KAFAM NEYİN İÇİNDE?
Hepimiz zaman zaman kendimize “Kafamın içinde ne var?” diye sormuşuzdur. Düşünceler, endişeler, hayaller… Kimi zaman karmaşa, kimi zaman bir sessizlik denizi. Bu soru, insanın kendini anlamaya çalışmasının doğal bir parçasıdır. Ancak bu cümlenin diğer yüzüyle karşılaştığımızda, asıl büyük soruyla yüzleşiriz: “Kafam neyin içinde?”
Bu soruyu düşünmek, bireysel varoluşumuzdan çok daha geniş bir bakış açısı sunar. Çünkü kafamızın içinde gezinen düşünceler, aslında bizi çevreleyen koşulların, sistemlerin ve kabullerin birer yansıması olabilir.
İçinde bulunduğumuz toplum, kültür, çevre ve ideolojiler; bizim dünyayı algılama şeklimizi belirler. Yani, kafamızdaki düşünceler, aslında “neyin içinde” olduğumuza bağlıdır.
Bir an durup çevremizi gözlemleyelim. Günlük hayatımızdaki kararlarımızı etkileyen şeyler neler? Sosyal medyanın dayattığı standartlar mı? Ekonomik kaygılar mı? Aile baskıları mı? Yoksa tüm bunlardan bağımsız, özgür bir birey olduğumuza dair bir yanılsama mı? Bu soru bizi kendimize daha dürüst bir şekilde bakmaya zorlar.
Eğer kafamın içindekilerden memnun değilsem, belki de öncelikle “neyin içinde” olduğuma bakmalıyım. Kendi sınırlarımı çizen bu görünmez çerçeveleri fark etmek, onları değiştirebilmek için bir başlangıç noktasıdır. Tıpkı bir balığın sudaki varlığını sorgulaması gibi. Su onun yaşam kaynağıdır ama aynı zamanda sınırıdır da.
“Kafam neyin içinde?” sorusu, kendimizi sorgulamamızın ve dünyayı daha geniş bir perspektiften görmemizin anahtarı olabilir. Belki de düşüncelerimizi özgürleştirmek için önce çevremizdeki sınırları görmeliyiz.
O zaman belki gerçekten, kafamızın içindeki kaosu ya da sessizliği daha iyi anlayabiliriz.
Siz bu sorunun cevabını bulmaya hazır mısınız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.