KONYA HABER
Konya
Parçalı az bulutlu
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3638 %0,43
48,7596 %0,66
4.850,29 % 0,25
Ara

DUYGUSALLIĞA GERİ DÖNMEK

YAYINLAMA:

İnsan yanlış anladıklarının doğrusudur. Kapitalizmle birlikte, özellikle yirminci yüzyıldan itibaren duygulara savaş açılmıştı. Romantizm şiire, romana, filmlere hapsedilmiştir sonra oradan ortadan kaldırması kolay oldu.

Duyguyu bedensel hazza indirgediğinizde ortaya çıkan şey akılcılık değil absürtlüktür. Trajedi de burada başlar. Her şey duygunun olmadığı rasyonalitenin o kendinden menkul mantığıyla erozyona uğrar, toksikleşir. Buradan sızan zehir bağımlılık yapar. Zevk veren bağımlılık aklı da ortadan kaldırır. Dolayısıyla duyguların olmadığı yerde artık akıl ve mantık da yoktur, sadece içgüdü vardır ki, vahşi kapitalizmin, yani postmodern kapitalizmin temel arzusu ve itkisi de budur.

İnsanların güdüleriyle hareket etmesi tüketici kültürün ana temasıdır.

Güdüleriyle idare edilen insan sürekli her konuda açtır. Açlığı doyuruldukça tokluk hissi vermez açlığı daha da derinleştirir, saldırgan hale getirir.

Oysa hepimiz duygularımızla düşünürüz. Varlığımız duygularla inşa olmuştur.

Kanunlar sonradan ortaya çıkmıştır. İnsan ateşin yaktığını, insan elinin sıcaklığını, bir bakışın gölgesi altında yaşanabileceğini, bir güzel sözün serinliğinde uyunabileceğini ve dahasını duygularıyla keşfetmiştir.

Yasa her zaman duygulardan sonra gelir ve duygulardan önce ortadan kalkar.

Her hakim yasaların kendisine verdiği yetkiyle ama vicdanıyla karar verir.

O yüzden savcı devlettir, hakim hak’kı im’ler.

Romantizme geri dönmeliyiz.

Duygularımıza geri dönmeliyiz.

İnsan duyguların insanıdır. Aklın insanı Hiroşimadır, gaz odalarıdır, savaşlardır.

Bir mermi ölümü çağrıştırır ama bir protez bizi hayata bağlayıcı unsurlar içerir. İnsanlar ayrı, neden çaresiz hayvanlara protez yapmaya uğraşıyoruz? Kırılmış bir ağaç dalı bizi nasıl oluyor da üzebiliyor?

Bizler duygu insanıyız. Bizler denge insanıyız. Duygu, akıl ve mantık birbirine ilham verir. Duygular suyun hayat verdiği gibi akla ve mantığa hayat verir.

Duygusallığı geri dönmek gerekir ve bu bugün için artık bu bir zorunluluktur.

Uzun lafın kısası olmaz: Sevmeyi yeniden öğrendiğimizde sadece öğrenmiş olmayacağız.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *