Saadet Kadın Kollarından kadınlar gününe özel ödül töreni
Yaptıkları çalışmalar ile örnek olan, kişiliği ile yol gösteren, inanç ve fedakarlıklarıyla ile ilham veren kadınlara teşekkür etme maksadıyla ile gerçekleştirilen programda; uzun yıllar sağlık alanında başarılı çalışmalara imza atmış emekli hemşire Özden Ayer, ünlü şeflerden aldığı eğitimle mutfağa olan tutkusunu yaşatan ve kendi atölyesinde yaptığı unlu mamulleri satışa sunan Sibel Çiçek, fedakar anne modeli ile down sendromlu kızı Rabia’yı yetiştiren anne Havva Topçu, yatağa bağlı kayınpederine yıllardan beri büyük özveri ile bakan ve aynı zamanda uzun yıllar parti teşkilatlarında görev almış Müşerref Taşkazan plaket ödülüne layık görüldü.
Programda konuşma yapan Saadet Partisi Konya İl Kadın Kolları Başkanı Fazilet Bütüner, “Bugün ‘hayata değer katan kadınlar’ başlıklı programda bir araya geldik. Öncelikle bu önemli günde, bizlerle beraber olan tüm kadın arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi. Hayatın her alanında yer alan ve hayata varlıklarıyla ile değer katan bütün kadınların yanlarında olduklarına dikkat çeken Başkan Fazilet Bütüner, “Kadın, toplumun inşasında büyük pay sahibidir. Anne olarak, öğretmen, doktor, mühendis, gazeteci, yazar-çizer, bilim insanı olarak kadın toplumun her alanında söz sahibidir. Hatta kadın, fabrikada işçi, tarlada köylü, pazarda esnaftır. Kadın, ticaret erbabı, iş kadını ve yönetici olarak toplumun her alanında çalışan, üreten ve iradesini kimsenin etkisine bırakmadan her türlü baskının dışında, özgür ve özgün şekilde çalışan kimsedir. Kadınlar daha güzel bir yarını şekillendirecek en önemli unsurdur” şeklinde konuştu.
KADINLARIN EN BÜYÜK PROBLEMİ GEÇİM SIKINTISIDIR
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile düzenlenen programda konuşan Fazilet Bütüner aynı zamanda şunları söyledi: “Kadın odur ki sahip olduğu özelliklerin farkındadır ve potansiyelini her daim iyinin, güzelin, faydalı ve doğru olanın gerçekleşmesi için kullanır. Bu şekilde kadın, dünyayı imar eder, medeniyeti inşa eder, toplumu ihya eder. Bu yüzden kadının eğitimini, sağlığını, sosyalleşmesini ve üretime katılmasını sağlamak ve bunların önündeki engelleri kaldırmak, aslında hem bireye hem de topluma yapılan en büyük yatırımdır. Elbette sağlık hizmeti ve nitelikli eğitim, itibarlı, güvenli ve onurlu bir yaşam, kamu hizmetlerine ve kaynaklarına eşit erişim, kadın-erkek her insanın en doğal hakkıdır. Fakat bugün halen ülkemizde kadın daha doğarken, sosyal yapının önyargılarına muhatap olmakta. Kadının eğitimi, sağlığı, istekleri, umutları bir ailede ikinci planda tutulabilmektedir. Ve ne yazık ki bir kadın; ekonomik, sosyal, siyasal ve akademik alanda maddi manevi türlü zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Kadınların en büyük problemi geçim sıkıntısıdır. Doğal olarak çalışmak zorunda kalan kadınımız çalışma hayatı içinde büyük zorluklar yaşamaktadır. Bugün kimi kadınlar, evine gelir getirebilmek için ağır şartlarda, uygun olmayan zaman ve zeminde, sosyal güvenceden mahrum bir statüde ucuz işgücü ile çalışmak durumunda kalmaktadır. Çıkarılan yasalar ve iyileştirmeler olsa da, bu yasaların uygulanmasındaki keyfilik ve denetimsizlik, özel sektör başta olmak üzere birçok alanda büyük bir mağduriyet oluşturmaktadır. Çalışan kadının şartlarını, eşitlik ilkesinden ziyade adalet ilkesi ile düzenlemek devletin asli vazifesidir.”
EV HANIMI DEĞERSİZLEŞTİRİLMEKTE
Mevcut sistemin çalışan kadına değer yükleyip ev hanımlarını değersizleştirdiğine dikkat çeken Başkan Fazilet Bütüner, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Başka bir önemli gerçek daha var. Toplumda mevcut ‘çalışıp para kazanıyorsa değerlidir’ yargısı doğru değildir. Üretimin karşılığı sadece para ile ölçülmemelidir. Bu yargı; tüm hayatını, ailesi ve çocuklarına adayan ve bunu tercih eden ev hanımını değersiz hale getirmektedir. Kadın, yaratılışı gereği analık vasfı ile toplumu oluşturan en önemli unsurdur. Bu nedenle kıymetli ve önemli sorumlulukları vardır. Kadın annedir ve anne; yapıcı, onarıcı, toparlayıcı ve koruyucu özellikleri ile ailenin bel kemiğidir. Bu yüzden geleceğimizi şekillendiren ve evde ağır işçi olarak çalışan kadınların yani ev hanımlarının, özlük haklarının verilmesi için yapılacak düzenlemeler kadınlara bir lütuf değil, kadınların en doğal hakkıdır. Kadın intihar ve cinayetleri, şiddet ve istismar vakaları, bu memleketin en derin yaralarıdır. Bu konuda en yüksek hassasiyeti göstermek hepimizin insanlık vazifesidir. Tek bir kadının, bir insanın uğradığı zulmün karşısında ayağa kalkmak öncelikle inancımızın gereğidir. Kişinin biricik hayatı hiç kimsenin tekelinde değildir. Olası bir şiddet fiiline ceza, en üst seviyeden verilmelidir.”
KADINLAR ADİL BİR DÜNYANIN KURULUMUNDA
EN ÜST SORUMLULUĞA SAHİPTİR
Konuşmasına gayelerinin tüm insanlığın saadeti olduğunu hatırlatarak devam eden Başkan Fazilet Bütüner, son olarak şu ifadeleri kullandı: “Amacımız başta Türkiye’deki insanlar olmak üzere tüm insanlığın saadetidir. Bugün insanlık, hak ve adaletin hâkim olduğu yeni bir dünyanın hayali ve ihtiyacı içindedir. Böyle bir dünyanın kurulumu için kadınlar olarak en üst seviyede sorumluluğa sahip olduğumuzun bilincinde olarak, devletin ve sivil toplumun, iş ve sosyal yaşamda, kadını ve toplumu önceleyen ve destekleyen her türlü çalışmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Bu gün kadını; yazılı-görsel-sosyal medyada, reklamın ve tanıtımın bir unsuru, şiddetin ve tacizin bir mağduru olmaktan çıkarıp, çalışan, düşünen, öğreten, iyileştiren, güzelleştiren, bilimin ve sanatın, ekonominin, eğitimin, huzur ve barışın, sevginin değişmez öznesi olarak ülkemizin yarınlarına olan katkısının desteklenmesine hepimizin ihtiyacı var. Bu açıdan, sadece 8 Mart’ın değil, her günün değerli olduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda tüm kadınlarımızın Türkiye’ye kattığı değerlerle iftihar ediyoruz. Bu süreçte biliyoruz ki kadınlarımızın cesareti ve fedakârlıklarıyla ülkemizin aşamayacağı engel yok. Ve yine biliyoruz ki kadınların değer katmadığı bir hayat, siyaset, ekonomi, sivil toplum elbette eksik olacaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.