Baha Durmaz

Baha Durmaz

Anadolu Bizimdir!

Anadolu Bizimdir!

Zaferleri ve geçmişi insanlık tarihi ile başlayan Türk Ordusuna…

Nice İslam diyarı adeta nefesini tutmuştu. Rum ellerinde cihat yoluna girişen binlerce Türk’ün meydandan utkuyla ayrılmasını diliyordu. Abbasi Halifesi Kaim Biemrillah, kendisine ve İslam Dinine birçok yararı dokunan bu kutlu binlerin Malazgirt Ovasından şanlarına yakışır bir şekilde ayrılması için dua ediyordu. Halife, İslam beldelerinde Cuma vaktinde okutulması için hutbesini bile hazırlatmıştı. Kutlu minberler, Sultan Alparslan’ın ve Müslüman Türklerin yanında adeta ilahi bir seslenişe hazırlanmıştı.

Sultan Alparslan… Bir cuma günü savaşı başlatmanın uygun olacağını düşündü.

Bir Cuma günüydü…

Malazgirt Ovasındaki tüm erat…

“Ölürsem kefenim olsun…” Cümlesini duydu önce.

Dolgun sakalının altındaki dudaklarından yankılandı bu cümleler…

Beyazlar içerisinde bir kefeni andıran hafif zırhlı yalmasıyla eratlarının karşısına çıkmıştı Sultan Alparslan…

Sonra devam etti eratlarına doğru gür sesinden çıkan cümlelerle:

“Ben, Müslümanların camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.”

Malazgirt Ovasındaki aslanlar inletiyordu gökleri ve yerleri kalkanlarına vurdukları kargılarla…

Sultan’ın emriyle başladı Türk akını. Sonrasında kadim savaş taktiği olan sahte ric’at başladı. Bizans merkez kuvvetleri, pusuda bekleyen Türk atlıların pusatlarında buldular ölümü. Arkasından bu sefer de Alparslan kendi merkez birlikleriyle saldırıya geçti. Tamış adlı bir komutandaydı Bizans kuvvetlerinin sağ kanadı. Onun da Türk kuvvetlerinin tarafına geçmesiyle yerle yeksan oldu Romen Diyojenin hayalleri. Sonrasında ne mi kaldı koca Malazgirt Ovasında? Perişan olmuş ve cezalandırılmış Bizans kuvvetleri ve esir düşen Diyojen… Kim bilir Diyojen’in aklından neler geçti o vakitlerde… Sultan Alparslan’ın elçisine karşı ne de çok güveniyordu kendisine ve ordusuna. Hem günler öncesinde şöyle demişti: “Sulh müzakerelerini Rey’de yapacağım. Ordumu İsfahan’da kışlatıp, Hemedan’da sulayacağım…”

Tarih 26 Ağustos 1071. Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşma akınlarının ete, kemiğe büründüğü vakit.

851 yıl sonra.

Tarih 26 Ağustos 1922

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte başlıyordu Türk Ordusunun topçularının zaferi muştulayan sesleri. Bu sefer yer Anadolu’nun batı kanadıydı. Kocatepe’de başka bir komutan, mazisi zaferlerle dolan Türk ordusuna komutanlık ediyordu. Emperyalist, sömürgecilerin maşası olan Yunanlıları bir bir söküp atıyordu asırlık Türk diyarlarından.

Türkler, tarih sahnesine ve savaş meydanlarına bir kez daha adlarını yazdırmıştı. 9 Eylül tarihine kadar sürecek süpürme hareketi çoktan başlamıştı.

Bir ses daha işitti nice Türk askeri.

“Hacıanesti! Gel de ordunu kurtar!”

Mustafa Kemal Paşa’nın zaferi muştulayan ifadesiydi. Sonrasında hedefi belirledi.

“Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir!”

Bu sefer takvimler 2020 yılını gösteriyor. Düşman aynı düşman. Yer Anadolu ve Akdeniz. Binlerce yıllık diyarlarımızı kuşatmaya niyetli olan düşmana karşı duruşumuz belli Elhamdülillah.

Hedef Mavi Vatan!

Bu öyle bir davadır ki başlangıcı belirsiz, bitişi kıyamet. Bu davayı gönüllerine kazımış nice yiğit kâh Malazgirt’te kâh Kocatepe’de kâh Akdeniz’dedir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Baha Durmaz Arşivi