GÖK GİRSİN KIZIL ÇIKSIN
Son it ölene kadar, şehitlerimizin intikamı alınana kadar susarsak, gök girsin kızıl çıksın.
Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen hain saldırıda 24 saatte 12 vatan evladı Devlet-i ebed müddet için şehitlik makamına nail oldular.
Şüphesiz ki 12 Vatan evladının ve geçmişte bu vatan için canını veren tüm aslanların tinleri şad mekânları uçmağ olacaktır.
Kahraman Türk Ordusu vatan ve milletimiz uğruna şanlı bayrağımız uğruna şehit olurken; hain terör örgütü PKK uzantısı HDP-DEM sürekli isim değiştirerek bölücü söylemlerde bulunmaya, meclisin sıcak koltuklarını işgal etmeye devam etmektedir.
CHP halen Terör sevici ve övücü Selahattin Demirtaş’a selam göndermeye cesaret etmekte, ana muhalefet partisi görevinden ziyade Türkiye’ye muhalefet sıfatını kimseye kaptırmamaktadır.
Peki, bizim askerlerimiz neden şehit oldu?
Mecliste terör propagandası yapılması için mi?
Bebek katili terörist başına “sayın” nutukları çekilsin diye mi?
93 kez PKK propagandası yapmakla suçlanan, PKK'yı ve örgütün kurucusu Abdullah Öcalan'ı övdüğü gerekçesiyle “Terör örgütü propagandası” yapmakla suçlanan Selahattin Demirtaş güzellemeleri yapılması için mi?
HDP vekilleri meclis kürsülerini işgal etsinler diye mi, devletten maaş alsınlar diye mi?
Bir avukat olarak biliyorum ki, TCK kapsamında “suç ve suçluyu övmek’’ de bir suç olup, meclis kürsülerinde her gün suç işlensin diye mi Mehmetçiklerimiz şehit oldu?
Çözüm süreci denen, tasvip etmediğimiz süreçte Diyarbakır’da Hukuk Öğrenimi gören bir kardeşiniz olarak evden çıkıp okula doğru giderken; ellerinde K*rdistan paçavraları, bölücü başı bayrakları ile alenen yürüyen grupları görünce tüylerim diken diken olurdu.
Yetkili makamlara ulaştığımızda ise çözüm süreci olduğunu müdahale edilemediği söylendi.
Peki ya şimdi?
Hiç mi ders çıkarmadık olanlardan..
Biz bir günde mi vatan sevdalısı olduk, bir günde mi Türk ülküsüne taptık.
Anlı şanlı Türk Ordusu dağda PKK’nın inlerine girerken, kelle koltukta mücadele ederken; mecliste terörist istemiyoruz. Mecliste teröristlerle aynı safta yer alan kimseyi de istemiyor, tanımıyoruz.
1990'da Halkın Emek Partisi (HEP) ile başlayan siyasi yolculuk, Demokrasi Partisi (DEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), daha sonra YSP, Yargıtay’ın HEDEP kısaltmasını, geçmişte kapatılan HADEP’e (Halkın Demokrasi Partisi) benzemesi nedeniyle kabul etmemesi üzerine şimdi de DEM ile yoluna devam ediyor.
Peki, 1990’dan bu yana değişen ne?
Ben cevap vereyim; hiçbir şey!
Buradan aslında şunu anlıyoruz; ‘’siyasi partilerin kapatılması çözüm değil esas çözüm bölücü saik taşıyan siyasi partilerin isim değiştirerek tekrar açılmasını engellemek’’
Yani siyasi partiler kapatılmasın, siyasi parti açmak zorlaştırılsın. Bölücü, terör sevici, terör propagandası yapan ve ya yapma ihtimali olan partilerin açılması ise imkânsız hale getirilsin.
Tabi bunun için de Siyasi Partiler Kanunu ve Sair Mevzuat ivedilikle değiştirilerek güncellensin.
Kanun yapma gücüne haiz, kararname yetkisine sahip devlet makamları ve iktidarın her şeyden önce konusu bu olsun.
Yazımın başlığını da oluşturan; Kılıç çıkarılarak edilen yemindir: (1)Gök Girsin Kızıl Çıksın.
Gök girsin kızıl çıksın denmişse ucunda ölüm bile olsa o iş yapılırmış.
Yetkili makamların ve meclisin ucunda ölüm de olsa ilk konusu bu olsun; artık tek bir askerimiz dahi şehit olmasın.
Son it ölene kadar, şehitlerimizin intikamı alınana kadar susarsak da, gök girsin kızıl çıksın.
(1)Kılıç çıkarılarak edilen yeminin uzun versiyonu “gök girsin kızıl çıksın, gök tengri sen tanıksın” şeklindedir
Gök girsin kızıl çıksın denmişse ucunda ölüm bile olsa o iş yapılırdı.
Yeni su verilen çelik kılıcın rengi mavi olur yemin de bu gök yani mavi renkten gelir. Kızıl çıkmakta kan renginden gelir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.