BİR RAHATLAMA BİÇİMİ OLARAK İŞE YARAMAYAN BİLGİDEN KURTULMAK
Bilgi, bilmek bir fetiş halini almış durumda.
Hiçbir işimize yaramayacak bilgilere maruz kalıyoruz ya da bize ihtiyacımız olmayacak bilgiler dayatılıyor.
Amerika’da yapılan bazı röportajlarda insanların Amerikan başkanının ismini bilmediği ortaya çıkmıştı. Hiç şaşırmamıştım ve doğru da bulmuştum.
Bizde bırakın en süt düzeyde bir insanın ismini bilmemek, çoğu insan belediye başkanı ve valilerin de ismini biliyor. Ne işimize yarıyor bu bilgi?
Böylesi ıskarta olan çok bilgi var belleğimizde.
Neden öğrendiğimizi bilmediğimiz sayısız bilginin tortusuyla gündelik hayatımızı sürdürüyoruz. Bu yüzden her şeyle ilgili bir fikrimizi oluyor ama bilgimiz olmuyor.
İhtimal bu yüzden konsantre olup asıl öğrenmemiz gerekenleri öğrenemiyoruz.
Daha önce de yazmıştım: Galiba toplum olarak da birey olarak da dışarıyla, dış güçle çok ilgiliyiz; ona odaklanmış durumdayız. Bu da kendimizden korktuğumuzdan olabilir.
Kendimizi bilmek, kendi dinamiklerimizi keşfetmek, kendi duygu ve düşünce dünyamızın sınırları ile ilgili belirli bir birikime sahip olmak, bize zor geliyor.
İhtimal bu yüzden komplo teorisine de yatkınız.
Bilmeyi bilmediğimiz için olsa gerek bildiklerimizin bizi tatmin etmesi.
Bir an görmüş olmak, rastlaşmak, karşılaşmak, bir araya gelmek, duymuş olmak, temasta bulunmuş olmak ile bilmeyi karıştırıyor olabiliriz.
Örneğin bir bisikleti sürmeyi bilmek bisikleti bilmek anlamına gelmiyor.
Bilmek kendi dinamiklerimizi, sınırlarımızı, yapabileceklerimizi değil yapamayacaklarımızı bilmektir.
Bilmek bir yanlışın nasıl düzeltilebileceğini, bir arızanın, bir bozukluğun, eksikliğin veya fazlalığın ya da herhangi bir biçimde bir olumsuzluğun nasıl giderilebileceğini de bilmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.