 ay sonra erken seçim var biliyorsunuz demi, haberiniz var. Bay Kemal öyle diyor. O diyorsa doğrudur. Muhalefetin 2023'le ilgili cüretinden cesaret alan kimi çevrelerin de galiz ifadelerle ülkeyi ve milleti ayakta tutan değerleri yıkmaktan, devri sabıktan söz ettiklerini işitiyoruz. Şunu unutun. Bunlar adeta bir yalan makinasıdır ve bu şekilde de bu yola devam edeceklerdir ama bir şeyi bilmeleri gerekiyor. Haziran 2023, Türkiye'nin seçim takvimidir. Cumhur İttifakı olarak kararımız, ilan ettiğimiz tarih budur. Bu iş öyle sıradan bir iş değildir. Aklınıza ne gelirse yapın, böyle bir şey yok."

Siyasetin ciddiyet ve kararlılık istediğini dile getiren Erdoğan, "Yalanın egemen olduğu bir siyaset bizim kitabımızda yer almaz. Bunu böyle bilsinler. Rabbim, kendileri hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadıkları halde lümpen bir CHP iktidarında kendilerinden olmayan herkesi mahvetmekten, yıkmaktan, ortadan kaldırmaktan söz eden bu faşist zihniyetten ülkeyi muhafaza eylesin diyorum. Unutmayın ne demişti, 'kimse belediyelerden çıkarılmayacak, atılmayacak. 'Böyle demedi mi? dedi. Peki o günden bugüne belediyelerden personeller atılmaya başlandı mı? Atılıyor. Hele hele AK Parti'li olduğu zaman ona zaten dayanması mümkün değil hemen kapıya koyuyorlar. Gerek belediyelerin yan kuruluşlarında gerekse memur statüsünde olanları da acımasızca kapıya koyuyorlar." diye konuştu.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün bunlar bile hepimizin üzerindeki sorumluluğun ağırlığını göstermeye yeter de artar bile. Onun için kararlılıkla biz yolumuza devam edeceğiz. Hep birlikte unutmayın çok büyük bir vebal altındayız. Ülkemizi bu hastalıklı zihniyetin eline bırakmamak için çok daha fazla çalışacak, çok daha fazla mücadele edecek, çok daha fazla dikkatli olacağız. İşte bunun için girmedik ev, dokunmadık yürek, kazanmadık gönül bırakmayacağız diyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Altını çizerek tekrar ifade etmek istiyorum. Biz, 19 yıldır ülkeyi eser ve hizmet siyasetiyle yönettik, yönetiyoruz. Bunlar ise daha ancak rüyasını gördükleri iktidarlarını yıkım siyaseti üzerine bina etmeye kalkıyorlar. Gerçi yıkım siyaseti CHP zihniyetinin genlerinde var. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda bu gerçeğin sayısız örneğini görüyoruz. Bu ülkede, Osmanlı'dan miras demiryolu projelerinin hepsini de Gazi Mustafa Kemal'den sonra CHP rafa kaldırmıştır. Bu ülkede girişimcilerin kendi kabiliyetleri ve sermayeleriyle kurdukları uçak fabrikalarının kapısına CHP kilit vurmuştur. Bu ülkede en büyük kalkınma projemiz olan GAP'a, Keban Barajı'nın inşasına CHP karşı çıkmıştır. Ekranları başında bizi izleyen milletime tekrar hatırlatıyorum Keban Barajı'na bile bunlar karşı çıkmıştır."

Türkiye'de kabiliyetli mühendisler tarafından üretilen otomobillerin, geliştirilen motorların, yapılan nice güzel işlerin hepsinin de CHP tarafından sabote edildiğini anlatan Erdoğan, "Bu ülkede vurulan her fabrika kazmasının önüne CHP dikilmiştir. Bu ülkede İstanbul Boğazı üzerinde gerdanlık gibi dizilen üç köprünün her birine de CHP karşı çıkmış, engellemek için elinden geleni yapmıştır. Bu ülkede yapılan ne kadar baraj, bölünmüş yol, otoyol, havalimanı, şehir hastanesi varsa velhasıl ne kadar kalkınma yatırımı varsa CHP hepsinin de önünü kesmeye çalışmıştır. Son olarak Kanal İstanbul için aynı takozluğu yapmaya çalışıyorlar. Hem de bu işi öylesine usul ve ahlak dışı bir üslupla yapıyorlar ki yeminli Türkiye düşmanları bile çıtayı böyle bir seviyeye indiremez." dedi.

Erdoğan, CHP'nin, iş insanlarından bankacılara ve bürokratlara kadar herkesi tehdit ettikleri yetmezmiş gibi yatırımlarını Türkiye'ye çekmek için uğraştıkları ülkelere bile parmak sallayacak kadar muvazeneyi yitirdiğini söyledi.

"Eğer kredi verecek olursanız, bunları ödemeyiz." dediklerini aktaran Erdoğan, "Deutsche Bank'a tehdit sallıyorlar. 'Ödemeyi kesinlikle yapmayız.' Daha şimdiden... Devlet nedir, devlet yönetmek nedir, bunlardan haberleri bile yok." diye konuştu.

Bunların uluslararası tahkim mekanizmasından da haberleri olmadığını dile getiren Erdoğan, iktidara geldiklerinde, kendilerinden önceki borçları devlet olmanın gereği ödediklerine işaret etti. Erdoğan, "Ama bunlar devlet değil; zillet, zillet." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kişilerin iktidar olma sürecinin hayal bile olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu da bildikleri için atıyor. Tutarsa ne ala. Tutmazsa 'Kendimizi aldatmış oluruz.' diyor. Bunlar lafa gelince bizi 'tek adamlık' ile 'hukuk tanımazlık' ile 'diktatörlük' ile itham ederler ama kendileri sadece Kanal İstanbul konusundaki beyanlarıyla bile ne anayasa ne yasa ne teamül ne devlet adabı tanıdıklarını, millete zerre kadar saygılarının olmadığını açıkça ortaya koymaktadırlar. Uzaktan bakıldığında bu tablo CHP'nin tarihi boyunca ülkeye verdiği zararların uzun listesini de hatırlatan ibretlik bir görüntüdür. Yakından bakıldığında ise aynı durum, ülkenin ve milletin geleceği adına endişeye kapılmamıza yol açan bir vahamet tablosudur. Halbuki biz muhalefetle ülkenin önüne çıkardığı engellerin değil millete kazandıracağımız eserlerin, hizmetlerin, yatırımların atışmasını yapmak, kavgasını vermek isterdik."

 "...Çıtayı sürekli kendi elimizde yukarıya taşıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin Kanal İstanbul Projesi'ni gündeme getirdiğinde, onlardan İstanbul için çok daha büyük, çok daha cazip bir proje önermelerini beklediklerini ifade ederek "Mesela biz Üçüncü Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul-İzmir Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü dedik ve yaptık. Onlardan çok daha iddialı projeler ortaya koymalarını beklerdik. Mesela biz şehir hastaneleri dedik, hiçbir vatandaşımız sağlık sigortası sisteminin dışında kalmayacak, sağlık hizmetleri ücretsiz ve kaliteli olacak, dedik. Onlardan çok daha ilerisini duymak isterdik." diye konuştu.

Diğer taraftan ihracatı her ay yeni rekorlarla ileri taşıdıklarını, üretimi artırdıklarını, sanayiyi geliştirdiklerini, savunma sanayinde Türkiye'yi marka haline getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Onlardan çok daha çarpıcı projeler ortaya koymalarını umardık." dedi.

Erdoğan, her şehre üniversite kazandırdıklarını, ilk ve orta öğretimde okulları baştan aşağı yenilediklerini, öğretmen kadrosunu güçlendirdiklerini dile getirerek şunları kaydetti:

"Onlardan çok daha fazlasını taahhüt etmelerini beklerdik. Bu örnekleri her alana teşmil etmek mümkündür. Peki ne oldu? Karşımızda sadece oyundaki mızıkçı çocuklar gibi 'Yaptırmayız da yaptırmayız.' demekten başka laf da bilmeyen proje de üretmeyen bir CHP bulduk. İşte bunun için diyoruz ki biz 19 yıldır kendi kendimizle yarışıyoruz. Karşımızda bizimle demokrasi ve özgürlüklerde olduğu gibi eserde, hizmette, projede yarışacak kimse olmadığı için çıtayı sürekli kendi elimizde yukarıya taşıyoruz. Kanal İstanbul da bu örneklerden biridir. Türkiye, bugüne kadar bunca esere, bunca hizmete nasıl CHP'ye rağmen sahip olmuşsa, Kanal İstanbul Projesi'ne de aynı şekilde kavuşacaktır. Dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul'un Boğaz trafiği ve depreme hazırlık gibi sorunlarının çözümüne ciddi katkı sağlayacak bu projeyi şehrin geleceğini kurtaracak bir eser olarak görüyoruz."

Bu projede sadece bir kanal inşa etmekle kalmayacaklarını, aynı zamanda İstanbul'a ve Türkiye'ye limanıyla ihracatı, hayat alanlarıyla ülke insanını rahatlatacak yeni bir nefes borusu açtıklarını vurgulayan Erdoğan, proje hazırlık aşaması bilimin ve tekniğin ışığında titizlikle tamamlanan Kanal İstanbul'un ilk köprüsünün temelini attıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, altyapı deplase çalışmalarının ardından Kanal'ın kazısına süratle başlanacağını belirterek "Kanal'ın her iki tarafında inşa edilecek toplamda 500 bin kişilik şehirler, İstanbul'a ilave nüfus getirmek için değil, depreme hazırlık için kentsel dönüşüm çalışmalarında yaşanan sıkışıklığı giderme amaçlıdır." diye konuştu.

Vatandaşlara seslenen Erdoğan, CHP ve yandaşlarının Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin yalan kampanyalarına ve yalan terörüne aldanmamaları gerektiğini söyledi.

Kanal İstanbul'un uzunluğunun 45 kilometre, taban genişliğinin en dar yerinde 275 metre, derinliğinin ise 20,75 metre olduğunu kaydeden Erdoğan, projenin şimdiden ülkeye hayırlı olmasını diledi. Erdoğan, "Hedefimiz bu projeyi, 6 yıl içinde tamamlayarak hizmete sunmaktır. Türkiye'ye 19 yıldır kazandırdığımız eser ve hizmetleri, bu dünya çapında projeyle taçlandıracağımıza inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Bunca yıldır aklınız neredeydi?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar milletin hayrına olmasına rağmen karşı çıkılan projeler ve Kanal İstanbul'a ilişkin videoyu göstererek "(Yaptırmayız da yaptırmayız.) diye kendilerini paraladıkları proje işte bu." ifadesini kullandı.

İstanbul'a karşı sorumlulukları yerine getirmeyenlerin, Kanal İstanbul Projesi ile ilgili ileri geri konuşmalarının kendilerini komik duruma düşürmekten başka işe yaramayacağına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şehrin depreme hazırlık çalışmalarından, kıyılarını istila eden müsilaja kadar hiçbir ciddi meselesinde dişe dokunur herhangi bir çabasını görmediklerimizin, Kanal İstanbul'a karşı kampanya yürütmesi zavallılık işaretidir. Neymiş efendim 'Bu proje yeteri kadar tartışılmamış.' Biz Kanal İstanbul Projesi'ni tam 11 yıl önce kamuoyuna açıkladık ve o günden itibaren tartıştık. Ne zaman ki milletvekilliğine aday olduk o zaman da dedik ki 'Bizim çılgın projemiz Kanal İstanbul.' Tabii bunların siyasette zamanı takip diye bir anlayışları yok. Neler oluyor, neler oldu bu ülkede, haberleri yok. Bunlar sadece dedikodu, sadece yalan üretsinler ve yalan terörüyle de milleti aldatmaya kalksınlar. Bunlara sormak lazım, bunca yıldır aklınız neredeydi? Aradan geçen 11 yılda tartışmadığınız, araştırmadığınız, düşünmediğiniz hangi meseleyi, diyelim ki projeyi bir yıl sonra başlatsak, bu arada neticeye bunu kavuşturacak mısınız, böyle bir şeyiniz mi var? Kendi tembelliklerine, iş bilmezliklerine, kifayetsizliklerine kılıf bulmak için ortaya attıkları her bahane, aslında ülkemiz için nasıl hiçbir hayalleri, hazırlıkları olmadığını gösteriyor."

Erdoğan, yaşanan her şeyi gören, kafa ve gönül hanesine not eden milletin, vakti saati geldiğinde herkese hak ettiği muameleyi yapacağını söyledi.

Kanal İstanbul projesinin en önemli özelliklerinden birinin kentsel değişim ve dönüşüm noktasında ciddi bir yükü alacak olması olduğunu dile getiren Erdoğan, "Hemen bu projenin yanı başında Avcılar var. Avcılar'da çok ciddi deprem felaketleri geçirdik. Şimdi biz buradan vatandaşlarımıza 'Size yerler hazırladık, buralara yerleşebilirsiniz.' diyeceğiz ve gerekirse buralara taşıyacağız. Niye? İstiyoruz ki vatandaşımız çok daha güvenli yerlerde yaşamaya devam etsin ve bu tür sıkıntılı bölgelerden de vatandaşlarımızı çıkaralım. Biz bunları düşünüyoruz. Depreme dayanıklı yeni konutlar inşa etmek suretiyle de İstanbul'umuzda bu operasyonları yapıyoruz." diye konuştu.

"Bu ne densizliktir"

Dünyanın her yerinde böylesine dev bir projenin, iktidarıyla muhalefetiyle ülkelerin milli gurur kaynağı olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"CHP zihniyeti hep olduğu gibi eser ve hizmet düşmanlığı yaparak ülkenin ve milletin sevincini gölgelemenin peşinde. Milletimiz bu ufuksuz, çapsız, beceriksiz, ferasetsiz muhalefetin gerçek yüzünü geçmişteki acı tecrübeleriyle bildiği için söylenenlere itibar etmiyor. Kısa süreli koalisyon denemelerini bir kenara bırakacak olursak milletimizin yıllardır CHP'yi iktidardan uzak tutması boşuna değil. Ellerindeki 3-5 belediyeyi dahi yönetmeyi beceremeyenlerin, ülkenin 81 vilayetinin ve 84 milyon vatandaşının tamamının sorumluluğunu üstlenemeyeceğini görmek için öyle çok da derin analizlere ihtiyaç yok. Bunun için CHP'nin başındaki zatın ülkenin 2 milyon 600 bin evladının üniversite sınavına gireceği günün arifesinde sergilediği ihanet bile başlı başına bir örnek olarak yeterlidir. Karşımızda 'Katarlı öğrencilerin ülkemizde sınavsız tıp fakültesine gireceği' yalanını hiç utanmadan, sıkılmadan, 2 milyon 600 bin öğrenciye ve ailelerine saygı duymadan tekrarlayacak kadar alçalabilen bir kafa bulunuyor. Bu ne densizlik, bu ne terbiyesizliktir."

Başkan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Düşünün, bir ülke ki aramızda ilişkilerimiz var. Dolayısıyla bu ülkenin bizimle olan bu ilişkilerini bir kenara koyup kalkıp diyorsunuz ki 'Katarlı öğrenciler sınavsız olarak imtihana girecek.' Ne oldu? Böyle bir şey oldu mu? Girdi mi? Tepeden tırnağa hepsi yalan. Zaten bunlar yalan dersini özellikle alıyorlar. Bunu yalnızca kendisi almakla kalmıyor, kendi yanındakilere de aynı dersi aldırtıyor. Yalan ve iftira bataklığına öylesine gömülmüş durumdalar ki önlerine gelen haberin doğruluğunu, yanlışlığını araştırmaya tenezzül etmiyorlar. Daha doğrusu önlerine konan bilginin doğruluğu, yanlışlığı bunları zerre kadar ilgilendirmiyor. Yeter ki bunlar, amaçlarına bir adım daha yaklaşsın, sonuçta isterse ülke yıkılsın, millet perişan olsun, gençlerimizin hayalleriyle oynansın. Hiç önemli değil. Halbuki 'Katarlı gençler sınavsız tıp fakültelerine girecek.' denilen mesele, tamamı da dost ve kardeş 12 ülkeyle aramızda 1994'ten beri var olan askeri sağlık işbirliği protokolünün Katar ile de imzalanmasından ibaret. Sene 1994 ve bunca ülkeyle biz bu anlaşmaları yaptık. Bu, üniversite imtihanlarına giren öğrencilerle alakalı değil, sadece askeri öğrencilerle ilgili yapılan bir askeri personelle anlaşma. Her protokol gibi Katar ile yaptığımız anlaşma da mütekabiliyet esasına dayalıdır, yani karşılıklıdır. Bu çerçevede mesela geçtiğimiz haftalarda 4 Azerbaycanlı ile 5 Afganistanlı sağlık astsubayı, Gülhane Sağlık Meslek Yüksekokulu'ndan mezun olarak ülkelerine dönmüşlerdir. Diğer eğitim kurumlarıyla ilgili öğrenci alımı ise tamamı da sınavla olmak üzere eskiden beri uygulanan usullerle devam etmektedir."

Tüm bu hakikatler gün gibi ortadayken 'Katarlı öğrenciler sınavsız tıp fakültelerine alınıyor' yalanıyla sınava giren öğrenciler ve ailelerinin moralini bozmanın kime, ne faydası olduğunu soran Erdoğan, şöyle devam etti:

"CHP, böyle bir yalandan nasıl bir siyasi çıkar sağlamıştır? Kılıçdaroğlu yıllardır sürdürdüğü iftira listesine bir yenisini ekleyerek kendisi için nasıl bir siyasi neticeye ulaşmayı murat etmiştir? Aynı yalanı paylaşan medya ve sosyal medya mecraları milyonlarca insanın vebaline girdikleri için en küçük bir hicap duymuşlar mıdır? Bu soruları soruyoruz çünkü bizim böyle bir kepazeliği aklımıza, havsalamıza, vicdanımıza sığdırabilmemiz, anlayabilmemiz, kabullenebilmemiz mümkün değildir. Gerçekler ortaya çıktıktan, tüm kurumlar açıklamalarını yaptıktan sonra bile aynı yalanı inatla sürdüren bir partiye, bir siyasetçiye ülkenin ve milletin hangi kritik meselesi emanet edilebilir? 'Yalancıdan yönetici olmaz.' diyerek ortada dolaşanların, aslında kendilerini tarif ettiklerini iyi biliyoruz. Ülkemizin tüm gençlerinin, gördükleri her yerde Kılıçdaroğlu'nun ve CHP yöneticilerinin yakalarına yapışıp bu rezilliğin hesabını soracaklarına inanıyorum. Üstelik Katar meselesi tek örnek de değildir. Ataşehir'deki bir kız yurdunda, binada çekimi yapılan belgesel için orada bulunan silah maketi görüntülerini, 'Kız yurdu, silah deposu mu?' diyerek aktaracak ve bunun peşinden gidecek kadar sefilleşenler de var."

 "Hep yalan, hep yalan"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra "CHP'nin yalanlarıyla ilgili kısa bir video izleyeceğiz." diyerek, "Kılıçdaroğlu'nun yalanları" başlıklı videoyu, partililere izlettirdi. Videoda, "Kılıçdaroğlu'nun, ülkede her güzel ve faydalı kalkınma hamlesine karşı CHP'nin yıllardır yürüttüğü yalan siyasetinin sözcüsü konumunda olduğu" ifade edildi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çarkçı Kemal'i dinlediniz. Allah rahmet eylesin, Savaş Ay ile yaptıkları mülakatı dinlediniz. Ne denli yalan söylediğini Savaş Ay, gayet güzel şekilde hem de kendisiyle dalga geçerek orada ortaya koydu. Bir diğer durum da A'dan Z'ye söylediği şeylerde bir söylediği, bir diğer söylediğini tutmuyor. Hep yalan, hep yalan. Böyle bir siyasetçi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde maalesef ne geldi ne de gelecek. Kılıçdaroğlu'na inanan kendi tabanı nereye kadar bu inanma sürecini devam ettirecek? Şunu bilmeleri lazım yani CHP'nin tarihi bu denli maalesef karanlık olmadı. Çünkü ülkeye bir katkıları olurdu ama şimdi böyle bir katkıları da söz konusu değil. Yaptıkları herhangi bir eser söz konusu değil. Düşünün artık herhangi bir yerde çeşmenin musluğunu açmaya gidiyor ve açılış töreni diye adını koyuyorlar. Bunların bir de özelliği var. Silahtarağa, oradaki arıtma tesisinin 'temel atmama töreni.' Bunlarla uğraşıyorlar. Bunlar da Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihine yeni yeni giriyor. Bazı şeyleri de öğreniyoruz yani. 'Temel atmama töreni.' Bundan sonra daha çok şeyler öğreneceğiz.

Çok daha önemlisi müsilaj olayında da ortaya koydukları tezlerle birçok şeyi bu vesileyle öğreniyoruz. Bu tür meselelerde meselenin asla hakikati aramak, öğrenmek olmadığını yaşadığımız binlerce tecrübeyle biz bunları çok iyi biliyoruz. Şu anda İzmir'in durumu ortada. Ne yüzlerine çarpılan belgeler bilgiler ne mahkeme kararları ne de maşeri vicdanda uğradıkları mahkumiyetler bunları yalanı ve iftirayı hayatlarının, siyasetlerinin, medyalarının merkezlerine yerleştirmekten alıkoyabildi. Meydanı bu yalan ve iftira tüccarlarına bırakmayacağız. Bıkmadan, usanmadan, dinlenmeden milletimize hakikatleri anlatacak ve siyasi hesap verme günü olan seçimler geldiğinde hak ettikleri şekilde hüsrana uğramalarını temin edeceğiz."

Erdoğan,"CHP ve şürekası hakikatleri çarpıtmakla bu kadar uğraşırken kendi mensuplarının tam göbeğinde yer aldığı kepazeliklere ise dönüp bakmıyor bile." ifadesini kullandı.

CHP ile ilgili son dönemde onlarca tecavüz, taciz, hırsızlık ve yolsuzluk iddiasının dile getirildiğini belirten Erdoğan, "Bunların hangisiyle ilgili CHP'nin kayda değer bir işlem yaptığını veya nice yalanı dillerine dolayan medya mecralarının aynı hususların üzerine gittiğini gördünüz? Gerçi siyasette hangi partilerle ittifak içinde olduğunu bile söyleyemeyecek kadar şeffaflıktan, samimiyetten, hasbilikten uzak bir partiden söz ediyoruz. Bugüne kadar teröre karşı olduklarını bu Bay Kemal'den duydunuz mu? Terörle mücadeleye yönelik bir yaklaşımı kendisinden duydunuz mu? Böyle bir partiden herhangi bir hususta onurlu duruş beklemek, gökteki güneşi elle yakalamayı ummakla aynıdır." diye konuştu.

CHP'li yöneticilerin ve belediye başkanlarının Çanakkale Asos'ta, Kaz Dağları'nın hemen eteğinde kaçak bir işletmenin açılış törenine katıldığını hatırlatan Erdoğan, "Niçin katılırlar, biliyorsunuz. Detayına girmeme gerek yok. Kaz Dağlarıyla ilgili her konuda ortalığı birbirine katan medya mensuplarından, sanatçılardan, sözde sivil toplum kuruluşlarından bu konuda en küçük bir ses çıktı mı? Çıkmaz. Çünkü bunların derdi çevre, tabiat, ağaç değil. Hatta daha ileri giderek söylüyorum; bunların hiçbirinin derdi ülkenin ve milletin kazançları, kayıpları, istikbali de değildir. Bunların tek derdi AK Parti'ye ve hükümete zarar vermek, CHP'yi de parlatmaktan ibarettir." dedi.

Tek muhataplarının millet olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Vakit, siyasette savunmaya geçme, taarruza kalkma vaktidir." ifadesini kullandı.

Medya ve sosyal medyayı ihmal etmeyeceklerini söyleyen Erdoğan, asıl zamanlarını, enerjilerini, dikkatlerini sahaya, doğrudan vatandaşla temasa vereceklerini belirtti.

"Hayat, sosyal medyadan ibaret olsaydı, sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın yörüngesi bir anda değişirdi." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu mecraların kimlerin elinde olduğu, gerektiğinde hangi yönlendirmelerle siyasete, ekonomiye, toplumsal hayata müdahale ettikleri ortadadır. Bize düşen; kendimizi medya mecralarının sahte gündemlerine kaptırmadan, ülkemizin ve milletimizin gerçeklerine yöneltmektir."

Erdoğan, bu anlayışla, bugüne kadar yaptıkları eser ve hizmetleri millete anlatacaklarını dile getirerek gelecek dönemde yapacaklarını, ülke ve millet için kurdukları hayalleri de milletle paylaşacaklarını kaydetti.

Her ay Millet Kütüphanesi'nde gençlerle bir araya geldiğine işaret eden Erdoğan, dün de doktora öğrencileriyle toplanıp onların sorularını cevapladığını anlattı.

"Bu milletin evlatları John'lara, George'lara yeter de artar bile"

AK Parti'li milletvekillerinden, Meclis'in yaz tatiline girmesiyle illerinde herkesle yakın temas kurmasını, yalanları çökertmesini, hakikat bayrağını yükseltmesini, vizyonlarını halka aktarmasını isteyen Erdoğan, "Sahaya çıktığınızda, AK Parti'nin milletimiz nezdindeki kredisini, desteğini, muhabbetini çok daha iyi göreceğinizden şüpheniz olmasın." dedi.

Yeniden illeri ziyaret etmeye, milletle kucaklaşmaya, teşkilatlarla bir araya gelmeye başladıklarını belirten Erdoğan, geçen hafta Zonguldak ve Hatay'ı ziyaret ettiğini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü Sakarya'da olacağını belirterek "Arifiye'deki Palet Fabrikası'nı önce ziyaret edecek, orada Cuma'yı kıldıktan sonra diğer programlarımızı da icra edeceğiz. Birçok yalanı, iftirayı, Arifiye'deki Palet Fabrikası'nın Katar'a satılıp satılmadığını tekrar gerek orada çalışanlarımıza gerekse milletimize oradan anlatma fırsatını bulacağız." diye konuştu.

Bu ziyaretleri yoğun bir şekilde sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, "Allah'ın yardımı ve milletimizin desteği bizim yanımızda olduğu sürece, CHP ve şürekası ne yaparsa yapsın sandığa gömülmeye mahkumdur." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz günlerde yine bir emekli general çıktı; 'Bunlar demokratik seçimlerle iktidarı terk etmez' diyerek, güya milleti galeyana getirmeye çalıştı. Milletten umudu kesenlerin de millete rağmen iktidar peşinde koşanların da heveslerini kursaklarında bırakmaya devam edeceğiz. Çünkü biz, milletin bağrından doğmuş olan AK Parti'yiz. Çünkü biz, milletle birlikte yol yürüyen Cumhur İttifakı'yız. Çünkü biz, bu ülkeye cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 5 katını, 10 katını, 19 yılda kazandırarak, destan yazmış bir hükümetiz. Cumhur İttifakı olarak çıktığımız bu yolda niye rahatsız oluyorsunuz? Terör örgütleriyle beraber olmadığımız için mi? Niye rahatsız oluyorsunuz? Kandil'den talimat bize gelmediği için mi? Niye rahatsız oluyorsunuz? Avrupa Birliği'nden parasal yardım, destek almadığımız için mi? Niye rahatsız oluyorsunuz? Amerika'da bir Dalton var, o Dalton'la dost olmadığımız için mi? Biz, bu milletin evlatlarıyla dostuz, beraberiz. Bu milletin evladıyla bu yola aynen devam edeceğiz. Evelallah, bu milletin evlatları, John'lara, George'lara yeter de artar bile. Biz, bu konuda kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Ülkemizi 2023 hedeflerine de biz ulaştıracak, büyük ve güçlü Türkiye'yi biz kuracak, gençlerimize 2053 vizyonlarını da biz hediye edeceğiz."

 "Normalleşme dönemine adım atıyoruz "

Türkiye'nin salgın mücadelesinde yeni bir döneme girdiğini belirten Erdoğan, son kabine toplantısının ardından 1 Temmuz itibarıyla yürürlüğe girecek salgın tedbirleriyle ilgili kararların çerçevesini milletle paylaştıklarını, İçişleri Bakanlığının da uygulama genelgesini yayınladığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Salgının, sağlığımızla birlikte sosyal ve ekonomik hayatımız üzerindeki olumsuz etkilerini de önemli ölçüde ortadan kaldıracak bir normalleşme dönemine adım atıyoruz." dedi.

Dünyadaki gelişmelerin, salgının öngörülemeyen neticelere yol açarak sürdüğüne işaret ettiğini kaydeden Erdoğan, "Bize düşen, sağlık hizmetlerinden gıda tedarikine, üretimden kamu güvenliğine kadar her hususta tüm senaryolara hazırlıklı olmaktır. Türkiye'nin bu bakımdan dünyada örnek gösterilen bir ülke olduğunu, akıl ve vicdan sahibi herkes kabul ediyor. Yarın başlayacak yeni dönemin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Vatandaşlarımdan yeni dönemde de tedbiri elden bırakmadan hayatlarını sürdürmelerini istirham ediyorum." diye konuştu.

Türkiye'nin salgın sonrası döneme çok güçlü bir küresel aktör olarak girmesi için gerekli adımları attıklarını söyleyen Erdoğan, 12 Mart'ta "İstiklalden istikbale" diyerek Türkiye'nin ekonomi reformları alanındaki yeni yol haritasını paylaştıklarını hatırlattı.

Bakanlıklar, ilgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarının programın hayata geçirilmesi aşamasında da sıkı bir iş birliği içerisinde çalıştıklarını anlatan Erdoğan, "Belirlediğimiz 154 eylemin yüzde 78'i bu sene tamamlanacak. Haziran ayı sonuna kadar süre koyduğumuz 35 eylem başlığından 31'i tamamlanmış durumda. Geriye kalan 4 eylemden 2'sinin teknik çalışmalarına nihai halini verdik. Kanunla hayata geçirilecek iki eylem içinse Yüce Meclis'imizin takdirini bekliyoruz. Yılın ilk yarısı için öngördüğümüz eylemleri başarıyla tamamladığımızı söyleyebilirim. Bundan sonra da aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, haziran ayı boyunca uluslararası müsabakalarda Türkiye'ye madalya kazandıran sporculara teşekkür etti. Futbolda umutla başlanan Euro 2020'den erken ayrılmanın herkesi üzdüğünü dile getiren Erdoğan, "İnşallah bundan sonraki turnuvalarda futboldan da güzel haberler bekliyoruz." dedi.

Erdoğan, Tokyo Olimpiyatları'na hazırlanan tüm sporculara başarılar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısında, CHP'den ayrılarak AK Parti'ye katılan Osmaniye Düziçi Belediye Başkanı Alper Öner ile 10 belediye meclis üyesine rozetini taktı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.